soL dergisinin 17 Ağustos tarihli sayısında yayımlanan Selin Asker ve Özkan Öztaş röportajında YPG’li “Savunma Bakanı” Abdulkerim Saroxan’ın Esed-Baas rejimiyle işbirliği yaptıklarının itirafları yer alıyor. soL dergisi Esed rejiminden yana durduğu için bu işbirliğinden memnuniyetini gizlemedi.
soL’un “YPG’li Savunma Bakanı” olarak sunduğu Abdulkerim Saroxan, yine soL’un tanımlamasıyla “Cizire Kantonu Öz Savunma Konseyi Başkanı” imiş. Röportajda Saroxan, IŞİD’e karşı Şam yönetimiyle istihbari bilgi paylaşımında bulunduklarını kabul ederken, diktatör Beşşar Esed’in de meşru bir savunma yaptığını düşündüğünü belirtiyor. Saroxan, ABD’nin IŞİD’e saldırısını da “olumlu” bulduklarını dile getiriyor.
İşte röportajın ilgili bölümleri:
YPG’nin gücünü IŞİD’e karşı nasıl sağladığı da merak konusu. Esad’la işbirliği de dile getiriliyor, PKK’yle işbirliği de. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
En nihayetinde YPG’nin arkasındaki en temel güç Kürt halkıdır. Kimi noktalarda düşmana karşı yakınlaşmalar da olmuştur. Bunlar kritik zamanlardaki önemli örneklerdir. Ancak YPG’nin genel politikası bunun üzerine kurulu değildir. PKK’nin kritik zamanlarda desteği olmuştur. Aynı şekilde Şam yönetimi ile istihbarat bilgisi paylaşımları mevcut. YPG, bu süreçte organize olabilmiş, gelişkin askeri örgütlenmelere sahip bir yapılanmadır.
Peki, Şam yönetiminin cihatçı çetelere karşı verdiği savaşı nasıl değerlendiriyorsunuz? Esad meşru bir savunma mı yapıyor? Yoksa Batı basınında propaganda edildiği gibi “halkı tarafından devrilmek istenen bir lider” mi?
Esad, açıktır ki, uzunca zaman Kürt halkı üzerinde baskı kurmuştur. Kürtler burada yıllarca kimlik mücadelesi vermiştir. Ancak bugün yaşanan durumda Esad’ın halkı için meşru bir savunma yaptığını düşünüyorum. Hâlâ ciddi oranlarda da oy alabilmektedir.
Esad’la ilerleyen zamanlarda bir ittifak ya da anlaşma yapma ihtimali var mı?
Bunu konuşmak için çok erken, ilk önce Rojava’nın kazanımlarının savunulması ve bundan geri adım atılmaması gerekir. Diplomatik görüşmeler yapmak konusunda ise bir çekincemiz yok.
Bölgede IŞİD’in yanı sıra birçok cihatçı örgüt de bulunuyor. Aralarında bir ayrım gözetiyor musunuz, yaklaşımınız nedir?
Aralarında belirgin bir fark olduğunu söylemek güç... En önemli ortak noktalarından biri, aynı sürecin devamı olmalarıdır. ÖSO ile IŞİD aynı yerlere oynuyorlar ve arkalarında başka güçler olduğu çok açık.
Kimdir bu güçler? AKP burada nerede duruyor?
Kuşkusuz bunlar AKP tarafından da korunan, desteklenen örgütler. Türkiye’de birçok hastanede tedavi edildiklerini biliyoruz. Aynı zamanda silah yardımlarını da Türkiye’den alıyorlar. Burada öldürülen pek çok IŞİD militanının üzerinden Türkiye Cumhuriyeti kimliği çıkmıştır. Aynı zamanda aralarında Türkçe konuşan IŞİD’liler de var. Bunları biliyoruz.
Peki, YPG’nin IŞİD’e karşı verdiği savaşta hedeflediğiniz politik rota nedir? Örneğin, YPG’nin IŞİD’le anlaşma ihtimali ne kadar?
Cihatçı örgütlerle herhangi bir bağlamda anlaşmamız yok. Kimi yerelliklerde masaya oturmuşluğumuz var, fakat bu doğru anlaşılmalıdır. Biz burada bir savaş veriyoruz. Bunun kimi gereklilikleri var. Bu dünyanın pek çok yerinde olan bir durum… Burada yaşayan bir halk var ve yaşamsal ihtiyaçları söz konusu. Buralarda yer yer IŞİD ile de resmi temaslar kurup, halkın ihtiyaçlarının karşılanması için saldırmazlık dönemleri sağlıyoruz.
ABD’nin IŞİD’e saldırmasını nasıl yorumluyorsunuz? ABD’nin IŞİD’le “mücadele” ettiğini düşünüyor musunuz?
IŞİD’in yara alması önemlidir. ABD’nin Kürdistan’da çıkarlarının olduğunu biliyoruz, fakat yaşanan gelişmeyi IŞİD’e yapılan herhangi bir müdahale olarak ele aldığımızda, elbette olumlu karşılıyoruz. Bizim için aslolan Kürdistan mücadelesi ve elde ettiğimiz kazanımlardır. Kürdistan’ın tanınmasıdır. Kürtlerin birliği ve Kürdistan için verilen mücadelenin esasları bizim için önemlidir. ABD’nin yer yer ÖSO ile kurduğu temaslar da bilgilerimiz arasındadır.