Türkiye Maarif Vakfı tarafından düzenlenen panelde programda konuşan Prof. Dr. Hayati Develi, farklı kültürlerin birleşiminden meydana gelen İslam medeniyetinden 200 yıldır uzaklaşıldığını söyledi.
Develi, “Kültür diplomasisi, sizin manevi birikiminizi başka toplumlarla paylaşma ve bu yolla irtibat kurmaktır ve en etkili yoldur. Biz çok çeşitli yatırım yaparız. Maliyeciler, bir yatırımın bilançosunu o yıl içinde, sonunda hatta her ay görmek isterler. Kültür alanında ise çok daha uzun boylu, yüz yıllar sürecek bir alan var kültür diplomasisinde. Biz yaklaşık 200 senedir yenilgiler yaşayan, kendi medeniyet değerlerinde bir din şemsiyesi altında farklı kültürlerin ortak değerlerinin adıdır medeniyet. Biz İslam dini şemsiyesi altında Arap, Kürt, Türk, Malay, Boşnak gibi toplumların ürettiği değerlerin toplamına İslam medeniyeti diyebiliriz. O medeniyetten 200 yıldır uzaklaştık.” diye konuştu.
FETÖ’nün Türkçeyi nasıl istismar ettiğini anlatan Doç. Dr. İbrahim Gültekin ise şunları söyledi: “Türkçe olimpiyatları 14 yıl sürdü. 2013 yılında, Sayın Başbakanımız, bundan sonra bunlara olimpiyat yok dedi. 3 yıl Romanya’da yaptılar. Son olimpiyata bin 500 öğrenci, 500 personel getirdiler. 51 şehirde Türkçe olimpiyatı düzenlediler. FETÖ elebaşısınız, 1966 yılında yazdığı bir metin var. Şiir dersem, Fatih Hocam bana kızar. 66 yılında yazmış, 2011 yılında bu şarkı bütün olimpiyatların başında sonunda gösterildi. Bütün ülke klipleri çekildi. Yeni dünya kuruyoruz. Sakarya Türküsü bunun gerisinde kaldı.”
Bilimsel zeminde Türkçe öğretmek için çalıştıklarını belirten Gültekin, “Türkçe’nin yabancı dil olarak Türkçe öğretim müfredatı yoktu. Yunus Emre’de çalışırken tömerlerin, Yunus Emre’nin bir müfredatı yoktu. Biz 2 yıllık bir çalışma ile Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesi müfredatını hazırladık akademisyenlerle birlikte. Biz maarifte okul öncesinden, lise son sınıfa kadar Türkçe öğretiyoruz. B2 seviyesinde Türkçe öğretiyoruz. Yani yükseköğretime başlayacak şekilde. İkinci olarak Türkçe öğretim materyalleri hazırlıyoruz. Üçüncü olarak biz nitelikli öğretmenler yetiştiriyoruz. 5 aylık bir program başlattık. Üniversiteden yeni mezun olmuş, akıllı, zeki, genç, kıvrak gençleri imtihanla aldık. Hala daha eğitimleri devam ediyor. Staj olarak yurtdışına gönderiyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Dil, bizim varlığı kavrayışımızda, idrak edişimizde çok önemli bir birliktelik”
“Sanata emanet edemediğimiz için 15 Temmuz’u Allah korusun bir yerden sonra unutulma ihtimali var.” diyen Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Fatih Andı da şunları kaydetti:
“Bu büyük bağımsızlık çıkışını, istiklal patlayışını dile getirmeli. Konumuz dil. Aşınmış bir alanda konuşuyoruz gibi geliyor. Dil, çok konuşulmuş, tüketilmiş bir dil havası veriyor. Dil konusunda asıl hassasiyet. O kadar çok dil konuşulmuştur ki bizim son 1,5 asırdaki modernleşme süreçlerimizde, dilin asıl nerede aranması gerektiği konusunda elbette biz keşfetmiş değiliz ama bu benim dediğim noktadaki bakış açısı çok fazla öne çıkmamış bir bakış açısıdır. Aslında her medeniyetin bir dildir. Lisan, giyim kuşak, musiki, mimarı, mutfak, yemek kültürü, ticaret hukuku, bahçe, ev düzenimizi… Bir medeniyetimizin dili olarak görüyorsak, bu alanlara yapılan saldırının neyi bozduğunu, neyi yıkmaya çalıştığını görürüz. Temel yanlış, dilin araçsallaştırmasından gelir. Düşüncenin aracı dil. Biz dil vasıtasıyla düşünmeyiz. Biz dille düşünürüz. Dil, bizim varlığı kavrayışımızda, idrak edişimizde çok önemli bir birliktelik. Varlığın yansıma şekillerinden biri de dil.”
İLKHA