Bir tür at yürüyüşüyle özdeşleşen Rahvan lafzının kendi içinde iki zıt manası vardır. Hem hareketi hem de sakinliği, durağanlığı ifade ediyor.
“Karşıya geçince denizi rahvan bırak.” (Duhan:24) buyrulur. Yani denizi hem hareketli hem durağan bırak demektir. Arkadan gelen firavun, haline göre denizle karşılaşsın eğer azgınca ve dörtnala seni takip ediyorsa deniz onu yutsun. Ayağı yerden kesilsin. Yok, eğer niyetini düzeltirse deniz ona cam kesilsin.
Koşarken binicisini sarsmayan ve o şekilde koşma biçimine Sahip atlara “rahvan at” denir.
Normal atlar hızlı giderken dört ayağı da yerden kesilir. Rahvan atları ise dörtnala gitmez. Bir ayağı her zaman yerdedir. Diğer atlar binicilerini oldukça sarsar. Bu atlara binen kimse genelde ayakta durur. Çünkü oturursa sarsılır. Buna karşılık Rahvan atın binicisi rahattır. Üzerindekini hiç sarsmadığı için üzerinde çay-kahve bile içebilirsiniz. Binicisi oturarak yarışır. 7'den 70'e her yaştan kişi atın üzerinde rahatlıkla oturabilir.
Genelde rehabilite edilmesi gereken çocuklar da bu ata bindirilerek tedavi edilirler. Beyin gelişimi sorunu yaşayan Otizmli çocuklarda at terapisinin bireyin dengesini, gücünü ve motor koordinasyonunu geliştirdiği kanıtlanmıştır. Ayrıca sosyal becerilerin gelişmesinin yanı sıra dil kullanımını, duyusal düzenlemeyi de teşvik ettiği tespit edilmiştir.
Savaşta da okçuların bu atları tercih ettiği biliniyor. Hızlı giderken sarsmadığı için okçular bu rahvan atlarla istediği hedefi kolaylıkla vurabiliyor.
Koşarken binicisini sarsmayan atın koşma biçimine “rahvan” denilmiştir. Atın bir ismi feras, bir ismi de hayldir. Hayl hayalden; feras de ferasetten gelir.
Feras(et), hem atın ismi hem de sezgi gücüdür. Dikkat ve odaklanma pozisyonudur. Öyle ya atı rahvan olduğunda insan hem hareket ediyor hem de dikkati dağılmadığı sarsılmadığı için feraset sahibidir. Zira hızlı ve dengesiz hareket dikkati dağıtır. Feraseti olumsuz etkiler. Şaha kalkmış atın üzerindeki kimsenin oku yanlış yere isabet eder. Bu da hem kendisi hem de başkası için musibettir.
Atın bir ismi hay(a)ldir. Çünkü insan bir an önce hayallerine ulaşmak ister. At da bunun en sembol aracı olarak kabul edilir. Zira at hem seyir hem de sefer aracıdır. Fakat insan genel ama bilhassa bugün rahvan yerine şaha kalkan atı tercih ediyor. Dörtnala koşan atın ayakları yerden kesilir. Hayalperest olur. Atın şaha kalkması hayal kırıklığına yol açabilir. Çünkü bu atın sahibi ferasetini dikkatini yitirmiştir. Bu nedenle hayal kırıklığına uğrama riski çok fazladır.
Bir tür beyin gelişim dengesizliği ve sosyal bütünsellik eksikliği olan Otizm bile rahvan atla tedavi ediliyor. Bugün Müslümanların hareket içinde sükûn, sükûn içinde hareket metoduna şiddetle ihtiyaçları vardır. Otistik halden kurtulmak gerekir. Müslümanların hareket tarzları, hareket vasıtaları rahvan at misali olmalıdır. Şaha kalkmak yerine rahvan atı tercih etmelidirler. Evet, şaha kalkmış at coşkuludur, hırslıdır lakin ferasetsizdir. Hayal kurmak yerine hayalperesttir. Beyin gelişimini olumsuz etkiler. Bu da onun açısından sürecin hayal kırıklığıyla sonuçlanmasına yol açabilir.