Ey İslam davasının aziz şehidi! Ey Kur'an 'a canını kurban veren şehit! Gidişinin ardından kaç Ocak geçti? Kaç 17 Ocak oldu? Kaç mevsim oldu sensiz yaprakların döküldüğü? Kaç gün oldu ya Hüseyn, sen 33 kurşuna hedef olalı, dilinden düşürmediğin tesbihatlar sayısınca bedenine kurşun yiyeli?! Kaç gün oldu hicranının acısıyla ümmete matem düşeli?!
Nasıl yetiştin sen şehidim! Seni yetiştiren o cennet hurisi Fatıma ana seni nasıl eğitti ki ümmetin uyanışına vesile oldun! Selam olsun! Selam olsun, seni yetiştiren o elleri öpülesi ana-babaya!
Ey şehidim! Dizinin dibinde büyüyenler, feyizli konuşmalarından, dâhiyane kabiliyetinden, İslam için yaptığın çalışmalarından nasiplendi. Onlar; senin nasıl yaşadığını, uykusuz geçen gecelere şükreden haline nasıl tanıklık ettiklerini hep dile getirdiler. Çaresiz kaldığın anlarda nasıl da Rabbine dua, dua yaklaştığına şehadet ettiler. Ümmetin derdi ile nasıl dertlendiğine, ağladığına, yakardığına şahit oldular. Kim istemezdi ki, nasihatlerine bire bir muhatap olan bir taleben olmasın!
Ey yiğit şehidim! Gençliğinin ilk yıllarını dava için, İslam-Kur'an için koştura koştura düşe kalka geçirdin, Hasan'lar Hüseyin'ler Zeynep'ler yetiştirmek için. Sonra da kendi yurdunda garip, muhacerata mecbur kaldın…
Ah Rehberim, Efendimiz(sav) misali gizli anlatmak zorunda kaldın bu dini. Durmadan dinlenmeden adeta mahzenlerde, cadde ve sokaklarda aralıksız nefessiz anlattın. Ve bir gün geldi, sen kanayan ümmet yarasına merhem olmaya başladın. İşte o zaman kırdılar kalemini, o zaman kırdılar kanadımızı, o zaman ayırdılar seni bizden. Yüreğimize bir kor oldu gidişin ey Şehidim!
Sen kilometrelerce yolları yalın ayak kat ederken, bizler yanı başımızdaki komşumuza hal hatır sormaz olduk. Sen israftan kaçarken bizler israfa dalar olduk. Ey Rehberim sen bize hakkı hakikati tavsiye ederken, Müslüman kardeşlerimizle uğraşmayı bir kenara bırakmayı tavsiye ederken bizler; şucu bucular diyerek kardeşliğimizi unuttuk. Biz dostluğu, arkadaşlığı, kardeşliği senden sonra yüklendiğin dava sayesinde yeniden canlandırdık. Yoksa savrulur, naçar kalırdık şehidim. Senin davan ile dirildik çünkü biliriz mektebinde şehadet olan bir milletin esareti olmaz…
Uğruna canını verdiğin davanın Rabbine and olsun ki unutulmadın, unutulmayacaksın. Ektiğin o yirmi yıllık fidanlar meyve vermeye başladı, ser verip taviz vermemeye and içti…
Ruhun şad olsun, Allah(cc) sana rahmet etsin, mekânın cennet olsun! Ey Şehid Rehberim!