Geçen haftaki yazımızda sabrın tanımı ve mahiyetiyle alakalı bir şeyler anlatmaya çalışmıştık. Bu haftaki yazımızda ise sabrım manevi yönü üzerinde bir az duracağız. Sabır ruhi bir melekedir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı ve hakikati müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebatla, sabretmekle mümkün olur.
Bütün faziletlerin anası, güzelliklere muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel haslet olan sabırdır. Her türlü kötülüğün, rezaletin ve zilletin sebebi de sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır göstermemektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. “Şüphesiz Allah (c.c), sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 155)
Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabrın başı ağı gibi acıdır; ama sonu bal gibi tatlıdır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem: “Sabreden başarıya ulaşır”; “Sabır başarının anahtarıdır”; “Sabır bir ışıktır”; “Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir”; “Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende birçok hayır vardır” buyurarak birçok hadisi şeriflerinde bizlere sabrın faziletini anlatmaktadır.
Sabretmek, meskenete ve zillete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak değildir. Meşru olmayan şeylere, zillete karşı boyun bükmek sabır değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve gücü nispetinde mücadele etmek gerekir. İnsanın kendi gücüyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçlar karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik, tembellik veya korkaklıktır.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem; “Ya Rabbi! Acizlikten, tembellikten ve korkaklıktan sana sığınırım.” (Buhari) diye dua etmiştir.
Bazı sıkıntılar vardır ki, ister istemez kulun iradesini zorlar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikâyet etmeden takdiri ilahiye rıza gösterip sabretmek müminlerin özelliklerindendir. Nitekim Allah (c.c), Kuran'ı Kerim'de sabrı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf, 18) Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, “Sabrı cemil, şikâyet etmeden yapılan sabırdır.” buyurmuştur.
Kur'an'ı Kerim'in yetmişten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gayesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah'u Teâlâ sabredenlere mükâfatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.
Müminler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, müminin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musa'ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar: “Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi Müslüman olarak öldür.” (Araf 126)
“Her kim sabreder ve bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir.” (Şura, 43); “İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Ve haberlerinizi de denetleriz.” (Muhammed, 31)
Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Meselâ; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp yorulmaya tercih edilir. İşte bütün bu durumda insana zor gelse de iyi olanı, faydalı olanı seçmesi gerekir. İşte bunu tahammül etmenin adı sabırdır.
İnsanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi felâketlerle karşılaşabilirler. Bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah'a karşı isyana ve nankörlüğe sürükler. “Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felâkete sabrederse; muhakkak ki Allah, iyilik edenlerin mükâfatını boşa, çıkarmaz.” (Yusuf, 90)
Peygamberlerin mücadele hayatı, sabır konusunda en güzel örnektir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlar, sabırla başarmışlardır. Dileğimiz Allah'ın bizi, “belalara karşı çok sabreden ve nimetlere karşı çok şükreden” kullarından eylemesidir (İbrahim, 5)
Sabrın sonu selâmettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi ve başarılı insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah'u Teâlâ haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur. “Ey peygamber sen sabredenleri müjdele”