Salgın nedeniyle camilerin kapalı olmasının Müslümanlar için bir çaresizlik olmadığını, Müslümanların her şartta ibadetlerini en güzel şekilde yerine getirebileceğini dile getiren Bilgin, bir Müslümanın ailesiyle birlikte hanesini camiye çevirip cemaat olup evini daha da nurlandırabileceğini belirtti.
"Bu salgın orduları esir aldı"
Gelişen bu kadar teknolojinin gözle görülmeyen bir mikroba yenildiğini belirten Bilgin "Covid-19 bütün yeryüzünü kaplayan bir salgın halini aldı. Bütün ülkeler bu salgından en az zarar ile kurtulmak için seferberlik ilan ettiler. Salgının önünü almak için tedbirler, aşılar, ilaçlar üzerinde yoğunlaştılar. Bu salgının başkasına da bulaşmasını önlemek adına izolasyon tedbirlerini almayı uygun buldular. Öncelikle bu salgını iyi okumak gerekir. Teknolojinin bu kadar ilerlediği, ülkelerin neredeyse uzayı paylaşmaya, iskana açmaya çalıştığı, tıbbın bu kadar geliştiği bir dönemde gözle görülmeyen ve ancak mikroskop ile tespit edilebilen bir mikrop, şuursuz, zavallı bir hayvancık hem son teknolojiye hem dünyaya meydan okuyor. Orduları esir alıyor." dedi.
"Allah insanlara ders veriyor"
Cenab-ı Allah'ın gücünü ve kudretini insanlara bu salgınla bir kez daha gösterdiğini belirten Bilgin "Haklının değil, güçlünün haklı olduğu, zalim ve cebbarların söz sahibi olduğu, milyonlarca insanın acımasızca barış ve demokrasi adına katledildiği, evsiz bırakıldığı, göçe zorlandığı, ülkelerinin yağmalandığı, her gün denizlerden cesetlerin toplandığı bir dönemde Allah tarafından insanlara haddini bildirmek için, Ulûhiyetinin ve Kudretinin bir ayeti bir işareti olarak bu küçücük ve şuursuz varlık ile ders vermiştir.
Bizler bundan dersler çıkarmalıyız. Kuvvet ve kudret yalnız Allah'a aittir. İnsanın acizliği ölümün ne kadar yakın olduğu, dünyanın ne kadar fani, yardımlaşmanın, paylaşmanın ne kadar önemli, temizliğin ne kadar gerekli, sağlığın ne büyük bir devlet olduğu tedbirlerin ne kadar lazım olduğunu insanlara hatırlatmıştır." ifadelerini kullandı.
"Müslümanlar olarak biz de evlerimizi camiye çeviririz"
Camilerin ibadete kapalı olmasının Müslümanları ibadet etmekten alıkoymaması gerektiğini belirten Bilgin şöyle devam etti:
Tabi bu salgının durdurulabilmesi için alınan izolasyon tedbirleri nedeniyle camilerde kapatıldı. Camiler toplu ibadete geçici süreliğine kapatılınca, Müslümanlar olarak biz de evlerimizi camiye çeviririz. Yani krizi fırsata çevirebiliriz. Müslümanlar için ibadette mekân şartı yoktur. Peygamber Efendimiz Allah Resulü Hazreti Muhammed (Aleyhisaletu Vesselam) 'Yeryüzü bana namazgâh ve sebeb-i taharet kılındı.' (T.Sarih Terc. No:223) diye buyuruyor. Vakit namazlarımızı ve teravihlerimizi evimizde hem münferiden hem de cemaatle kılabiliriz. Eşimiz ve çocuklarımız ile cemaat olup evlerimizi daha da nurlandırabiliriz. Eşimiz ve çocuklarımıza da bu cemaat olma şuurunu, bilgisini verebiliriz. Hatimlerimizi beraber okuyup, mukabele grubu oluşturabiliriz. Ayrıca evimizde varsa bir hadis kitabı ile günün belli bir saatini hadis dersi diye ayırabiliriz. Birçoğumuzun ilmihal bilgisi az olabilir. Özellikle eşlerimiz ve çocuklarımız ile birlikte yine günün belli bir saatinde ilmihal dersi yapabiliriz. Müslüman her halükârda her türlü olumlu ve olumsuz şartlarda dinini yaşamayı ve öğrenmeyi bilen insandır. Elbette ki bu sıkıntılar da geçicidir. Önemli olan bu sıkıntılı zamanları lehimize çevirmeyi başarabilmektir.
"Zekât: Artmak, bereketlenmek, helal olmak, temizlenmek anlamlarına gelir"
Müslümanların Ramazan ayını fırsat olarak değerlendirmesi gerektiğini dile getiren Bilgin, bu ayda mal ile yapılan ibadetlerin de önemli bir yer tuttuğuna vurgu yaptı.
Bilgin "Fitre, Ramazan'a mahsus "fıtır sadakası" adı ile anılan mali bir ibadettir. Ramazan zekâtı, oruç zekâtı, baş zekâtı diye de ifade edilir. Borcundan ve asli ihtiyaçlarından başka nisap miktarı bir mala sahip olan hür ve zengin Müslümanların vermesi vacip olan bir ibadettir. Nisap miktarı mala sahip olan bir Müslüman, aynı zamanda malı olmayan çocuklarının ve eşinin de fitresini vermek zorundadır. Oruç tutamayıp yerine fidye veren yaşlılar da fitre verirler. Ramazan'da fitre ile birlikte zekât ve sadakalar da verilir. Bu rahmet ayında yapılan ibadetler, yardımlar hep merhamettir, şefkatin sevgi ve saygının eseridirler. Başkasının ızdırabını dindirme, yardımlaşma, manevi kirlilikten, cimrilikten arınmaktır. Zekât sözlükte artmak, bereketlenmek, helal olmak, temizlenmek anlamlarına gelir." dedi.
"Zekât ve sadakaya işaret eden 80'den fazla ayet vardır"
Kur'an-ı Kerim'de zekât ve sadaka hakkında onlarca ayetin var olduğuna değinen Bilgin "Rabbimiz buyuruyor 'De ki: Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerine başkasını verir. O rızık verenlerin en hayırlısıdır.' (Sebe/39) Yine başka bir Ayet-i Kerime'de 'Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir. (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.' (Tevbe/103) şeklinde Rabbimiz zekâtın önemine vurgu yapıyor. Diğer Ayet-i Kerime'deyse Rabbimiz şöyle buyuruyor konu hakkında 'Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır.' (Zariyat/19) zekât ve sadaka ya işaret eden 80'den fazla ayet vardır." ifadelerini kullandı.
Bilgin son olarak "Ayetlerin tamamında da sevgiye, merhamete, diğerkâmlık, yardımlaşmaya, şefkate, arınmaya cömertliğe işaret vardır. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu azaptan kurtuluş olan bu mübarek Ramazan ikliminde Müslümanlar hem dini ibadetlerini yapmak hem ahlaki üstünlüklerini artırmak hem de fakir, muhtaç insanlara karşı insanı görevlerini yerine getirmeye çalışmalıdırlar. Bu vesile ile Ramazan'ı tebrik eder Cenab-ı Allah'tan bu salgının bir an önce durmasını yapılan çalışmaların başarılı kılınmasını ve bizleri de bundan ders almamızı nasip etmesini diliyorum." şeklinde konuştu.