PKK sorunu ile Kürt sorununun birbirinden ayrı olduğunu, süreçteki tek muhatabın HDP ve PKK olmaması gerektiğini, asıl muhatapların bölgesel karşılığı olan yapı ve aktörlerin tümünün olması gerektiğini, özellikle sürecin şeffaf ve toplumun gözlerinin önünde ilerlemesi gerektiğini, Kürtlerin doğal haklarının ise hiçbir pazarlığa tabi olmaksızın ve süreçten bağımsız olarak derhal iade edilmesi gerektiğinden dolayı çözüm sürecinin yol haritasının yanlış olduğunu belirtmiştik. Maalesef “insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır” mısralarındaki gibi AK Parti sadece kendi sesini dinledi.
İnsan haklı olmak istemiyor. Ancak gelinen aşama maalesef haklılığımızı ortaya çıkardı. Buna rağmen ölümlerin, acıların olmaması için yanlış da olsa, eğri de olsa sürecin devam etmesi gerekir. Acıları yarıştırarak ya da basamak yaparak kimse kazançlı çıkamaz.
Çözüm sürecine yönelik metot eksiklikleri ve yanlışlıkları bir yana, bize göre çözüm sürecinin en büyük eksiği tarafların birbirine karşı SAMİMİYETSİZLİĞİ VE GÜVENSİZLİĞİ idi.
Ne hükümet kanadında ne de HDP ya da PKK kanadında sorunun süreç ile çözülmesinde samimiyet yoktu. Taraflar Kürt sorununun rantını yedikleri sürece sorun, sorun olmaya devam edecektir. Zira taraflar sorunu ilk günden bu yana politik malzeme yapma konusunda hiç geri durmadılar.
ERDOĞAN, çözüm sürecine başlarken “niyetler halis oldukça….” demişti. Ancak ne kendisi ne de karşı tarafın niyeti halis olmadı. İki taraf da süreçten rant sağlayarak birbirini oyalama ve kandırma yolunu seçti. Ve şimdi birbirlerini suçluyorlar.
Gerçekten bu süreçte iki taraf da birbirine karşı samimi olmadıkları gibi birbirlerine güven de duymadılar. Hatta gizli pazarlık sonucunda birbirlerine vermiş oldukları taahhütlerini yerine getirmediler. Özellikle PKK ve onun yasal bileşeni olan HDP, hükümeti haklı ya da haksız birçok defa süreci bitirmekle tehdit ettiler.
İki tarafın birbirlerine karşı ayak oyunları ve blöfleri sonucunda çözüm sürecinin şimdilik askıya alındığı görülüyor. Süreç bitti mi, askıya alındı mı yoksa donduruldu mu önümüzdeki günlerde daha net şeyler söyleyebiliriz. Özellikle hükümet kanadında birbirinden farklı ve zıt açıklamaların olması hükümetin de bu konuda kafa karışıklığı yaşadığını gösteriyor.
dolayı barışın, kardeşliğin ve çözümün yol haritasına yenilenerek devam edilmesi gerekir.
Süreç, kişilerin iktidar hırsına ve kaprislerine, aklı evvellere, yeni yetmelerin ve soysuz çetelerin insafına terkedilmemelidir.
Niyetler gerçekten halis olunca yanlış stratejilerden dahi olumlu sonuç alınabilir. Ancak hem yanlış strateji hem de samimiyetsizlik olumlu sonuç vermez.
Hükümet eğer gerçekten iç barışın sağlanması ve Kürt sorunuyla birlikte PKK'nın şiddet sorununu bitirmek istiyorsa ve bunda samimiyse;
1-Süreç konusundaki zik-zak ve tutarsızlıklarından kurtulmalı ve buna neden olan kişileri süreç yürütücülüğünden diskalifiye etmelidir.
2-Kürtlerin doğal ve temel haklarını pazarlıksız ve karşılıksız, doğrudan ve derhal vermelidir.
3-Sorunun bütün aktörlerinin ve toplumsal temsilcilerinin hepsinin muhatap alınması gerekir.
4-Şeffaflık içinde sürecin yürütülmesi gerekir.
5-Kürt sorunu, siyasi ve ekonomik rant kapısından kurtulmalıdır.
6-Hükümet şiddeti doğuran ekonomik, siyasi ve sosyal nedenlerinin teşhisini doğru yapmalı ve bu teşhis paralelinde tedavi uygulamalıdır.
7-Güvensizliği minimize etmek için üçüncü tarafsız ve yerli kişilerden oluşan İzleme Heyeti oluşturulmalıdır.