“Ah o eski Ramazanlar” diye başlayan pek çok sohbete giriş faslı duymuşsunuzdur. Öyle fi tarihindeki Ramazanlardan bahsedecek kadar yaşlı değilim ama benim çocukluğumun Ramazan ayları yaz mevsimindeydi. Böylece okuyuculara yaşımla ilgili bir ipucu da vermiş oluyorum. Çok da önemli değil. Ben yine de çocukluğumun Ramazanlarından bahsetmek istiyorum.
Çocuk aklımızın Ramazanı, patlatılan top demekti. Bizler çocukluk keyfiyle, patlatılan iftar topunu sabırla beklerdik. Topu patlatan amca, terzilerden artan bez parçalarıyla boruyu doldurur, sıkıştırır ve en alttan barutu ateşlerdi. Tüm amacımız top borusundan havaya fırlayan bezlerden bir parça kapıp, koklamaktı.
Sonra hızla eve koşardık. Tabi biz eve ulaştığımızda güzelim iftar yemeklerinin ancak sonlarına yetişirdik. Karnımızı doyurduktan sonra babamızla Teravih namazına giderdik. Yaz sıcağından dolayı teravihler caminin damında kılınırdı. Sonra tek caddeden oluşan çarşımızda gezer dururduk.
Bilindiği üzere yaz ayı orucu insanları çok susatır. Zaten iftar, su içmek anlamına geliyordu bizim için. O zamanlar ilçemizdeki 5-10 evde buzdolabı vardı. Akşama doğru buz toplamak için, çocuklar bu evlere dağılırlardı. Hatta çarşıda talaş içerisinde getirilen buz kalıpları satılırdı.
Tabi iş bununla bitmiyordu. Bizler yine o çocukluk aşkı ile sahurda çalınacak davulu beklemeye başlardık. Eve gitmek ve uyumak mı dediniz? Hiç birimizin aklına bile gelmiyordu. İlla ki davulu duymamız gerekirdi. Davulcuya bazen oyunlarla eşlik ederdik. Sonra eve giderdik. Sahur yemeğimizi yer, bol bol su içerdik. Çünkü çok sıcak bir gün bizi bekliyordu. Sabah namazının edasından sonra damda serili yataklarımıza çekilir, yıldızları saya saya uyurduk.
Bahsettiğim 1980'li yılların Ramazanlarından, 2015'in yine yaz aylarına denk gelen Ramazanına gelmiş bulunuyoruz. Yaz ayları Ramazanlarının geceleri bir başka güzel oluyor. Sosyal aktiviteler açısından zenginlikler yaşıyoruz. Özellikle Ak Partili belediyeler bahsettiğimiz aktiviteler hususunda, hem aktif hem de bonkörler.
Amma..! Aması var işte. Eskiden, belki Hacivat-Karagöz ikilisi ile eğlenen mahalleli, belki de hiç izleme imkânını bulamadığı şarkıcı, türkücüleri izlemeye-dinlemeye başladı.
Beyler...! Ramazan bir eğlence ayı değildir. Böyle oynak türkücüler eşliğinde, gecesi öldürülen bir ay, hiç değildir. Oruçlular, iftar sonrası zamanını; teravih, sohbet, ibadet ile geçirmesi gerekirken, sözüm ona muhafazakâr belediyeler sayesinde, “Vur patlasın çal oynasın” şeklinde geçiriyorlar.
Eskiden bir kısım medyayı Ramazan ayındaki ikiyüzlülüklerinden dolayı sıkı bir şekilde eleştirirdik. Hala da eleştiriyoruz. Ama süreç içinde, sözde İslami söylemlerle Belediye makamlarında oturanlar da, tersinden onlara benzemeye başladı. Adamlar Ramazan ayı gelince plaj fotoğraflarını az yayımlayıp, ayet-hadisli sayfalar açarken, söz konusu belediyeler de Ramazan eğlencesi adı altında, gün boyu oruç tutan insanları akşam konserlerinde, kadınlı erkekli bir araya getirip, felekten bir gün çalma tipli programlar yapıyorlar.
Anlayacağınız bizim çocuklumuzun temiz Ramazanlarını akşam konserleriyle dejenere etme işi, maalesef Ak Partili belediyelere kaldı. Tabi diğer belediyeler de bu tür eğlenceler yapıyorlar ama yapmaması gerekenler daha çok göze batıyor. Hz. Peygamber (sav)'in ulaşmak üzere dua buyurduğu bu aya bizler ulaşmışken, birilerinin bu tür programlarla, Ramazanımızı yaz eğlencelerine dönüştürmeye hiç hakkı yoktur.
Ah..! O çocukluk yıllarımın Ramazanları ah..!