Bir dönem HDP’nin vitrin yüzlerinden, çözüm süreci temsilcilerinden, İmralı ziyaretçilerinden olan Sırrı Süreyya Önder, siyasi gündemi etkileyen bir açıklama yaptı:
"Dün bize aracı gönderen şurada kiminle çalışalım, nasıl çalışalım, şunu nasıl yapalım diye fikrimizi merak eden parti bugün bize koordinat biçemez. İYİ Parti’yi kastediyorum. Şurada duruyor bizim nazarımızda diyemez. Bu saygısızlığı bugün yapıyorsa o gün ilkesel konuyu dayatmamış olmamızdandır.”
Konu İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in bir televizyon kanalında sorulan "İYİ Parti HDP’yi nereye konumlandırıyor?" sorusuna "PKK terör örgütünün yanına konumlandırıyor" diye cevap vermesiyle alakalı.
İYİ Parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, Önder’e sert bir cevap verdi: “Siyaset er meydanıdır, film seti değildir. Biz, siyasetimizi, bütün açık yürekliliğimizle milletimizin huzurunda yapıyoruz. Millet için yapıyoruz. PKK terör örgütüdür. PKK terör örgütüdür diyemeyen herkes, terörün gölgesindedir. Biz, terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayız.”
Bundan sonrasının ne olacağına dair çok sayıda tahmin yürütülüyor.
İYİ Parti’nin amacının kendisinden uzaklaşan Türk milliyetçisi oyları toplama çabası olduğu söyleniyor.
HDP’de ise “belediyelere kayyım atanması” konusunda yeterince tepki göstermemekle suçlanan yönetimin rahatlatılması, Ahmet Şık’ın istifası sonrası ortaya çıkması muhtemel tartışmaların önünün kesilmesi amacı güdülmüş olabilir.
Aslında ortadaki ideolojik savrulmuşluğu kimse tarif edemediği için mesele “düşmanlık üzerinden siyaset” çevresinde dönüyordu.
İYİ Parti, “aşırı sağın” da neredeyse sağında duran bir profil çiziyor. Basın çevrelerinde “Atalar dinine” sıkça vurgu yapan yazarları var. Siyasi duruşlarını asıl belirleyen şeyse MHP ile yaşadıkları ayrılık ve milliyetçi zeminde alan kapma çabası.
HDP’de ilginç bir tablo var. Tepede Türk solunun ya da sadece solun söylemlerini öne çıkaran bir kesim var; ama bu çok yüksek sesle olmasa da tabanda rahatsızlığa yol açıyor. Bir de bunu da yetersiz bulup istifa eden Ahmet Şık gibilerinin partiyi tümüyle sol kodlarla değerlendirme ve alanda görme hevesini ekleyin.
HDP eski sözcüsü Ayhan Bilgen’in sözleri ise soruna ve mücadeleye “Kürt sorununun çözümü” perspektifinden bakan çevrelerde ciddi bir rahatsızlığın olduğunu gözler önüne serdi. Bilgen yaşanan sıkıntıları şöyle yorumladı: “Geleneksel, bölgesel ve kimliğe dayalı bir siyasetten demokrasi cephesine dönüşümün sancıları olarak tanımlıyorum ben bunu.”
Son seçimler sağ, sol ve karşıt milliyetçiliklerin “Kemalizm çatısı altında” bir araya gelebildiklerini göstermesi açısından önemliydi. Bunun sürdürülebilirliği pek tartışılmadı ve aynı fotoğrafta görünmeye gösterilen bazı tepkiler “ufak tefek sorunlar” olarak görüldü ve halının altına süpürüldü.
Seküler yaşam tarzı ve mevcut “Cumhur ittifakı” düşmanlığında bir araya gelenler uzun süre iyi bir performans ortaya koydular.
Ancak ortada bir gerçek vardı.
Ne HDP, tabanının taleplerini uzun süre göz ardı edebilir ne de İYİ Parti bu talepleri tolere edebilirdi.
Sanıldığı gibi ilk adım Akşener’den de gelmedi. Bundan önce Pervin Buldan ve Mithat Sincar’ın açıklamaları vardı ki, Akşener’in yaptığı CHP’nin muhtemel hamlelerine bir cevaptı.
Mithat Sancar, bir süre önce şunları söylemişti: ''Bundan sonraki seçimlerde, tabi şu an bir seçim yok, seçim döneminde ittifaklar tartışılırken, hiçbir şekilde örtülü ittifak gibi tekliflere asla açık değiliz. Yani birileri dese ki, ‘Ya 31 Mart’ta tabanda ittifak oldu, destek oldu, gene öyle olsun’ derlerse, bizim tavrımız açıktır. Yani ittifak açık olur, Türkiye’nin de yararına olan da budur. Etik olan da budur, demokratik olan da budur.''
Şimdi bu tablo karşısında CHP ne yapacak?
İttifakın tartışmasız en büyük kazananı olan CHP, bu kazanımı daha ileriye taşımak istiyor; ama diğer iki partiyi hangi noktada buluşturacak?
Aslında CHP’de bunun altyapısı kurulmuş durumda. Sağ ve sol “Kemalizm paydasında” buluşacak.
İYİ Parti’nin zaten Kemalizm ile bir sorunu yok. Mithat Sancar da geçtiğimiz 23 Nisan vesilesiyle Mustafa Kemal’e övgüler dizmişti.
O yüzden CHP’den mevcut tartışmaya pek aktif bir katılım yok. Onun yerine “fırtına sonrası” için hazırlıklar yapılıyor.
Tabii HDP tabanında güçlü bir sesin Kemalizme tepki gösterip harekete geçmesi ve MHP’nin İYİ Parti’yi dağıtma çabalarından biri başarıya ulaşırsa “Kemalizm’de birleşme” planı akamete uğrayabilir.