Diyarbakır ile Batman’da kirli bir yapılanma yoğun bir şekilde faaliyet yürütüyor.
Bundan bir süre önce Diyarbakır’da bir bayanı kaçırma girişimi olmuş, eyleme teşebbüs edenler polis olduklarını söylemişlerdi. Bayan, telefona elini atınca kaçırmaya gelen ekip kaçmıştı. Olay hakkında savcılık incelemesi devam ediyor.
Batman’daki olay ise farklı bir şekilde sonuçlandı.
Yine polis olduklarını söyleyen bazı kimseler HÜDA PAR üyesi ve esnaflık yapan bir şahsı kaçırmaya teşebbüs etmişlerdi. Çevrede olayı fark edenler müdahale edince “Biz polisiz” diyerek karşılık vermiş; ama HÜDA PAR üyesini kaçıramamışlardı.
Bir ay kadar sonra başka bir olay yaşandı Batman’da.
Seçim çalışması yapan HÜDA PAR gönüllüleri bir grubun sataşma ve zorbalığına muhatap oluyor. Kısa süreli bir gerginlik yaşanıyor. Olay yerinden uzakta bir yerde bir silahlı saldırı olayı yaşanıyor ve Özcan T. öldürülüyor.
Olaydan hemen sonra BDP’nin hem ildeki hem de merkezdeki yöneticileri HÜDA PAR’ı suçlayıcı açıklamalar yaptı. Polis, HÜDA PAR üyesi bir kişiyi öldürme olayıyla bağlantılı olduğu iddiasıyla tutukladı. Tutuklanan şahsın daha önce kaçırılmaya çalışılan şahıs olduğu ortaya çıktı.
Birileri hem Batman hem de Diyarbakır’da kirli işler yapıyor.
Resmi bir parti olan HÜDA PAR önceden duyurduğu bir seminer çalışması yaparken sivil bir aracın dinleme ve kayıt yapıldığı ortaya çıktı.
Şahıslar yine polis olduklarını söylüyordu; ama dinleme yapabilmek için ellerinde resmi bir belge yoktu.
Cihazların da resmi envantere kayıtlı olup olmadığı belli değil.
Polis içinde farklı bir yapılanma mı var?
Gündemi takip edenler bilir. Bir süre önce emniyet istihbaratında “bir gruba” yönelik bir tasfiye olayı yaşandı. İddialara göre tasfiyenin nedeni Başbakanlık ofisinde bulunan dinleme cihazlarıydı.
İddiayı kısaca özetleyelim: MİT, Başbakanlık Ofisinde dinleme cihazı bulduğunda konu gizli tutulur. Polisten “böcek” araması yapması istenir. Arama yapan ekip “böcek” bulamadığını söyler. MİT’in yaptığı ikinci aramada dinleme cihazlarının sayısının arttığı fark edilir. Bunun üzerine operasyon başlar. Önce Başbakanlık koruma ekibi tümüyle değiştirilir. Ardından Emniyet İstihbaratında görevli il müdürleri başka göreve atanır.
Tabii olay bununla bitmiyor.
Yeni gelen ekip cihazların eksik olduğunu fark eder. Eski ekipten konu ile ilgili bilgi istendiğinde söz konusu cihazların imha olduğu söylenir.
Gerçekten de son derece pahalı olan o cihazlar imha mı oldu yoksa kayıt dışı çalışan birimlere mi verildi?
Araçların resmi kuruma ait olup olmadığı da bilinmiyor.
Bu tip işlerde kimi resmi kurumların kullanıldığı da uzun zamandır söylenen bir şey. Türkiye, bu tip hukuksuz uygulamalarla bir adım bile ilerleyemez.
İstediğin kadar özgürlüklerin arttırılması ile ilgili düzenleme yap, uygulayıcılar iyi niyetli olmadığında sağlıklı bir sonuca varamazsın.
Kirli yapılanmalar askerin içinde olduğu kadar başka kurumlarda da vardır.
Onlara yönelik de önlemler alınmalı, kirli faaliyetlere izin verilmemelidir.
Umuyoruz ki Diyarbakır’daki hukuksuz dinleme ve izlemenin üstü örtülmez ve kirli plan deşifre edilir.
Aksi takdirde bu işler artarak devam eder ve sonucunda herkes hukuk dışı yollarla hakkını aramaya başlar ki bu da kaosa neden olur.
Ülkede birilerinin kaos istediği herkesin malumu da istemeyenlerin bu konuda bir şey yapmaması insanda şaşkınlığa sebep oluyor.
Önümüzdeki günlerde İç İşleri Bakanlığı ve yargının uygulamalarını ve bu konudaki tutumunu takip edeceğiz.