Gelinen süreçte Suriye ile savaşın, sorunların çözümü için asla doğru bir seçenek olmadığını kaydeden Sağlam, Türkiye'nin gerek kendi çıkarlarını gerekse Suriye halkının çıkarlarını diplomasi masasında ve güçlü siyasi müzakere yoluyla gerçekleştirmesinin hala mümkün olduğu önerisinde bulundu.
Sağlam, Afganistan'da sivil katliamların ve derinleşen istikrarsızlığın bitirilmesinin yolunun; ülkedeki siyasi yönetim ve Taliban arasında kurulacak diyalog ile iç barışın sağlanması, akabinde başını ABD'nin çektiği NATO güçlerinin ülkeden çekilmesini sağlamaktan geçtiğini belirtti.
Müslümanlar arasında siyasi, ekonomik ve hukuki bir birliğin oluşamaması nedeniyle Avrupa'da Müslümanlara yönelik ırkçı saldırıların arttığını ifade eden Sağlam, dünya Müslümanlarının, gerçekleşen hak ihlallerinin bedelini ödetecek güçlü, siyasi ve hukuki bir birliğe sahip olmanın artık bir zorunluluk haline geldiğini açıkladı.
Afganistan'da sivil katliamı!
ABD'nin Afganistan'daki sivil katliamlarına değinen Sağlam, "ABD öncülüğündeki NATO Kuvvetlerinin Afganistan'da gerçekleştirdiği hava saldırısında en az 10 sivil katledildi. ABD işgalinin gerçekleştiği 2001 yılından bu yana siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlığın hakim olduğu Afganistan'da 2018 yılında başlatılan müzakere süreci, umut vaat etmiş ancak süreç baltalanmıştı. Sivilleri hedef alan son saldırı da Kasım ayında yeniden başlatılan müzakere sürecini sabote etmeyi amaçlamaktadır." ifadelerini kullandı.
Sağlam, şöyle devam etti:
İşgalin başladığı 2001 yılından bu yana 38 bin sivil, 58 bin Afgan askeri ve 42 bin militanın katledildiği ülkede dış güçlerin ülkeden çekilmesini sağlayacak iç barışın sağlanması zaruridir. Afganistan'da sivil katliamı ve derinleşen istikrarsızlığın bitirilmesinin yolu; ülkedeki siyasi yönetim ve Taliban arasında kurulacak diyalog ile iç barışın sağlanması, akabinde başını ABD'nin çektiği NATO güçlerinin ülkeden çekilmesini sağlamaktan geçmektedir. Aksi takdirde gerçekleştirdikleri katliamlar nedeniyle kendilerine herhangi bir müeyyide uygulanamayan, ülke kaynaklarını sömüren ve siyaseti çıkarları doğrultusunda tasarlayan güçlerin Afganistan halkına ödeteceği bedel gittikçe daha da ağırlaşacaktır.
Avrupa'da ırkçı terör
Avrupa'da hızla artan ırkçı teröre ilişkin konuşan Sağlam, "Avrupa ülkelerinde aşırı sağın yönetimde söz sahibi olmasıyla ırkçı söylemler meşrulaşmış ve göçmenlere yönelik terör saldırıları artış göstermiştir. Son 5 yılda Batı'da ırkçı terör saldırılarındaki artış Küresel Terör Endeksi tarafından yüzde 320 olarak ifade edilmektedir. Son olarak ırkçı terör saldırılarının yükselişte olduğu Almanya'da iki ayrı kafeye düzenlenen ırkçı saldırıda 9 kişi katledildi. Irkçı yönetimlerden cesaret alınarak gerçekleştirilen terör saldırılarının cezai yaptırım boyutu da tartışılmalıdır." dedi.
Müslümanlara yönelik artan saldırılara da değinen Sağlam, "Avrupa ülkelerinde özellikle Müslümanlara yönelik ötekileştirici tutum, ibadet ve dini sembollere yönelik kısıtlama, göçmenleri kurtaranlara dahi getirilen cezai yaptırımlar göçmen karşıtlarını cesaretlendirerek illegal eylemlere yöneltmiş ve ırkçı saldırıları arttırmıştır. Bugüne kadar 'İslami terör' kavramı üzerinden politika yürüten ve tüm Müslümanları terörle ilişkilendiren Batı ülkeleri, ırkçı teröre karşı sessiz kalmaktadır. Bu tutumda, Müslümanlar arasında siyasi, ekonomik ve hukuki bir birliğin oluşamamasının etkisi büyüktür. Dünya Müslümanlarının, gerçekleşen hak ihlallerinin bedelini ödetecek güçlü siyasi ve hukuki bir birliğe sahip olmaları artık bir zorunluluk haline gelmiştir." ifadelerine yer verdi.
"Suriye ile savaş, asla seçenek değildir"
Suriye rejimi ile Türkiye arasında baş gösteren gerginliğin çok tehlikeli bir savaş sürecine evirildiğini söyleyen Sağlam, "Gelinen süreçte dahi savaş, sorunların çözümü için asla doğru bir seçenek değildir. Türkiye'nin gerek kendi çıkarlarını gerekse Suriye halkının çıkarlarını diplomasi masasında ve güçlü siyasi müzakere yoluyla gerçekleştirmesi hala mümkündür. Geçmişte yaşanan olumsuzluklara ve halihazırdaki zorlayıcı şartlara rağmen Türkiye ve İran bir irade birliği ortaya koyarak oynanan oyunları bozma kapasitesine sahiptirler. Aksi takdirde Suriye'deki tablo ABD ve Rusya'nın politik çıkarlarına göre şekillenecektir." diye konuştu.
"Rusya ve ABD, Suriye politikasında hep ikiyüzlü davranmıştır"
Suriye'de çıkış yolunun diplomasi ve siyasi müzakere olduğunu sözlerine ekleyen Sağlam, "Rusya ve ABD, Suriye politikasında hep ikiyüzlü davranmıştır. Türkiye bu iki emperyal güç arasında bir tercih yapmak zorunda değildir. Türkiye, bölge politikasını insani, istikrarlı ve sürdürülebilir bir zemine oturtarak yoluna devam etmelidir. Bu toplum, açık bir şekilde Suriye ile bir savaş istememektedir. Türkiye karşıtı gruplara 70 bin tır silah verip Türkiye'ye en ağır yaptırımları uygulamasına rağmen bugün Suriye karşısında her türlü desteğe hazır olduğunu ifade eden ABD'nin dost olmadığı ortadadır. Çıkış yolu diplomasi ve siyasi müzakeredir." şeklinde konuştu.
İLKHA