Bu kadar haddini bilmezliğe, bu kadar sorumsuzluğa pes doğrusu! Birkaç ayet-i kerime meali öğrenmişler çıkmışlar ortaya;
“Babalarımızın, atalarımızın dinini terk etmeliyiz, Kur'an İslam'ına uymalıyız…”
Bu sözleri çoktandır duyuyoruz, okuyoruz, kulak misafiri oluyoruz. Fakat bu kadar ayağa düştüğünü görmemiştim.
Kur'an'ı yüzüne okumasını dahi bilmiyor, hiçbir ezberi yok, bildikleri de ağzına hiç mi hiç yakışmıyor, önüne gelen herkese “Atalarımızın dinini terk etmeliyiz” diye tutturmuş gidiyor.
Hani Kur'an-ı Kerim'in “Onlara, haydin Allah'ın indirdiğine tabi olun” denildiğinde, hayır, biz atalarımızdan gördüğümüze uyarız derler.” (31/21) benzer ayetlerini almışlar ele, bütün bir geçmişi kesip doğruyorlar.
-Peki, sizin babalarınız Kureyş'in putperest müşrikleri mi ki onların dinlerinin terk edilmesini istiyorsunuz?
Bunları dinlediğinizde zannedersiniz ki Müslüman olmak için yapılacak ilk şey babaların ve ataların dinini terk etmek.
Demek ki siz Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in yerinde olsaydınız veya onların çocukları olsaydınız yapacağınız ilk şey babanızın, annenizin, dedenizin dinini terk etmek olacaktı öyle mi?
Yani Hz. Muhammed Aleyhissalatu vesselam'ın dinini, Hz. Ali'nin (r.a) dinini, Hz. Fatıma'nın (r.a) dinini terk edecektiniz ve Kur'an İslam'ına uyduğunuzu söyleyecektiniz öyle mi?
Size göre her gelenin bir öncesinin dinini terk etmesi gerekecek o zaman.
Peki, siz şu anda çocuklarınıza İslam'ı öğretiyor musunuz? Öğretiyorsunuz. Boşuna öğretiyorsunuz. Çünkü onlar da sizin öğrettiğiniz dini terk etmek durumundalar. Öyle ya, mademki babaların, ataların dini terk edilecek, herkes sıfırdan bir Kur'an İslam'ı oluşturacaksa…
Müslümanlar arasındaki ihtilaflı ve ihtilafı körükleyecek konulara girmek istemiyorum.
Hem bu konu günlük bir gazetenin köşesinde dile getirilmekten çok daha ilmi ve ciddi bir meseledir, biliyorum.
Fakat tahammül sınırlarımızı zorladığı için bir nebzecik olsun temas etmeden duramadım.
Bu beyefendilere buradan sesleniyoruz: Biz babalarımızın, atalarımızın dinine uyuyoruz!
Hz. Yusuf'un seslendiği gibi sesleniyoruz;
“Ben atalarımın dinine, İbrahim'in dinine, İshak'ın dinine, Yakub'un dinine tabi oldum” (12/38)
Ölüm döşeğindeyken çocuklarını etrafına toplayan Yakub Aleyhisselam'ın: Benden sonra neye ibadet edeceksiniz diye sorduğunda hepsi bir cevap vermişlerdi ki:
“Senin İlahına, babaların İbrahim'in, İsmail'in ve İshak'ın bir tek İlahına ibadet edeceğiz, biz sadece O'na teslim olduk!” (2/133) demişlerdi ya…
Biz de aynen onlar gibi sesleniyoruz;
Onlar gibi geçmişteki bütün Peygamberlerin dini üzereyiz. O peygamberlerin yolundan gidenlerin dini üzereyiz.
Her şeyden önce Hz. Muhammed Aleyhissalatu vesselam'ın, onun sevgili ashabının dini üzereyiz.
Bu aziz dini bizlere kadar kılıçlarıyla, kalemleriyle, yürekleriyle getiren selef-i salihinin dini üzereyiz.
Bugünden geriye doğru gidersek, Hasan el Benna'nın, Seyyid Kutub'un, İskilipli Atıf'ın, Mehmet Akif'in, Şeyh Said'in, Bediuzzaman'ın dini üzereyiz.
Ve son olarak, ömrü Kemalizm'e karşı bedel ödemekle geçen dedemin, iyi bir Müslüman olmam için çırpınıp duran ebeveynimin dini üzereyim, şahid olun.