Reform, bir şeyin ideal formunu-şeklini yeniden bulmasıdır.
Kur’an buna “ıslah” adını verir.
Reform, bir yapının, sistemin mevcut halinin yeninden şekillendirilme ihtiyacıdır.
Tabiri caizse yeniden form tutma gereksinimidir.
Bir yapının formu neden bozulur?
En akla gelen doğrudan sebep obezitedir
Obezite bir form bozukluğudur. Bu nedenle ideal kilosunu bulan kimseye formunu buldu denilir.
Obezite niye olur? Maddi-manevi her türlü hırs ve iştahtan…
Gerçekten güç ve imkânların, ekonomik kaynakların bir elde toplanması form bozukluğuna sebep oluyor. Batı dünyasının en önemli problemlerinden biri obezitedir. Form bozukluğudur. Çünkü ellerinde fazla imkânlar vardır ve bu da formlarını bozan bir etki meydana getiriyor
Türkiye’de obezite oranı % 30 dur.
Reform sadece yönetimlerin, sistemlerin değil yapısı şekli bozuk olan herkesin zaman zaman ihtiyaç duyduğu bir uygulamadır.
Reform; bireyin, toplumun, yönetimin, sistemin kendine daha ideal bir form bulma arayış ve gayretidir. Böylece zinde bir yapı, düzgün bir görünüm elde edilir.
Reform, obez olanlar ile sıska olanlar arasındaki dengenin sağlanmasıdır. Böylece herkes formunu bulmuş oluyor.
Güç imkân ve kaynak obezi olanlar ile bunlardan tamamen yoksun olanlar arasında bir düzeltme hareketi gerçekleşmiş olur.
Reform denirken herkesin aklına hukuki-yasal düzenlemeler gelir. Elbette bunlar reformun en önemli aracıdır. Lakin bundan önce işin ahlak ve niyet boyutu gelir. “Maksat reform mu” yoksa “reformun maksadı mı?” asıl mesele budur.
Bazen bir şey yapılırken maksat iş olsun diye yapılır ve bundan gerekli netice alınmaz. Ama önce maksat ve niyet halis ise Salih ise o zaman yapılan iş güzel neticeler verir.
Bu nedenle Kur’an-ı Kerim reforma ıslah adını verir.
Çünkü reforma öncülük eden otoritenin-merciin önce kendini ıslah etmesi esastır. Sonra Salih-elverişli olma vasfı bozulan diğer mekanizmalar, alanlar düzeltilir. Elverişli hale getirilir.
Ama reformu önce onu yapanlar üzerine almalıdır. Önce onların bu denkleştirmeye ve de dengelemeye içtenlikle razı olmaları gerekir.
Kur’an’da Salih peygamber vardır. Salih, ıslahtan gelir ve bir nevi reformist demektir. Çünkü insanlara paylaşımcı olmayı telkin ediyordu. “Devenin hakkı deveye sizin hakkınız size” diyordu. Bu bir tür reformdur. Herkesin hak ve adalet temelinde formunu bulmasıdır. Bir taraf her türlü kaynağı elinde bulunduracak diğer taraf bundan yoksun olacak “yok deve” tabiri buraya güzel uyuyor. Daha neler hadi oradan…
Hâsılı kelam onlar reformu kabul etmediler. Obez olmayı, form bozukluğunu seçtiler. Oysa reform-ıslah öncelikle paylaşımcı olmayı kabul etmektir. Hak ve adalet temelinde iktidar gücü, ekonomik ve sosyal imkânlar paylaşıldığında bir kesimin güç obezi, bir kesimin güç sıskası olması önlenmiş olur.
Neticede forma girmeyen kavmi Hak Teâlâ reforma tabi tuttu. “ve onu tesviye etti”-Şems-14. Bunu “dümdüz etti” diye anlayanlar olabilir ama aslında bu bir düzeltme hareketidir. Düz ettiyse de düzeltmek için bunu yapmıştır ve her durumda bu bir reformdur.
Reform şarttır. Çünkü insanın nefsi, hırsı, ihtirası onun formunu bozuyor. Dünyaya şu ekonomik düzen gelse şöyle olur ciltler dolusu kitaplar yazılıyor. Özel mülkiyet, işçi sınıfı, emek, sermaye, adalet, paylaşım bölüşüm v.s kim ne kadar yazarsa yazsın ne kadar çizerse çizsin bunun varacağı nokta başladığı yerdir.
Zira sistemden önce insanın maksadı, etiği, hali ıslahı ve de neticeyi tayin eder. Ama insanalar sürekli sistem üzerinde duruyor. Şu sistem bu sistem diyorlar. Sistem-mistem, taktik-maktik, şu-bu bunlar uzun tartışmalardır.
Sistem insanın kendi ahlakı ve adalet duygusudur.
Lafın kısası budur.
Kıssanın da lafı budur.