Kemal Burkay. 60'lı yıllarda yükselen sosyalist akımın önemli yüzlerindendi. TİP'te başladığı siyaset kariyeri, 1970'lerde Özgürlük Yolu ile devam etti. Başını çektiği hareket, 1978 yılında Diyarbakır Belediye Başkanlığı'nı bağımsız aday Mehdi Zana ile kazanacak kadar güçlendi.
Fakat 12 Eylül fırtınası onu zorunlu sürgüne savurdu. Ayrılık, 30 Temmuz 2011'de Türkiye'ye dönmesiyle son buldu. Burkay ile hem gündemi, hem de Kürt sorununun evrildiği yeni aşamayı konuştuk...
Siz federatif çözümü savunuyorsunuz. Federasyonun bağımsız Kürt devletine gidiş için bir aşama olduğu yönünde yorumlar da var. Ne dersiniz?
Evhamlı bir bakış açısıdır bu. Ben bu yorumları doğru bulmuyorum. Biz Hak-Par olarak bölgenin koşullarını gerçekçi bir biçimde değerlendiriyoruz. Yaklaşık 50 yıldır siyasetin, Kürt siyasetinin içindeyim. Başından beri federasyonu gerçekçi buldum. Bölgede dört devletin sınırlarını değiştirmek, oradaki parçaları bir araya getirerek bağımsız bir Kürdistan kurmak neredeyse imkansız. Elbette ileride koşullar değişebilir, bu ayrı bir konu. Dolayısıyla gerçekçi olan bağımsız devlet değil, federasyondur. Biz, olaylara, 19'uncu yüzyılın veya 20'nci yüzyıl başlarının katı milliyetçi, kendi devletini kurma yanlısı, araya sınırlar koyan yaklaşımıyla bakmıyoruz. Mevcut sınırlar önemini kaybediyor. AB örneği var. Almanya, Fransa, İngiltere gibi geçmişte kanlı boğuşmalar yaşamış büyük devletler bile kendi aralarındaki sınırları kaldırıyorlar.
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLECEK
Ortadoğu'nun geleceğini nasıl görüyorsunuz?
İleride bu bölgede sınırlar önemini kaybedecek. Bence Ortadoğu'da Kürt sorunu çözülecek ve barış olacak. Böyle bir durumda, siyâsî ve ekonomik entegrasyon olacak. Bölgenin geleceği böyle bir doğrultudadır.
Bağımsızlık talebi Kürtler için ortadan kalktı mı?
Kürtler içinde bağımsızlık yanlısı olan gruplar hâlâ var. Ama bunlar etkin ve çoğunlukta değil. Federasyonu ve otonomiyi savunanlar ağırlıkta. Bu ülkelerde Kürtlere yönelik haksızlıklar olsa bile, bir takım ilişkiler de oluştu. Bu halklar birbirini tanıdı ve kaynaştı. Yani, bir arada yaşamanın ortamı var.
CHP'NİN SIRTINDA RESMİ İDEOLOJİ VAR
CHP'yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP değişimci değil. CHP'nin sırtında kambur gibi taşıdığı bir resmî ideoloji var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu köken olarak Kürt, ama bunu bile söyleyemiyor. Kılıçdaroğlu Alevi'dir, ama Alevilerle ilgili talepleri dile getiremiyor.
ERGENEKON DAVASI GEÇ KALMIŞ BİR DAVAYDI
Ergenekon Davası'ndan çıkan kararları ve bu davayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ergenekon davası geç kalmış bir davaydı. Açmak bu hükûmete nasip oldu. Bu davayı açan, yürüten hâkimler ve savcılar cesur hukukçulardır. Mahkemeler tehdit edildi, hakaretlere uğradılar. Mahkeme demokratik davranmıştır. Bu büyük davayı suçlamak haksızdır.
Beşşar Esed, artık iş başında kalamaz
Genel olarak Suriye'deki iç savaş için yorumunuz nedir?
Bu çatışmanın bir an önce sona ermesi gerekiyor. Her sorumlu insan ve lider, Suriye'deki mevcut trajedinin sona ermesi için üzerine düşeni yapması lazım. Bunun yolu, bu halka destek olmak. Gelinen noktada kendiliğinden bir barış olmayacak gibi görünüyor. Başından beri, ABD ve Rusya'nın adım atması gerektiğini söylüyorum. Çünkü ABD'nin muhalefet, Rusya'nın Esad üzerinde etkisi var. Barış masası etrafında bir araya gelinmeli. BM'ye, ABD'ye, Rusya'ya, Türkiye'ye, İran ve Suudi Arabistan'a büyük görev düşüyor.
Suriye'nin geleceği için öngörünüz?
Esed rejimi bu saatten sonra işbaşında kalamaz. Demokratik rejim ve yeni bir anayasa şart. Serbest seçimlerle yeni yönetim belirlenmeli. Ayrıca, birbiriyle çatışmış kesimlerin hakları güvence altına alınmalı. Bu kadar kanlı boğuşmalardan sonra bir araya gelinmesi zor görünüyor. Her kesim kendi federatif bölgesinde güven içinde yaşamalı.
MUHALİFLERLE SADECE PYD ÇATIŞIYOR
Suriye'de PYD ve muhalifler arasındaki çatışmaları nasıl görüyorsunuz?
Rojava'da bu son çatışmalar, rejim karşıtı muhaliflerle PYD arasında cereyan ediyor. Çatışma bütün Kürtlerle muhalifler arasında değil. Güneyde PYD'nin yanısıra bir çok Kürt partisi var. Bu partiler daha önce ENKS (Suriye Kürtleri Yurtsever Meclisi) adıyla bir birlik oluşturmuşlardı. İçlerinde 14-15 parti var. PYD'de bu yapılardan ayrıdır.
PKK bağımsız devletin kolay olmadığını gördü
PKK'nın değişmesini istediklerini savunan Kemal Burkay, 'Değişir mi' sorumuza şu cevabı veriyor:
Değişmez diyemem. Çünkü zaman zaman PKK politikalarında yenilenmeler oldu. PKK ilk çıktığında bağımsız Kürdistan diyordu ve dört parça diyordu... İmralı sürecinde bağımsızlık fikrini bir yana bıraktı.
PKK da bu noktaya geldi…
PKK, bağımsız devlet kurmanın kolay olmadığını gördü ve yapılanlardan etkilendi. Böylece silahları bırakma noktasına geldi. Aslında daha önce de, 1999'da bu noktaya gelmişti.
SİLAH BIRAKMASINI İSTEMEDİLER
Neden o dönemde PKK'ya silah bıraktırılamadı?
Zannediyorum, 'Öcalan nasıl olsa elimizde. PKK'nin silahları elinde kalsın. Gerekirse kullanırız' diye düşünüldü. Yanlış bir politikaydı. Hem Türkiye'ye, hem de Kürtlere pahalıya mâl oldu. Şimdi o noktaya yeniden geldik. Bugünkü hükûmet, 1999'dakilerden farklı olarak silah bırakılması yönünde irâde ortaya koydu. 1999'da iktidarda olanlar, PKK bütünüyle silah bırakmayı istediği hâlde buna yanaşmadılar. Kürt sorununu çözmeyi, bu sorunla yüzleşmeyi istemediler. Belli ki onlar, barış ortamının doğmasını istemediler.
Silah bırakılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz öteden beri PKK'nin silah bırakmasını istiyorduk. Çözüm Süreci'nde birinci aşama da bu zâten. PKK'nin silah bırakması lâzım. PKK silahlarını sınır ötesine taşımamalı, tümden bırakmalı. Hatta burada bırakmalı.
ÖCALAN SERBEST BIRAKILMALI
Hâin suçlamasına mâruz kalanlardan birisi de sizsiniz. Bu suçlamayı nasıl karşılıyorsunuz?
Ben yurda döndüğümde de bana karşı bir kampanya başlattılar. Ahlaksızca ve haksız bir kampanyaydı bu. Ben görüşlerimi hiçbir zaman inkâr etmedim, kararlılıkla savundum. Ben PKK'nin silah bırakmasını savundum. Öcalan'ın da serbest bırakılması ve siyaset yolunun açılması gerektiğini söylüyorum.
AK Parti'nin çözüm için yaptığı küçümsenemez
Ak Parti'nin attığı adımlar için ne düşünüyorsunuz?
AK Parti, kendisi de mağdur olmuş bir yapı. Kürtleri anlayabilecek durumda. Bu yüzden adımlar attı. Engellemek isteyen güçler oldu. Buna rağmen AK Parti olumlu adımlar atmayı sürdürdü. Meselâ TRT Şeş kuruldu. Hak-Par gibi federasyon fikrini savunan bir parti kapatılmadı. BDP gibi bir parti, özerklik fikrini savunduğu halde açık ve faaliyette. Bazı üniversitelerde Kürt Dili bölümleri var. Bunlar küçümsenmeyecek şeylerdir. Unutmayalım, 1970'li yıllarda, Kürtçe bir gazete bile çıkarılamıyordu.
Nil Gülsüm / Yeni Şafak