Sağlam'dan İslam dünyasına Keşmirli Müslümanlar için Hindistan'a baskıyı artırma çağrısı

Keşmir’deki Hindistan zulmüne dikkat çeken HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, “İslam dünyası Keşmirli Müslümanlara yapılan baskılara karşı Hindistan yönetimine baskıyı arttırmalı ve Pakistan’ın Keşmir politikası bu süreçte desteklenmelidir” dedi.

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık dış gündem değerlendirmesinde; BM’den Yemen uyarısı, Keşmir’de Hindistan zulmü, siyonist işgal rejiminin ‘normalleşme’ açıklaması ve Fransa’nın İslam düşmanlığı gibi gündemin öne çıkan başlıklarını masaya yatırdı.

BM'den Yemen uyarısı

BM’nin Yemen’e ilişkin uyarısını değerlendiren Sağlam, “Birleşmiş Milletler'e bağlı Yemen'deki örgütler, ülkenin güneyinde beş yaş altındaki çocuklar arasında yetersiz beslenme vakalarının arttığını, acilen tedavi edilmemeleri durumunda 98 bin çocuğun ölüm riskiyle karşı karşıya kalacağını açıkladı. 2015 yılından bu yana dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Yemen’de devam eden iç savaş insani felakete dönüşmüştür. Pandemi ile mücadele sürecinde ilan edilen ateşkese rağmen ülkede çatışmalar durmadı. Halen siviller ölmeye devam etmektedir. Aynı zamanda devam eden çatışmalar insani yardımların ulaştırılmasına da engel olmaktadır. Ülkede var olan istikrarsızlığın yanı sıra gerekli uluslararası fon sağlanamadığı için birçok yardım programı kapandı. Var olanlar ise kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yemen’de vekâlet savaşı yürüten ülkeler, bir neslin yok edilmesine doğru giden bu durumun sorumlusu olduklarını ve bu vebalin altında kalacaklarını unutmamalıdırlar. Ülkede istikrarsızlığın sona ermesi için taraflara müzakere baskısı yapılmalı, öncelikli olan insani yardımın tüm sivillere ulaşması sağlanmalıdır.” dedi.

Keşmirde Hindistan zulmü

Keşmir’deki Hindistan zulmüne değinen Sağlam, “Hindistan, Cammu Keşmir'de ikamet etmeyen vatandaşlarına toprak satışının önünü açtı. Hindistan, anayasanın yarım asırdan uzun süredir Cammu Keşmir'e ayrıcalık tanıyan 370'inci maddesini 5 Ağustos 2019'da iptal ederek bölgenin özel statüsünü ortadan kaldırarak eyaleti ikiye bölmüştü. Bölgenin özel yapısının iptal edilmesi ve yabancılara toprak satışının önünün açılması bölgede demografik yapının değiştirilmesinin amaçlandığını ortaya koymaktadır. Kararın ardından Hindistan Yönetimi, 900 bin güvenlik gücüyle açık hava hapishanesine dönüştürdüğü Keşmir halkına yönelik baskıyı daha da arttırdı.” diye konuştu.

“İslam dünyası Keşmirli Müslümanlara yapılan baskılara karşı Hindistan yönetimine baskıyı arttırmalı ve Pakistan’ın Keşmir politikası bu süreçte desteklenmelidir”

İslam dünyasına çağrıda bulunan Sağlam, şöyle konuştu: “BM Güvenlik Konseyi’nin 1948'den itibaren aldığı kararlarda Keşmir'in askerden arındırılması ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesi gerektiği belirtilmesine rağmen Hindistan yönetiminin bu gayrı hukuki adımına karşı caydırıcı bir yaptırım söz konusu olmamıştır. İnsan hakkı ihlallerinin arttığı ve demografik yapının değişim riski ile karşı karşıya kaldığı Keşmir’de kalıcı çözüm için BMGK kararlarının ivedilikle uygulanması sağlanmalıdır. İslam dünyası ise Keşmirli Müslümanlara yapılan baskılara karşı Hindistan yönetimine baskıyı arttırmalı ve Pakistan’ın Keşmir politikası bu süreçte desteklenmelidir.”

Siyonist işgal rejimininnormalleşme' açıklaması

Siyonist işgal rejiminin ‘normalleşme’ açıklamasına ilişkin görüşlerini sunan Sağlam, “Siyonist işgal rejimi, ABD seçimlerinin ardından Suudi Arabistan, Umman, Katar, Cezayir ve Fas ile normalleşme müzakerelerine yoğunlaşacağını açıkladı. İslam dünyasında BAE’nin başlattığı ve son olarak Sudan’ın, ABD şantajıyla boyun eğdiği ihanet süreci devam etmektedir. İşgal rejimi normalleşme imzalarının ardından Filistin topraklarında işgale, katliamlara ve yeni yerleşim yerleri inşa etmeye devam etmektedir. Bu normalleşme süreci Siyonist işgal rejimine işgal ve katliamlarını devam ettirme ruhsatı vermektedir. Müslüman kamuoyunun, siyonist işgal rejimini legalleştirmeye yönelik ihanet sürecine karşı harekete geçmesi gerekir. Zira devam eden normalleşme görüşmeleri İslam dünyasındaki tepkisizliğin neticesidir. Kendisi normal olmayan siyonist işgal rejimiyle normalleşme şiddetle reddedilmelidir. Aksi takdirde iş birlikçi yönetimler desteğiyle Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı Yahudi mülkü yapmaya çalışacak olan işgal rejimine karşı durmak gittikçe daha da zorlaşacaktır.” ifadelerini kullandı.

Fransanın İslam düşmanlığı

Fransa’nın İslam düşmanlığını değerlendiren Sağlam, “Bütün sağduyu çağrılarına rağmen Fransa, İslam düşmanlığında ısrar etmektedir. Devlet politikası şeklinde yapılan düşmanlık ile birlikte şiddet olayları da tırmanışa geçti. Asırlardan beri Avrupa’nın temel stratejisi olan İslam düşmanlığı, şimdi tekrar sahnelenmektedir. Bir öğretmen, kutsallarına hakaret eden fotoğrafları Müslüman çocuklara neden gösterir? 7 milyon Müslüman vatandaşı olmasına rağmen İslam Peygamberine hakaret içeren karikatürler neden yayınlanır? Bu karikatürler devlet binalarına neden yansıtılır? Ülkenin başkanı olacak olan Macron, ‘İslam krizdedir’ deme cüretkârlığını nereden ve kimden almaktadır? Bütün bunlar Müslümanları ötekileştirme ve terörize etme amaçlıdır. Macron ve Charlie Hebdo yöneticilerine cinayete tahrik suçundan soruşturma açılmalıdır. Zira şiddet olaylarının artacağını bildikleri halde hatta bunu istedikleri için provokatif eylemleri bilinçli bir plan dahilinde yapmaktadırlar.” dedi.

Tepkiler, Pakistan’ın çağrısı doğrultusunda kurumsallaşmalı ve Ümmetin ortak eylemine dönüşmelidir”

Sağlam son olarak, “Müslümanlar, siyasi birliktelik açısından en zayıf dönemde olmalarına rağmen mukaddesatlarına sahip çıkmıştır. Bu saldırıları kınayan, tepki gösteren, açıklama yapan, Fransız mallarını boykot eden herkesi takdir ediyoruz. Pakistan’ın helikopter ihalesinden Fransız şirketi Airbus’u elemesi, Başbakan İmran Han’ın İslam ülkelerin liderlerine ‘bu nefret ve şiddet döngüsüne son vermek için inisiyatif almaları ve ortaklaşa, etkili bir strateji benimseme’ çağrısı, Sudanlı ressam Kamala İbrahim İshak’ın Fransa Sanat ve Edebiyat Nişanını reddetmesi çok önemli tepkilerdir. Yeryüzünde yaşayan bütün Müslümanlar benzeri onurlu adımlar atmalıdır. Tepkiler, Pakistan’ın çağrısı doğrultusunda kurumsallaşmalı ve Ümmetin ortak eylemine dönüşmelidir.” şeklinde konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri

Gündemimizdeki asıl kriz ekonomik değil, ahlak krizidir
HÜDA PAR: Devlet, kumarı teşvik etmekten vazgeçmeli!
Yapıcıoğlu’ndan HÜDA PAR’ın 12’nci yıl dönümüne ilişkin mesaj
Emiroğlu: "Koltuk davası değil, kulluk davası için yola çıktık"
Kalp krizi geçirme olasılığı sabahları daha yüksek oluyor!