Anlaşılan referandum yaklaştıkça evet/hayır tartışmaları şiddetlenecektir. Bu dozajı ayarlamayanlar bir çırpıda diğerini “hain” ilan edebiliyor. Her birine göre diğeri haindir. Peki, bu bakış açısı ne kadar doğrudur? Bu dilin her iki tarafa da puan kazandırmayacağı bellidir. Hatta bu sivri dili en çok kullananın daha fazla oy kaybedeceğini düşünüyorum. Şu bir gerçek ki halkın çoğu bu maddeler içerisindeki getiri veya götürülerden habersizdir. En çok neyi duyuyorsa oraya meyil gösterecektir. Duydukları şeylerin “ayırıcı dil” olmaması ve müspet ifadeler olması halk üzerinde daha çok etki bırakacaktır. Çünkü bu konuda parti tabanlarında ciddi bir kararsızlar grubu vardır.
Peki, bu durum ortada iken birbirlerini adeta boğazlayacak kadar kutuplaştırmanın altında ne yatıyor? Aslında bu referandum bir parti seçiminden ziyade, sağ/sol bloğu olarak görülebilir. Tıpkı ABD'de demokrat ve cumhuriyetçiler olduğu gibi. Ancak Türkiye'nin farklı tarafı, Cumhuriyetin kuruluşundan beri tek parti döneminden sonra “sol blok” hiçbir zaman oy anlamında çoğunluğu sağlayamamıştır. Türkiye de hep sağ partilerin oyları çoğunluğu oluşturmuştur. Sol partilerin iktidar dönemleri de, ya atama ya da koalisyonlarla gelmiş ki bunların akıbeti göz önündedir. Bunun içindir ki sol blok, hayat/memat meselesi olarak referanduma bakıyor. Başkanlık sisteminde sol bloğun iktidar olma olasılığı çok zayıftır. Kendileri için ön gördükleri bu sonucun doğmaması için sesleri çok çıkmaktadır.
Diğer taraftan sağ blok olarak görülen “evetçiler” ise iki kısımdır. Bunlardan bazıları meseleyi tamamıyla şahıs üzerinden değerlendirip kararsız olan sol bloktaki seçmeni görmek istemiyor. Onlar da çok ağır bir dil kullanabiliyor ki neredeyse hayırcıları “kâfirlikle” suçlayacaklar. Bu da doğru bir yaklaşım değildir… İkinci evetçiler ise, Türkiye'nin geçmişini ve eski Türkiye kafatasçılarının bu halka çektirdiklerini iyi okuyorlar. Bu günlerde çok konuşulan 28 Şubatçıların bu halkın öz evlatları olan dindarlara kan kusturduklarını iyi biliyorlar. Bu referandumun yeni bir sivil anayasa için anahtar hükmünde olacağını düşünerek evet diyorlar. Eksikliklerine rağmen evet denmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Bu kesim vasat çizgide olup, ümmet için faydalı olduklarını düşündükleri ciddi bir kesimdir. Kim olursa olsun doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi bilen bu kesim orta yolu seçerek evet demiştir. Diğer iki kesim bu vasat çizgideki bloğu iyi tahlil ederse selamet limanını yakalayabilirler. Zira halkın istediği de bu çizgi ve bu dildir. Şimdiye kadar halkı bir birbirine kırdırmak isteyenler, ayrıştırıcı ve bloklaştırıcı dil üzerinden hesaplar yapmışlardır. Bugün de referandum üzerinden bu fay hatlarını daha da derinleştirmek istemekteler. Evetçilerin de, hayırcıların da vasat çizgide olan bloğu görmesi gerekir. Eğer bu bloğu görmezlerse, gün gelir halk bu bloğu her ikisine de tercih edecektir.