RİSALEHABER-Gazeteci Elif Çakır'ın TV 24'te sunduğu Söz Bitmeden programının bu haftaki konuğu Said Nursi üzerine çalışmalarıyla bilinen araştırmacı-yazar Necmettin Şahiner oldu.
Programda, Risale-i Nurlarla 'şiddetli merak'ı vesilesiyle tanıştığını belirten Necmettin Şahiner, 'nurculuk' kelimesinin o zamanki medya tarafından kullanıldığını söyledi. Şahiner, "Üstad ne Barla Lahikası ne de Kastamonu Lahikasında nurcu kelimesini kullanmamıştır" dedi.
Risale-i Nur camiasındaki bölünmeleri soran Elif Çakır'a Şahiner, "Ordumuzun karacı, havacı, denizci gibi kısımları var. Bunun gibi Peygamber Efendimiz zamanında mezhepler var mıydı? Zamanla aynı kaynaktan beslenilse de kollar çoğalıyor" diye konuştu.
SEYYİDLİK MESELESİ
Ahmet Akgündüz'ün yayınladığı Bediüzzaman'ın seyyid ve şerif olduğunu gösteren şecere hakkında Çakır'ın 'bu bilgilerin ilk defa paylaşıldığı' yorumu üzere Şahiner, şunları söyledi:
"Bu bilgiler ilk kez paylaşılmadı. Benim hazırladığım altı ciltlik Son Şahitler Bediüzzaman'ı Anlatıyor kitaplarımda Edirne'den Van'a, Hakkari'den Berlin'e, Şam'dan Trabzon'a binlerce son şahitle görüşmüş bir kimseyim. Bediüzzaman Said Nursi'nin seyyid olduğu bir çok hatırada vardır. Bediüzzaman baba tarafından 'Hasanî'dir, yani peygamber efendimizin birinci torunu Hz.Hasan'a dayanır, anne tarafından da 'Hüseyni'dir. Yani her iki taraftan da seyyiddir.
"Fakat Bitlis bölgesi, doğduğu çevre Kürtlerin yaşadığı bölge, eskiden oraya Kürdistan deniliyor. Bölücülük anlamında değil, Kürtlerin yaşadığı yer anlamında. Bediüzzaman'da Kürdistan'da doğduğu için cumhuriyetten önce imzasını Said-i Kürdi diye atıyor. Hatta bazı yerlerde meşhur Kürt hoca diye geçiyor:'
''Bediüzzaman'ın ilk eseri Nutuk'tur. Bu eseri Bediüzzaman'ın bir talebesi İslam harfleriyle yazarken altına 'Meşhur Kürt Hoca' yazıyor. Said Nursi bunları silmiş, bunun yerine Said Nursi yazmış. Tashih etmiş bunları.''
MEDRESETÜZZEHRA DÜNYADA GERÇEKLEŞMİŞ
Medresetüz Zehra projesine de değinilen programda, Elif Çakır'ın "Bu proje çeşitli sebeplerden ötürü gerçekleşmemiş olsa bile belki bugünlerde böyle bir girişim olsa koşullar biraz daha mı uygun" sorusuna, Şahiner "Şu an da bütün vatan sathında, hatta sınırlar ötesinde binlerce, milyonlarca evde Risale-i Nur okunuyor. Oralar da Medresetüz Zehra oluyor. Medresetüz Zehra projesi bütün dünyada gerçekleşmiştir" diye cevapladı.
Bunun üzerine Çakır'ın ''bir kaç ay evvel Fırıncı Ağabey'i konuk etmiştim. Ona da sormuştum, Fırıncı ağabey de bu Said Nursi'nin vasiyetidir. Bu mutlaka gerçekleşmesi gerekiyor. Biz bununla alakalı da yetkililerle görüşüp açmak istiyoruz" hatırlatmasına Şahiner "doğrudur, Bediüzzaman bir vakit gelecek diyor Nur Talebeleri, bu Medresetüz Zehra üniversitesinin maddi vücudunu da yapacaklar diyor" dedi.
MEZAR HIRSIZLARI
"Said Nursi'nin kabir meselesinde nebbaş denilen bir şey var yani mezar soyucu demek. Ölünün ağzında altında dişi var mı, kefeni pahalı kumaştan mı diye mezarı açar soyggunculuk yaparlar. Ama insalık tarihinde, ne Mısır'da ne Hindistan'da ne Çin'de ne Amerika'da bir ölüyü mezarı kazıp da bir ölüyü kaçırma yoktur. Ama maalesef Tükiye'de karanlık ihtilalciler bunu da yapmışlardır.
(Said Nursi'nin mezar yerini biliyor musunuz sorusuna)
''Bizim mesleğimizde, ben yaptım, ben yazdım, ben buldum diye bir şey yok. Üstad ben demeyin, biz deyin diyor. Allah'a şükür 15 yıl evvel Said Nursi'nin Mezar Olayı diye bir kitabım yayınlanmıştı. Yeni belgeler buldum onları da koyarak Said Nursi'nin Mezarının Sırrı diye diye bir kitap yayınladım. Ben pilotlarla görüştüm. Sayısız askerle görüştüm. Bediüzzaman'ın mezarını Urfa'da kıran, Afyon'a getiren, Isparta'da gömen askerlerle. Said Nursi'nin talebeleri 1967'de o ihtilalcilerin gömdüğü yeri bulup -ki o hırsız ihtilalciler baş gelecek yere ayakları, ayak gelecek yere başı koymuşlar-, ordan alaraktan Isparta'nın Sav köyüne götürüyorlar.''
''Bediüzzaman'ın en küçük kardeşi Abdülmecid abiye de, zorla bir dilekçe imzalatıyorlar Konya Valiliğinden. ''Ben abimin mezarını Urfa'dan alıp Emirdağı'na yada Isparta'ya getirmek istiyorum diye."
Risalehaber