HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; İstanbul Sözleşmesi ve zedelenen aile kurumu, gıda fiyatlarındaki pahalılık ve enflasyon, uzaktan eğitim ve müfredat, gibi gündemin öne çıkan başlıklarını masaya yatırdı.
İstanbul Sözleşmesi ve zedelenen aile kurumu
İstanbul Sözleşmesi'nin doğurduğu olumsuz sonuçları değerlendiren Sağlam, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aile hassasiyeti ve İstanbul Sözleşmesi hakkında yaptığı açıklamada sorunun mevzuatla değil, uygulama ile alakalı olduğunu belirtmesi, İstanbul Sözleşmesi'ne dokunulmayacağı kanaatini oluşturdu. Sayın Cumhurbaşkanı'nın 'Aile kavramı bizde hassastır. Aileye yönelik her saldırıyı doğrudan varlığımıza yapılmış kabul ediyoruz.' şeklindeki sözlerinden hemen sonra aile kurumunu tehdit eden İstanbul Sözleşmesi'ne sahip çıkması üzüntü vericidir. Bizim toplumumuzun aile yapısında bir otorite çatışması yoktur. Görev paylaşımı esası vardır. Kadın da erkek de kendi sahasında otoritedir. 'Cinsel ayırımcılık' ve 'kadına şiddet' gibi gerekçelerle birbirinin yardımcısı ve tamamlayıcısı olan eşler birbirinin rakibi ve hatta potansiyel düşmanı gibi gösterilip aile kurumu hedef alınmaktadır. İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı Kanun ve uygulamaları ailede huzuru sabote etmiş, anne-baba arasında rol çatışmasını, çocuklarda da rol çatışmasından kaynaklanan bocalamayı dayatmıştır." dedi.
"Aile kurumumuz daha fazla zarar görmeden İstanbul Sözleşmesi'ne atılan imza geri çekilmeli"
Süresiz nafaka ve genç yaşta evlenenler ile ilgili mağduriyetlere de değinen Sağlam, "Şiddetle mücadele perdesi altında bir arada yaşamın zorunlu kıldığı görev paylaşımı ve iç dayanışmayı zedeleyen uygulamalar, aile kavramının içini boşaltmaktadır. Aile fertlerinin genel ahlak ile uyuşmayan davranışlarına karşı yapılacak sıradan bir uyarıyı bile 'şiddet' kapsamına alarak cezai tedbirlere başvurmak, tam da mevzuatın dayattığı bir zorunluluk olmuştur. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa, aile bütünlüğünü sağlayan doğal otorite olgusunu anne babadan alarak yerine kanun ve karakolu oturtmuştur. Bu nedenle birçok kişinin nazarında 'aile' kavramı artık sorgulanmaktadır. Toplumun kimyası ile daha fazla oynanmamalıdır. Süresiz nafaka ve genç yaşta evlenenler ile ilgili sorunlar da hala çözülmeyi beklemektedir. Aile kurumumuz daha fazla zarar görmeden İstanbul Sözleşmesine atılan imza geri çekilmeli, 6284 sayılı yasa masaya yatırılarak zararlı hususlardan arındırılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Gıda fiyatlarındaki pahalılık ve enflasyon
Gıda fiyatlarındaki pahalılığa dikkat çeken Sağlam, "Kasım ayı tüketici enflasyonu beklentilerin üzerinde, yüzde 2,3 olarak gerçekleşti. Yıllık bazda da yüzde 14,03 oldu. Gıda fiyatlarında ise beklendiği gibi daha yüksek bir artış oldu. Gıda fiyatlarında aylık yüzde 4.16, yıllık yüzde 21,08 oranında artış gerçekleşti. Yılsonuna yaklaşırken gelen bu rakamlardan, hükümetin yılsonu enflasyon tahmininin yine tutmayacağı anlaşılmıştır. Gıda fiyatlarının küresel piyasalardaki yükselişi, tedarik zincirini tehdit etmektedir. Ülkelerin gıda stoklamaları, her ülkenin kendi kendine yeterlilik için gerekli tedbirleri almasını zorunlu kılmaktadır. Bazı bölgelerde yağış yetersizliğinden kaynaklı muhtemel verim kaybına karşı şimdiden tedbir alınması zaruridir. Tahıl gibi bazı tarım ürünlerinde en kısa dönem bir yıldır. Geç kalmak ciddi kayıplara neden olacaktır." dedi.
"Ekonomik reform sadece finans alanında değil, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere üretimin her alanında yapılmalıdır"
Tarım ve hayvancılığın önemine değinen Sağlam, "Enflasyonu besleyen üretim maliyetlerindeki artışlar, büyük oranda kamu kaynaklıdır. Zam ve vergi artışları üretim maliyetlerini artırarak hayat pahalılığı olarak geri döner. Bunun önüne geçmek için kamu kaynakları yerinde ve etkin kullanılmalı, israf ve suiistimallere hiçbir surette müsamaha gösterilmemelidir. İhtiyaç duyulan ekonomik reform sadece finans alanında değil, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere üretimin her alanında yapılmalıdır. Ülkemiz ile birlikte yakın coğrafyamızı da besleyecek potansiyelimiz varken hala döviz karşılığında dışarıdan tarımsal ve hayvansal ürünler ithal etmemiz garabettir. Bir tarım ülkesi olan Türkiye'de kendi kendimize yetecek gıda ürünlerine ulaşamıyor olmamız, hükümetin ve devletin büyük bir zaafıdır." ifadelerine yer verildi.
Uzaktan eğitim ve müfredat
Ülkemizde pandemi nedeniyle zorunlu olarak tüm kademelerde uzaktan eğitime devam edilmekte olduğuna işaret eden Sağlam, "Yüz yüze eğitimde dahi vahim boyutlarda olan fırsat eşitsizliği, uzaktan eğitim ile çok daha ciddi bir boyuta ulaştı. Kırsal kesimlerin yüksek dağ başlarında şebekeye veya şehir merkezlerinde sokaklarda/parklarda sağlanan ücretsiz internet ağlarına ulaşmaya çalışan insan manzaraları sık görülmeye başladı. Bu süreçte, öğrencilerimizde ciddi bir öğrenme kaybı yaşanırken öğrenci ve velilerde de kaygı ve stres oluşmaktadır. LGS ve YKS sınavlarında, öğrencilerin bütün müfredattan sorumlu tutulacak olması, uzaktan eğitim süreci için çok ağırdır. Sınav merkezli bir eğitim sistemi uygulayan ülkemizde sınavlar maalesef amaç haline getirilmiştir. MEB'in bu kararı, ülkenin özellikle eğitim sisteminin mevcut gerçekleri ile uyuşmamaktadır." dedi.
"Yüz yüze eğitim ve 40 dakikalık dersler göz önünde bulundurularak hazırlanan müfredat, uzaktan eğitim sistemine uygun değildir"
Tablet ve bilgisayarlardaki fiyat artışına dikkat çeken Sağlam, "Uzaktan eğitimin zorunlu materyalleri olan tablet ve bilgisayar fiyatlarında neredeyse yüzde yüze varan artışlar oldu. Bu araçlara katlanan fiyatlar nedeniyle ulaşmak daha da zorlaştı. Hükümet bu soruna ivedilikle çözüm bulmalıdır. Özellikle kırsal kesimlerde coğrafi ve iktisadi nedenlerle internet erişimi olmayan öğrencilerimizin mağduriyetleri de mutlaka giderilmelidir.
Yüz yüze eğitim ve 40 dakikalık dersler göz önünde bulundurularak hazırlanan müfredat, uzaktan eğitim sistemine uygun değildir. Derslerin daha kısa olması ve uzaktan eğitimdeki verimsizlik göz önünde tutularak müfredat güncellenmelidir. Konular azaltılmalı ve öncelikli olanlar tercih edilmelidir. Sınavların da fiili durum doğrultusunda; okuma, anlama ve yoruma dayalı bir format ile yapılması daha uygun olacaktır." şeklinde ifade etti.