Günün Risale dersi... İşte, Ramazandaki orucun çok hikmetleri... Birinci Kısmın âhirinde şeâir-i İslâmiyeden bir nebze bahsedildiğinden, şeâirin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerife dair olan bu ...
Ramazan-ı Şerife dairdir
Birinci Kısmın âhirinde şeâir-i İslâmiyeden bir nebze bahsedildiğinden, şeâirin içinde en parlak ve muhteşem olan Ramazan-ı Şerife dair olan bu İkinci Kısımda, bir kısım hikmetleri zikredilecektir. Bu İkinci Kısım, Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetlerinden dokuz hikmeti beyan eden Dokuz Nüktedir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِۤى اُنْزِلَ فِيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى للِنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِ (“O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, ap açık hidayet delillerini taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’ân, o ayda indirilmiştir.” Bakara Sûresi, 2:185)
BİRİNCİ NÜKTE
Ramazan-ı Şerifteki savm, İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerindendir.
Hem şeâir-i İslâmiyenin âzamlarındandır.
İşte, Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri,
hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine,
hem insanın hayat-ı içtimaiyesine,
hem hayat-ı şahsiyesine,
hem nefsin terbiyesine,
hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.
Cenâb-ı Hakkın rububiyeti noktasında orucun çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:
Cenâb-ı Hak, zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde halk ettiği ve bütün envâ-ı nimeti o sofrada مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, kemal-i Rububiyetini ve Rahmaniyet ve Rahimiyetini o vaziyetle ifade ediyor. İnsanlar, gaflet perdesi altında ve esbab dairesinde, o vaziyetin ifade ettiği hakikati tam göremiyor, bazan unutuyor.
Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman, birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelînin ziyafetine davet edilmiş bir surette, akşama yakın “Buyurunuz” emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubûdiyetkârâne göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli Rahmâniyete karşı, vüs’atli ve azametli ve intizamlı bir ubûdiyetle mukabele ediyorlar. Acaba böyle ulvî ubûdiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar, insan ismine lâyık mıdırlar? (Mektubat)
Bediüzzaman Said Nursî
SÖZLÜK:
âhir : son
âzam : en büyük
beyan etmek : açıklamak, izah etmek
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : taraf, yön
envâ-ı nimet : nimet çeşitleri
erkân-ı hamse : beş esas, şart
halk etme : yaratma
hayat-ı içtimaiye : toplum hayatı
hayat-ı şahsiye : kişisel hayat
hikmet : gaye, fayda
kemâl-i rububiyet : Allah’ın terbiye ediciliğinin mükemmelliği
nebze : az miktar
nefis : insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet
niam-ı İlâhiye : Allah’ın verdiği nimetler
nükte : ince ve anlamlı söz
Rahîmiyet : Allah’ın herbir varlıkta tecelli eden merhamet ediciliği
Rahmâniyet : Allah’ın bütün varlıkları kaplayan merhamet ediciliği
Ramazan-ı Şerif : şerefli Ramazan ayı
rububiyet : Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması
savm : oruç
sofra-i nimet : nimet sofrası
suret : biçim, görünüş
şeâir-i İslâmiye/şeâir : işaretler İslâma sembol olmuş iş ve ibâdetler
zemin : yer, dünya