Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a; Salât ve selâm da Efendimiz Muhammed'e, O'nun âl u ashâbına ve özellikle de Hatice'sine olsun.
En uzun yola dahi bir tek adımla başlanır. En büyük ilimler dahi bir harf öğrenmekle başlar. Hepimizin ilmi manada ilk öğrendiğimiz ve şaşırdığımız bir şeyler olmuştur. Örneğin Necaşi. Siyere ilk kez daldığımızda Necaşi'yi şahıs adı zannetmeyenimiz ya yoktur, ya da çok azdır. Sonradan öğrenmişizdir ki Necaşi aslında Habeş krallarına verilen genel bir isimdir. Yani Habeşistan'da krallık tahtına oturan herkes Necaşi'dir.
Nedense Hz. Hatice'nin hayatını araştırdığımdan beri Hatice ismini de bir makam, mevki adı gibi tasavvur ediyorum elimde olmadan. Hatice adlı şahıs değil de ‘Haticelik makamı' var zihnimde. Bu manada ismi Hatice olup da Haticelik makamına oturtamadığım, adı halk arasında ‘ahretlik isim' bile sayılmadığı halde Haticelik makamının tahtına kurulan niceleri var.
Hatice anamız… Sevap ve günahın ne olduğu bilinmezken, iyiliğin karşılığının sevap ve cennet, günahın ve kötülüğün karşılığının azap ve cehennem olduğu bilinmezken hayırlara koşan, şerlerden kaçan anamız.
En uzun kitaplar, bir kelimeyle başlar. En uzun metrajlı filmler, bir işaretle başlar. Sonsuz uzunluktaki doğrular dahi bir noktayla başlar. Nokta küçücük bir karaltıdır, birçokları önemsemez ama içinden sonsuz doğru geçer. İşte o kelime, o işaret, o noktadır Hatice anamız.
İlk iman edendir O, kadın erkek ayrımı yapılmaksızın. İlk kelimedir O, İslam'ın yazdığı hayat kitabında tertemiz duran. İlk işarettir O, Allah'ın Rasulü'ne dahi Allah'ın rahmetini hatırlatan, “Korkma! Allah Seni zayi etmez.” diyen. İlk noktadır O, üzerinden sonsuz hayrın geçtiği. Yine, gözden kaçan, önemi hakkıyla idrak edilmeyen bir noktadır O, sonsuz ve ebedi saadetin müstakim çizgisindeki ilk nokta.
Hatice'dir O, ismi gibi erken doğan. Allah'ın Rasulü'nden erken doğmuş ve adeta O'na yaşam alanı hazırlamış. Sonrasında da yaşı ilerlemiş bir kadın olmasına rağmen eşi Muhammed aleyhisselamın gözünü hem maddi hem manevi yönlerden aydın etmiş. Daha İslam ana hatlarıyla dahi bilinmezken, mağaraya ibadete çekilen eşine yemek götürmüş defalarca, sevap beklentisi dahi olmaksızın. Sevap olduğunu bilmediğimiz takdirde terk edeceğimiz birçok hayra inat, Hatice annemiz sevap günah bilinmezken tertemiz kalabilmiş.
İlk olduğu için olsa gerek, ilk ayetlerde üstü kapalı kendisinden bahsedilmiş. “Ey örtüsüne bürünen” ayetindeki ‘örtü' Hatice annemizin elinin değdiği örtüdür. Belki de çeyizinden kalmadır. Ve Mekke kervanlarının toplamı kadar mala sahip olan Hatice annemiz sadece varlığını değil yokluğunu dahi İslam yolunda harcamıştır. Hz. Hatice'nin tüm meziyetlerini burada saymamız elbette mümkün değildir. Şu da bir gerçek ki İslam davasının yücelmesi için bize lazım olan sadece birkaç Hatice'dir.
Ey Rabbimiz! Birkaç Hatice dileniyoruz Sen'den, hak yolda eşinin eli ayağı olan. Soyumuzdan yahut aramızdan sadece birkaç Hatice yaratmanı diliyoruz Rabbim; dava uğrunda yaptığı çalışmalar karşılığında cennet dahi beklemeyen.
Ey Rabbimiz! Sen bizden daha iyi bilirsin, davanı Haticeler'inle güçlendir, dava erlerinin sırtını Haticeler'inle destekle. Davanın yükünü eşiyle paylaşmak için evlendiğini söyleyip, eşini mehirin ağır yükü altında ezenlerin sayısını azalt. Bunun yerine varını yoğunu sırtına vurup dava erlerinin ayaklarına seren Haticeler'in sayısını çoğalt Allah'ım!
Ciğerpareleri vahşiler tarafından hunharca katledildikten sonra dahi metanetini koruyan, davasına sımsıkı sarılan Haticeler'in sayısını artırıver; geçmişte evladını, eşini, kardeşini şehâdete uğurlamış adsız kahramanlardan rahmetinin genişliğince razı ol Allah'ım...
İslam'a dair bir iş yaptığında, işin sonucunu merak dahi etmeyecek kadar işine odaklanan Haticeler'den eyle bizi; işin zahiri sonucu yolunda gitmiyor diye pes edenlerden değil.
Bu vesileyle tüm Haticeler'i, bilhassa 6-8 Ekim olaylarında şehid olanların Haticeler'ini minnet ve saygıyla selamlıyorum. Rahman'a emanet olunuz.