Çocukların, gençlerin gelecekleri olduğunu belirten Dursun, “Onlar bizim göz aydınlığımızdır. Onların emeği bizim emanetimizdir. Gençlerimiz; bilgi, iman, irfan ve hikmet esasları üzerine yetiştirilmeleri gerekmektedir. Onlara; gönlün, kalbin ve aklın idrakini kazandıracak ve onlara bireysel ve toplumsal sorumluluğu yükleyecek bir eğitim anlayışını vermek durumundayız. Bu perspektif çerçevesinde yetişecek bir genç, her türlü olumsuz rüzgara karşı korunaklı olur.” dedi.
YKS’de cinsel sapkınlığa verdiği destekle bilinen şarkıcı Mabel Matiz sorusunun sorulmasının kendilerini üzdüğünü vurgulayan Dursun, “Yaklaşık iki milyon gencimizin girdiği üniversite giriş sınavında bir eşcinselin, LGBT’linin şarkısından alınan bir cümlenin anlamının soru olarak sorulması bizi derinden üzmüştür. ÖSYM, o soruyu hazırlayan ve denetleyen kişiler hakkında ivedilikle yasal işlem başlatmalıdır. Sapkınlığı normalleştirerek, ahlaksızlığı legalleştirerek bu milletin çocuklarının zihinlerini zehirleyerek yol almaya çalışanlara izin vermemeliyiz. Hele hele bu tiplere gençlerimize rol model şeklinde lanse edilmesi kabul edilemez. Bu tür sapkın düşüncelerin yayılmasını önlemek için ailelere eğitimcilere ve yöneticilere büyük görevler düşmektedir.” diye konuştu.
“Yöneticilerimiz bilmelidirler ki çocuklarımız onlara emanettir”
Yetkililerin çocukların kendilerine birer emanet olduğunun bilincinde olması ve buna göre hareket etmesi gerektiğini ifade eden Dursun şunları söyledi:
“Anne babalar çocuklarının giyim kuşamına, yeme ve içmelerine gösterdikleri ihtimam kadar; aklın, ruhun ve kalbin ihtiyaç duyduğu gıdayı vermeleri ve çocukları ile hayatlarını paylaşarak onlarla arkadaş gibi olmaları gerekmektedir. Eğitimciler de, ‘Çocuklarımızın ayağına batan dikenler ya bizim etiklerimizdendir ya da biçmediklerimizdendir’ sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri gerekir. Yöneticilerimiz bilmelidirler ki çocuklarımız onlara emanettir. Emanete iyi bakılmalıdır.”
“Yöneticiler gençlere kısa yoldan köşe dönmeyi değil, öze dönmeyi öğretmeli”
“Anne babalar, eğitimciler ve yöneticiler; çocuklara ve gençlere kısa yoldan köşe dönmeyi değil, öze dönmeyi öğretmelidirler.” diyen Dursun, “Bu yaklaşımla yetişen bir gençlik, her türlü edepsizlik ve hayasızlık rüzgarına karşı korunaklı olur. Hayasızlık, iffetsizlik, edepsizlik, karanlık kavramı ile temsil edilir iken; iman, İslam, irfan, edep, haya ve iffet de aydınlık kavramı ile temsil edilir. Karanlığa küfretme yerine, bir mum yakılırsa daha doğru ve isabetli olur.” açıklamasında bulundu.
“Gençlerimize sahip çıkarak ahlaksız taifeye karşı meydanı boş bırakmamalıyız”
Dursun son olarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bilge mimar Turgut Cansever, ‘Bir şehri imar ederken, o şehrin gençlerini ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz gençler, imar ettiğiniz şehri imha ederler’ diyerek gençlerin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu sözden esinlenerek diyorum ki, bir aileyi imar ve inşa ederken, çocukları, gençleri ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz gençler, imar ve inşa ettiğiniz aileyi imha eder. Dolayısıyla gençlerimiz ihmale gelmez. Geleceğiz ve göz aydınlığımız olan gençlerimize sahip çıkarak bu LGBT, lezbiyen gibi ahlaksız taifeye karşı meydanı boş bırakmamalıyız.”
İLKHA