Sağlık çalışanlarının iş yükü ve karşı karşıya oldukları risklerin salgınla mücadele sürecinde katlanarak arttığını belirten Yalçın, ücret adaletsizliği gibi kronik sorunlarına, bu süreçte tükenmişlik gibi esaslı meselelerin de eklendiğini belirtti.
Sağlık çalışanlarının yeterli istihdam sağlanırsa iş yüklerinin azalacağına inandıklarını ifade eden Yalçın, “Sağlık çalışanları, tedbirler alınırsa risklerinin azalacağına, hakkaniyetli paylaşım sağlanırsa ücret adaletsizliğinin son bulacağına ve salgınla el birliğiyle mücadele edilirse tükenmişliğin geride kalacağına inanmaktadırlar.” dedi.
Sağlık çalışanlarının şiddet konusunda ise iyimser olamadıklarını vurgulayan Yalçın şöyle devam etti:
“Çünkü sağlıkta şiddet bir toplum sorunudur. Ne yazık ki olmaya da devam etmektedir. Sağlık çalışanlarının bu sorun karşısında kapı arkalarına gizlenmekten başka yapacakları pek bir şey bulunmuyor. Çünkü şiddet geliyorum demiyor; hastane koridorunda şifa bulmak amacıyla yer alan bir kimse, aniden, dehşet saçan bir kendini bilmeze dönüşebiliyor. Aynı durum, hastaların yanlarında bulunan refakatçiler için de geçerlidir. Bu hazin duruma yasalar, kurallar, uyarılar, nasihatler çözüm olmamaktadır. O nedenle zaman geçse de nesil değişse de şartlar farklılaşsa da sağlıkta şiddet tüm hızıyla yaşanmaya devam etmektedir.”
“Topyekün mücadele edilmeli”
Toplumun bilincinde değişiklik olmadığı müddetçe şiddetin bir toplum sorunu olarak varlığını belirgin şekilde sürdüreceğini dile getiren Yalçın, “Bu durumun en acı yanı sağlıkta şiddetin normalleşmesi, yani toplumsal kabul görmesidir ki her ay düzenli olarak ortaya koymuş olduğumuz veriler bu olguya delil teşkil etmektedir. Yapılması gereken hep vurguladığımız gibi topyekün mücadeledir. Şiddete karşı kalıcı ve caydırıcı adımların bir an önce atılmasıdır. Çünkü sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmadan toplum sağlığını tesis etmek mümkün değildir.” diye konuştu.
“Vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz”
Ülke genelinde kasım ayında 16 şiddet olayında 27 saldırganın 31 sağlık çalışanını mağdur ettiğine dikkat çeken Yalçın şunları söyledi:
“16 vakanın 11’i hem sözlü hem fiili, 4’ü sözlü, biri ise taciz olarak gerçekleşmiştir. Olayları gerçekleştirenlere baktığımızda; 6’sı hastalardan, 4’ü hasta yakınlarından, 6’sı ise kendini bilmez kimselerden oluşuyor. Saldırganlara yönelik adli işlemlere baktığımızda ise yine vahim bir tabloyla karşılaşıyoruz. Yaşanan olaylarda 11 saldırgan ifadeleri alınıp serbest bırakılmış, 10’u hakkında hiçbir işlem yapılmamış, 6 saldırgan ise tutuklanmıştır. Olayların vuku bulduğu alanlara baktığımızdaysa 16 olayın 9’u hastanelerde, biri aile sağlığı merkezinde, 6’sının ise saha çalışmalarında meydana geldiğini müşahade ediyoruz.”
“Her kurumu sorumluluk almaya davet ediyoruz”
Yaşanan 16 olayda farklı branşlardaki birçok sağlık çalışanının şiddete maruz kaldığına işaret eden Yalçın, “Bunların 5’i doktor, 6’sı filyasyon ekibi çalışanı, 4’ü hemşire, biri güvenlik görevlisi ve 15’i de farklı alanlarda görev yapmakta olan sağlık çalışanlarıdır. Mahkemeler, kasım ayı boyunca, geçmiş dönemlerde yaşanan bazı şiddet olaylarında örnek olarak gösterilebilecek kararlara da imza atmışlardır. Salgınla hayati bir mücadele yürüten sağlık çalışanlarının, şiddete maruz kalmalarını, hayat kurtarmaya çalışırken, canlarına kast edilmesini şiddetle kınıyoruz. Sağlıkta şiddetin önüne geçmek için kalıcı politikalar ortaya konmalı, şiddet kimsenin yanına kâr kalmamalı, toplumsal duyarlılık artırılmalıdır. Bu noktada herkesi ve her kurumu sorumluluk almaya davet ediyoruz.” dedi.