16 Nisan'da Türkiye yeni sistem için Referanduma gitti. Önemli bir olay yaşanmadan halk oyunu kullandı ve yeni sisteme "EVET" dedi. Seçim öncesinde "EVET" çıkmasını engellemeye çalışan Avrupa ülkeleri, CHP ve CHP zihniyetinde olanlar, FETÖ ve PKK/HDP ittifakı olduğu gibi, seçim sonrası çıkan 51.4'lük başarıyı hazmetmeyip seçime şaibe karıştırıldığını, sahte-mühürsüz oyların kullanıldığını vb. bir çok yalan yanlış iddia ve girişimlerle şaibe oluşturmaya çalışanlar olacaktır.
"EVET"te kilit rol oynayan, Doğu ve Güneydoğuda "EVET" oylarında belirleyici etkiye sahip olan HÜDA PAR'ın gündemde olmasını hazmedemeyenler kutlu doğumların FETÖ projesi olduğu iddiasını ortaya attılar. Daha başka akla mantığa sığmaz iddialar da ortaya atabilirler ve hatta işi daha ileriye götürerek Erdoğan'a suikast düzenlenmesi gerektiğini alenen söyleyen Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI) araştırmacısı ve Fransa'nın en ünlü uluslararası politika uzmanlarından Philippe Moreau Defarges gibi akıldan yoksun İslam düşmanları da ortaya çıkacaktır.
Sol-laik-nifak cephesi yekvücut olmuş mücadelesini veriyor/verecektir. Bu cephenin siyasi başarıdan ümidi kesilmiştir. Sokaklara inme ve inebilme ise artık bir hayalden ibarettir. Ellerinde kalan tek koz suikast vb. eylemlerdir. Ki PKK çözüm sürecinde emekli korucu ve başlarına yönelik yapmış olduğu eylemleri yeniden hayata geçirmek istiyor. Bununla bir korku ve panik havası ile bitmediğini ortaya koymak istiyor.
Memleket büyük badireler atlattı. Suriye savaşı, 6-7 Ekim olayları, Doğu ve Güneydoğu'da PKK ile verilen savaş, hendekler, 15 Temmuz darbe girişimi vb... Bu badireleri atlatmak Mevla'nın bir lütfudur. Öyleyse Mevla ile irtibat sağlam tutulmalı ve onun rızasının kazanılmasını sağlayacak çalışma ve girişimlerde bulunulmalıdır. Halkın maneviyatını geliştirecek projelere imza atılmalıdır. Cezaevlerinde uzun süredir haksız yere yatan Yusufilere özgürlük kapıları açılarak kendilerinin, anne-baba, eş ve çocuklarının hayır duaları kazanılmalıdır.
Manevi girişimlere öncelik vermekle beraber, ekonomik olarak güçlü olmak, güçlü ekonomik yapısal reformlar gerçekleştirmek gerekir. İslam güçlü mümini sever. Avrupa ülkeleri ve piyonlarının ahretlik bir hesapları yoktur. Tüm hesapları maddidir. Bu yüzden karşılarında güçlü bir rakip istemez. Daha çok kendi emrinde sömürebildiği bir kukla ister. Bunu sağlayamadığı zaman bu rakibi alt etmek için her yola başvurur.
Erdoğan ve hükümet dost ve düşmanı birbirinden ayırabilmelidir. Dost olanların daha çok gönlünü kazanmak ve desteklemek; düşman olana karşı ise uyanık olmak ve güçlenmesine fırsat vermemeleri gerekir. Ancak bu da güçlü kadrolarla mümkündür. Özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki kimi "tırşıkçı" diye tabir edebileceğimiz kişilerle bu olmaz. Bunlar taraftardan ziyade düşman kazandırır. Kendimizin dışındaki herkesi rakip görüp alt etmeye çalışmakla bir yere varılmaz.
Siyasi veya ekonomik alanda olsun daha iyi güçlenmek için dost ve düşmanımızı birbirinden ayırt edip ona göre pozisyon belirlenirse düşmandan gelecek saldırılar daha iyi bertaraf edilmiş olur.
Önümüzdeki iki yıl bir fırsattır. Bu iki yıl yeni sisteme geçişte iyi bir geçiş süreci olabilir. Referandum sonrası suyu bulandırmak isteyenlerin dışında belirsizliklerin büyük çoğunluğu atlatıldı. Daha güçlü adımlar ve yapısal ekonomik yatırım, girişim ve reformlarla sağlam adımlar atılmalıdır.
İstikrar önemlidir. 51.4'lük başarı bir ikaz ve uyarı da içeriyor. Daha yüksek bir başarı bir rehavet ve atalet dönemi getirebilirdi. Zaman rehavet ve atalet zamanı değildir. "Su uyur düşman uyumaz" atasözü akıldan çıkarılmamalıdır.
Allah'a emanet olun.