İnsanların dünya hayatında geride bıraktıkları eserler farklı farklıdır. Bıraktıkları eserlerin güzellikleri ve nitelikleri insanlar üzerindeki etkiyi belirler. Kimi güzel insanlar eser olarak kitaplar bırakır ardında, kimisi ümmete ve insanlığa faydalı ilmî bir miras bırakır, kimisi salih evlatlar bırakır. Merhum Sadreddin Yüksel Hocaefendi eser olarak hem kitaplar, hem ilmî bir miras, hem de şehid Metin Yüksel gibi salih bir evlat bırakmıştı geriye. (“Şehidler diridirler” hakikatine binaen.) Çile dolu bir ömür sürdürürken sürekli ilmî çalışmalar ile iştigal etmesi ve ümmetin sorunları ile ilgilenmesi Sadreddin Hocayı farklı kılan özelliklerindendi.
Arap dili ve hadis konusunda dönemin önde gelen âlimlerindendi
Seksenli yıllarda özellikle Cuma namazı ve resmi imamların arkasında namaz kılma konusunda verdiği fetvalar ile dikkatleri üzerinde çeken Sadreddin Hoca, birçok konuda ilmî makaleler yayınlamış, reddiyeler kaleme almıştı. Özellikle oğlu Edip Yüksel’in “19 mucizesi” sapkın teorisine karşı “Kur’ân ve 19 efsanesi” adlı ilmî bir reddiyeyi bazı ilim erbabları ile birlikte hazırlayıp neşretmişti. Hemen her ilmî alanda donanımı mükemmel olan Hoca, özellikle Arap dili ve hadis konusunda dönemin önde gelen âlimlerindendi. Bir hadis rivayet ettiğinde hadisi rivayet eden sahabelerin özelliklerine de dikkat çekip şerh etmesi muhataplarının hayran olmasına vesile oluyordu.
Sadreddin Yüksel Hoca
1959 Yazında Bitlis-Kolongo Yaylasında, rahmetli Sadreddin Yüksel, rahmetli Metin Yüksel, Edip Yüksel ve rahmetli Süreyya Yüksel (Müfid Yüksel arşivi)
Çok geniş perspektife sahip olan Sadreddin Hoca, usul, fıkıh, kelam, tefsir, siyer, sarf ve nahiv dersleri vermek ile birlikte, Gülistan, Molla Camii Divanı, İbn Farız Divanı, Hafız Divanı, Halid-i Bağdadi Divanı ve Birgivi’nin Tarikat-ı Muhammediye adlı eserlerinden ders veriyordu. 60’lı yıllarda Hasan El Benna, Seyyid Kutub gibi şahsiyetlerin Arapça yazılmış eserlerini temin edip analiz eden bir birikime sahipti Sadreddin Hoca. Risale-i Nur’lara özel bir ilgisi olan Hocaefendi, bu eserlerden de dersler vermişti. Sadreddin Hoca 1958 yılında, Said Nursi’nin Birinci Dünya Savaşı’nda kaleme aldığı İşarat-ül İcaz adlı eserini yayına hazırlamış ve Arapça takriz yazmıştı.
Sadreddin Hoca’dan bahsedip çocuklarından bahsetmemek olmaz. Metin Yüksel, 1979 yılında Fatih Camii’nde Cuma namazı çıkışı şehid edilmişti. Edip Yüksel, “19 mucizesi” olarak nam bulan sapkın görüşleri ile tanınan bir kişidir. Sadreddin Hoca, Edip’in bu görüşlerinden dolayı kendisine reddiye yazmış ve mesafeli durmuştu. Müfit Yüksel, sosyolog kimliği ile tanınıyor. Alevilik, tarikatlar ve Kürd sorunu ile ilgili olarak görüşlerine başvurulan Müfit Yüksel, son dönemlerde İstanbul’daki tarihî eser ve mekânlar üzerine araştırmalar yapmaktadır.
Merhum Süreyya Yüksel ise 70'li yıllarda ders grupları oluşturmaya başlamıştı. Tevhidî bilincin kadınlar arasında yayılması konusunda o dönemde büyük çalışmalar yapmış ve arkasında donanımlı birçok talebe bırakmıştır. Suffe adını verdiği kurslarda yirmi yıl boyunca tefsir ve çeşitli dersler vermişti. Büyük bir talebe kitlesi yetiştirmişti. Başörtüsü mücadelesinde aktif rol almıştı. Hayatının sonuna kadar Süreyya Hanım bunu devam ettirdi.
Ziyaretine gelenlere kendi elleri ile ikramda bulunmuş ve muhabbet etmişti
Âlim şahsiyetler toplumların yönlerini belirlemesinde ana unsurlardan biridir. Türkiye toplumunda bu sorumluluğu yerine getiren nadir şahsiyetlerden biridir Sadreddin Hoca. İlmî donanımı yanında gösterdiği tevazu ve vakur duruşu ile bir kuşak için mükemmel bir örneklik göstermiş ve Müslümanların gönlünde taht kurmuştur. Hayatının sonlarına doğru baş gösteren göz hastalığına kadar sürekli ilim tedris etmiş ve talebelere ders vermeye devam etmişti. Herhangi bir sebep ile kendisini ziyarete gelen her insana kapısını açmış, kendi elleri ile ikramda bulunmuş ve muhabbet etmişti. İlmi ile amil ve tevazu ehli olan Sadreddin Hoca, bu özellikleri ile birlikte ilmî ve fikrî anlamda dik duruşunu bozmamıştı.
Sadreddin Yüksel ve Metin YükselSadreddin Hoca’nın vefatı ile dünya Müslümanlarının kıymetli bir meşalesi sönmüştür. Peygamber varisi olan bu güzel insan vuslata ermesi ile geride büyük bir boşluk bırakmıştır. Bir mumun karanlığı aydınlatması gibi yaşadığı dönemde çevresini aydınlatmıştı. Geride bıraktığı eserleri ile topluma ışık saçmaya devam etmektedir.
Gerek ilmî donanımı ile, gerek şehid Metin’in babası olarak, gerekse de merhume Süreyya Yüksel gibi bir âlimenin babası olarak yaşadığı çağa şahitlik etmiş ve yaşadığı toplumun ıslah ve ihyası için ömrünü veren değerli bir âlim olarak ümmetin yüzakı olan bir şahsiyettir Molla Sadreddin Yüksel.
Ferhat Özbadem yazdı