Bireysel hayatımızda böyle yaparız ya…
Birisi öfkelenip yerinden fırladığı zaman aklı başında olan ötekimiz hemen müdahale eder;
“Sakin ol, şöyle bir otur, derin bir nefes al” der, düşünerek bilinçli hareket etmesini ister.
Bireysel hayatın kuralları ve kanunlarıyla toplumsal hayatın kuralları da aynıdır, değişmez.
Bir tek kişinin nasıl öfkelenip yerinden fırladığı olursa, kitlelerin, toplumların ve milletlerin de öfkeyle yerinden fırladığı anlar olur. İşte böyle anlarda birileri aynı görevi yerine getirir veya getirmelidir; sakin ol, şöyle bir oturuver, derin bir nefes al, demelidir.
Söylediğimiz gibi bireyler için geçerli olan kurallar toplumlar için, devletler için de aynen geçerlidir.
Bir insan beyninin işleyişiyle, koskoca bir kâinatın işleyişi de aynı kurallarla yürümektedir. Yaşadığımız şu dünyada aslında diğer canlılar da aynı kanunlara tabidir.
Onun için dışımızdaki canlıları, özellikle kalabalıklar halinde yaşayan arıların, karıncaların ve benzer hayvanların toplu yaşayışları ciddi olarak incelenmelidir.
Siyasiler, yöneticiler, sosyologlar bu iş yapanlardan bilgi almalılar, koordineli çalışmalıdırlar.
Toplumsal yaşantılarını en mükemmel bir şekilde sürdürdüklerini öğrendiğimiz bu hayvanların her hangi bir fesatla, bozgunla, dış müdahale ile karşılaştıklarında ne yaptıkları çok iyi tespit edilmelidir.
Somut bir şey bekliyorsanız, ben bu konunun uzmanı değilim, dolayısıyla şu anda neler yapılması gerektiğine dair söyleyecek bir şeyim yok.
Fakat öfkeyle yerinden fırlayan toplumların neler yapmaması gerektiğine dair elbette söyleyeceklerimiz vardır. Elhamdülillah söyleyenler de bir hayli çok. Hem de terör saldırılarının hemen ardından sağduyulu çağrılar başladı ve giderek çoğaldı.
Terörün ve o terörü destekleyen dış mihrakların yegâne beklentisi, toplumun öfkeyle ayağa kalkması, bir yerleri yakıp yıkması, yağmalaması, yerine göre şiddete başvurması, bir yerleri hedef göstermesidir.
Söz konusu mihraklar sadece öfkeyle ayağa kalkan toplumdan değil, devletten de benzer bir refleks göstermesini beklemektedir.
Yani sadece öfkeyle yerinden fırlayan topluma “sakin ol, otur ve derin bir nefes al” demiyoruz, aynı çağrıyı yönetime ve devlete de hatırlatıyoruz.
Bir de mobese kayıtları incelenmelidir.
Günümüzde en çok işe yarayan, emniyeti ve yargıyı ilgilendiren nice olayların mobese kayıtlarından çözülmesidir.
Yerine göre sadece bir günlük değil, geriye dönük ne kadar kayıt varsa incelemeye alınarak çok şey aydınlatılmaktadır.
Türkiye'deki şiddetin kamera kayıtları titizlikle incelenmelidir. Seksenli yıllardan itibaren bütün olup bitenler yeniden gözden geçirilmeli, hatta yüz yıl öncesine uzanmalı ve mobese kayıtları bir masa üzerine yığılmalı, didik didik incelenmeli, hiçbir şey gözden kaçırılmamalı, değerlendirilmelidir.
Biliyorum, mobesenin tarihinin daha düne dayandığını söyleyeceksiniz.
Merak etmeyin, bu milletin hafızası ve arşivleri ne silinir, ne arızalanır, ne de “efendim o esnada kapalıymış” denir.