Gazzeye gitmek gerçekten büyük bir şereftir. Böyle olunca Gazzeyle ilgili notlar çok fazla ve pek özel olur.
Sina üzerinden geçen Kahire-Gazze karayoluna “Salahaddin yolu” adı verilir. Salahaddin-i Eyyyübî hazretleri Kudus’ü tekrar fethetmek için sefere çıkarken bu yolu takip etmiştir. Bu nedenle bu yolun çok özel bir anlamı var.
Gazze’de “Şücaiye” adında bir semt var. Bu da ismini İngilizlere karşı Gazzeyi kahramanca savunan Osmanlı komutanı Şücaeddin Paşadan alıyor. Gazzeliler Salahaddin ile Şücaeddin’i hiç unutmuyor. Onların torunlarına karşı inanılmaz bir sevgileri var. Sultan Abdulhamid’in Kudüs konusundaki tavrı ders müfredatında yer alıyor.
Gazze yüksek yargı(Yargıtay) başkanıyla bir araya gelme fırsatımız oldu. Yargıda takip ettikleri usulü sordum. Ahmet Cevdet paşanın Mecellesini takip ettiklerini söyledi.
Gazzede şuna şahit oldum ki Anadolu Müslümanlarının kıymeti İslam’a hizmet eden büyük atalarında saklıdır. Eğer aralarında ayrım yapmadan atalarına sahip çıkarlarsa hem ülke içinde birbirlerinin değerini bilirler hem de dışarıda büyük bir itibara izzet ve şerefe sahip olurlar. Gazze halkı Salahaddin ile Abdulhamid arasında bu Türk bu Kürd diye asla bir ayırım yapmıyor. Öyleyse bizim de bundan kaçınmamız ve bunların şahsında birleşerek hareket etmemiz gerekir.
Katıldığımız bütün tv ve radyo programlarında bu temayı özellikle vurguladık. Bu şahsiyetlerin sadece birini değil ikisini temsilen burada bulunduğumuzu biiznillah samimiyetle ortaya koymaya çalıştık ve hamd olsun fevkalade güzel neticeler aldık. Bütün kapılar bize açıldı. Tabiri caizse el üstünde tutulduk. Gazzenin alicenaplığı karşısında ezildik mahcup olduk. Böylece Gazze Ümmeti birleştirdiği gibi Türkiye’de Müslümanların kardeşliğinin tılsımını da bize göstermiş oldu.
Gazze israil saldırılarının izlerini silmeyi kısa sürede başarıyor. Fakat kendileri burada bir noktaya dikkati çekiyor. “Biz savaşın izlerini kısa sürede silerek halkımıza moral veriyoruz. Ama sizin bunun böyle olduğunu bilmenizi istemiyoruz. Bilmelisiniz ki Gazze’de büyük acılar yaşanıyor. Yani bizim ıslah ve imar çalışmamızı takdir edin fakat acılarımızı da görün.”
Gazze yaklaşık 400 kilometre kare bir alana sahip. Nüfus çok yoğun olduğu için tarım ve hayvancılık için çok az bir arazi var. Hemen hemen hayvancılık hiç yapılamıyor. Bu da kuşatma altında olan Gazze için olumsuz bir durum.
Gazze için deniz ve gök açık hava hapishanesinin tesirini kıran en önemli etken. Gazze için gök ve deniz kuşatılmışlık duygusunu büyük ölçüde kırıyor. Burada şunu da vurgulamadan geçemeyeceğim. Aslında genişliğine rağmen dünya insana mutlak genişlik duygusu vermemelidir. Gazzede kuşatma altındaymış gibi hissetmelidir kendisini insan. Hissetmelidir ki yüzü daima göğe ve ufka yönelik olsun. Yüzü yere dönük olan dünyayı geniş görerek gaflete düşen insanların Gazzeden alacağı çok şey vardır. Aslında gök ve deniz insanların içinden kuşatmayı kaldırıyor. Bu nedenle bakışı ve dikkati göğe dönük olmasaydı kesinlikle Gazze direnemezdi. Gazze kuşatmanın farkına vardığı için yüzünü göğe çevirmiş ve kuşatmadan kurtulmuştur. Buna mukabil Gazze gibi kuşatılmış olduğu halde bunu fark etmeyen dolayısıyla yüzünü ufka ve göğe çevirmeyen bir çok Müslüman aslında gazzeden daha çok kuşatma altındadır ama maalesef bunu fark edemiyor.
Gazze başbakanı muhterem İsmail Heniyye de bizi makamında kabul etti. Heniyyenin şu sözleri çok manidardı “İsra ve miraç zamanında Gazze’de olmanız tesadüf değildir. Bu vesileyle şunu ifade etmek istiyorum. Biz sadece Kudüs’e doğru İsra halinde olmakla yetinmek istemiyoruz. Bir de uruç etmek Peygamberimizin (sav) sünnetine uyarak miraca çıkmak istiyoruz. Biri Kudüs’ün maddi kurtuluşu diğeri ise Kudüs’ün manevi kurtuluşudur. Çünkü biz biliyoruz ki miraç olmadan gök ile irtibatlı olmadan Kudüs ün kurtuluşu tahakkuk etmez.” Bu muazzam bir stratejidir. Meselenin sadece toprak meselesi bir halkın özgürlüğü meselesi olmadığının en çarpıcı ifadesidir. Rahmani bir duruştur. Bu nedenle direniş mücadelesi bir ruha dönüşmüştür Gazze’de. Yatay ve dikey mücadele seyri her alanda kendisini gösteriyor. Her şey Peygamberin (sav) Ahmed ile Muhammed isimlerinin mesajına uygun olarak işliyor. Hamas hükümetinin baskısı olmadığı halde Gazze’de başı açık tek bir kadın dahi yok. Oysa deniz kenti olan Gazzede daha önce başı açık kadınlar varmış. Fakat Gazze’deki İslami yönetim oto kontrol sistemiyle herkesin kendi rızasıyla başını örtmesini sağlamış. Bu mahalle baskısının bir sonucu değil helalin kendi lezzetini insanlara yaşatması sonucunda haramın garip ve tatsız kalmasının sonucudur. Yani oto kontrol sistemiyle toplumun helali sahiplenmesi konusunda da Gazze sosyolojik ve psikolojik olarak çok özel bir prototip olma özelliğine sahiptir.
Gazze`ye selam olsun