Çarpık ilişkilerin gösterildiği diziler, her geçen gün artıyor ve aile yapımız dinamitleniyor. Ahlaksızlığın had safhaya çıktığı bazı televizyon dizileri ve programları büyük bir tehlike arz etmekle birlikte henüz hayatı yeni yeni tanımaya çalışan çocuklar üzerinde olumsuz etki bırakıyor.
Çocuklar, pek çok sahneleri yasak olması gereken bu dizileri izleyerek, kendi öz değerlerinden kopuk bir şekilde büyürken, fuhuş ve çarpık ilişkiler gibi ahlaksızlıkları reyting uğruna yayınlayan televizyon, söz konusu dizi ve programlarla taptaze beyinleri zehirliyor.
Son zamanlarda toplumun ahlaki değerlerini yok eden televizyon kanallarındaki dizi ve programlara biran önce önlem alınması çağrısında bulunan vatandaşlar, toplumun dini değerlerini hedef alan bu tür dizi ve programların yasaklanmasını istedi.
Diziler ve programlar üzerinden toplumun değerlerinin hedef alındığını ve Batı'nın kendi ahlaksızlığını bu dizilerle topluma aşılamaya çalıştığını belirten vatandaşlar, ahlaksızlığın had safhaya çıktığı dizi ve programlar için yetkilileri ve televizyon yayınlarını denetlemekle görevli olan RTÜK’ü göreve çağırdı.
“Sanat” adı altında televizyonlarda yayınlanan program ve dizilerdeki ilişkilerin, toplumun ahlakını ve değerlerini zedelediğine dikkat çeken vatandaşlar, bu konuda önlem alınmasını istediklerini belirttiler.
Televizyonlardaki ahlak dışı dizi ve programların özellikle çocuklar ve gençlerin üzerinde olumsuz etki bıraktığına dikkat çeken İbrahim Çağdaş Çelik, toplumun değeri ile uyuşmayan dizi ve programların yasaklanması çağrısında bulundu.
“Bu tür programlar gençlerimize kötü örnek oluyor”
Toplumun ahlaki değerlerinin ahlaksız dizi ve programlar vasıtasıyla zedelendiğini belirten Çelik, “Bu tür programların gençlerimize kötü örnek olduğunu düşünüyorum. Yetkililere sesleniyorum; inşallah bu konu hakkında duyarlı olurlar, toplumun da ahlaki değerlerimizden ve İslam'a aykırı olan bu tür hareketlerden kaçınması gerektiğini düşünüyorum. Geçenlerde bir programda kadın gayet rahat bir şekilde yaptığı kötülüğe seviniyor, bir de elhamdülillah diyor. Yani günahını bir kenara bırak Allah-u Teala’nın ismini zikrettiği böyle bir anne ve babanın, o çocuğu büyütmesi ne kadar doğru olabilir. Rabbim inşallah fıtratı güzel, Allah-u Teâlâ’ya teşekkür eden, korkan ve yolunu bilen bir nesil yetiştirsin." dedi.
"Bu milletin ahlakıyla uyuşmayan, dinimize göre uygun olmayan dizilerden şikayetçiyim"
Batı'nın, kendi ahlaksızlığını dizilerle İslam toplumlarına aşılamaya çalıştığına dikkat çeken Abdullah Öztunç, "Bu milletin ahlakıyla uyuşmayan, dinimize göre uygun olmayan dizilerden şikayetçiyim, asla memnun değilim. Türk filmleri seyretmiyorum. Çünkü dizilerden bir tanesi ahlaka uygunsa 10 tanesi ahlaka uygun değildir. Dinimize yakışmayan televizyonları programlarını seyretmek bile istemiyoruz.” diye konuştu.
"RTÜK görevini hakkıyla yapmalıdır"
RTÜK'ün görevini hakkıyla yerine getirmediğini belirten Serdar Yıldız, "Son 20 yıla yakın bir süreçte ‘gündüz kuşağı’ adı altında sunulan programlar insanlarımızın maalesef örf ve adetlerine, kişiliklerine aykırı hareket etmelerini sağladı. Bu programların yayından kaldırılması bu saatten sonra zor bir süreç olacak. Çünkü çeşitli programlar adı altında programları tekrar yayınlıyorlar. İnsanlara verdiğimiz değeri bu süreçte kaybettik. Bir toplumu uyuşturmanın en basit yolu; spor, sinema ve eğlencedir. Son 20 yıllık süreçte bunları maalesef başardılar. Evlendirme programları ve mafyacılık oynayan diziler var. 13 yaşındaki çocuk elinde artık adını bile zikretmekten nefret ettiğimiz uyuşturucu maddeleri kullanıyorlar. O çocuk bunu annesinden ve babasından öğrenmedi. TV programları gençlerimizi uyuşturucuya özendirdi. Bu durum Türkiye'de büyük bir sorun haline geldi.” ifadelerini kullandı.
"Bu tür ahlaksızlıklar bize uygun değildir"
Dizilerin, ahlak dışı ve şiddet içerikli olduğunu belirten Mehmet Çiçekçi, “Dizilerde genelde şiddet ve uygun olmayan sahneler var. Bazen dizilerde şiddet uygulandığını görüyoruz. Çocuklar bunu görünce etkileniyor. Bu tür uygun olmayan dizilere karşıyız. Bir Müslüman toplum olarak bu tür ahlaksızlıklar bize uygun değildir. Dizilerin daha düzgün, daha öğretici ve ailelere daha faydalı olursa bizim için daha anlamlı olur. Son zamanlarda sokaklarda ve caddelerde uyuşturucu kullananları görüyoruz ve bir şey demeye de korkuyoruz. Çocuklarımızı dışarı bırakamıyoruz, akşam olduğu zaman ‘çocuklarımıza sakın dışarı çıkmayın’ diyoruz. Bu duruma müdahale edilmesi lazım." şeklinde konuştu.
“RTÜK’ün bu duruma müdahale etmesi lazım”
Televizyonlarda yayınlanan bazı dizi ve programlardaki ahlaksızlığın, her geçen gün toplumun manevi yapısını bozduğuna dikkat çeken Adem Subuğan, şunları söyledi:
"Allah sonumuzu hayretsin, bu gidişat hiç iyi değil. Televizyon ve telefonlardaki ahlaksızlık düzeni bozmaya yetiyor. Bunlar gençliği birebir bozan durumladır. Evde küçük çocuklar olduğu için televizyon izlemiyoruz. Radyoyu daha çok tercih ediyoruz. Çünkü izlenecek program yok. RTÜK’ün bu duruma el atması, denetlemeler yapması lazım."
"RTÜK daha duyarlı ve hassas olmalıdır"
Süleyman Büyükçelebi, "Televizyonda yayınlanan evlilik programlarına çok karşıyız. Çünkü ahlak kurallarına uymadıkları için rahatsız oluyoruz. Bu tür programların olmaması daha iyi olabilir. Diziler ahlaki kurallara uygunsa sıkıntı olmaz. Ailemizi üzmeyecek şekilde, ailemizle rahat izleyebileceğimiz programlar olduğu müddetçe sorun yoktur." diye konuştu.
"Çocuklarımız tehlike altındadır"
Dizilerin özellikle çocuklar üzerinde çok etkili olduğuna işaret eden Murat Özdemir, “Bu programlar gerçekten insanlara faydalı değil, tam tersine insanları suça teşvik edecek programlar yapılıyor. Bu konuda tedirginim. Çünkü benim de çocuklarım var. Şu an bu tür programlara bakarak maalesef ki kötü ve çocuklarımız kötü yetişiyorlar. Televizyon programlarındaki ölçü insanların gelişimine göre, faydalı olmasına göre değişmelidir. Daha güzel, daha uygun, insanları geliştirmeye teşvik edecek programlar, filmler, kültürümüze, ülkemize, şehrimize her türlü faydalı olabilecek diziler olmalıdır." dedi.
"Bu programların engellenmesi lazım"
Ahlaksız dizi ve programların toplumun kanayan yaralarından sadece bir tanesi olduğuna dikkat çeken İbrahim Ünalan da şöyle konuştu:
"Bu programların engellenmesi hatta denetim altında tutulması gerekiyor. Bugünkü platformlara baktığımızda pek fazla denetlenmiyor. Yayına girecek programların belli bir kontrolden sonra yayına girmesini istiyoruz. Çünkü bugün kız kardeşlerimiz, küçük kardeşlerimiz de bu dizileri izliyor ve olumsuz etkileniyorlar. Şu an etkilenmeseler dahi birkaç yıl içerisinde olumsuz etkilenecekler. Son zamanlarda toplumumuzun kanayan yaralarından bir tanesi Netflix dizileri olsun YouTube'daki bazı platformlarda olan diziler olsun, bu konu hakkında rutin ve diğer yasal şirketlerin devreye girmesini istiyorum. Çünkü televizyon başında veya internette 7'den 70'e herkes var. Bu durum çocukların zihinsel gelişimini kötü etkileyebiliyor, kaldı ki yeni ergenlik çağına girmiş bireylerde olumsuz etkilere yol açabilir.”