Allah'ın bazı özel geceler vesilesiyle insanın ömrünü bereketlendirdiğini belirten Taştan, mübarek zaman dilimlerinden olan Miraç Gecesinin önemine değindi.
Miraç gecesini namaz, dua, tefekkür, zikir, Kur'an-ı Kerim okumak gibi ibadetlerle feyzlenmemiz gerektiğini ifade eden Taştan, üzerimizde hakkı bulunanlardan helallik dilenmemiz gerektiğini söyledi.
Corona virüs salgını nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından camilerin kapatıldığını belirten Taştan, Müslümanların bu geceyi evlerinde ailesi ile birlikte ihya etmesi gerektiğini vurguladı.
"Allah çeşitli vesileler ve zaman dilimleri ile insan ömrünü bereketlendirmiştir"
Mübarek gün ve gecelerde yapılan ibadetlerin her zamankinden kat kat fazla sevaba vesile olacağını belirten Taştan, "Yüce Allah, insanı zaman olgusu ile iç içe yaratmıştır. Hayat dediğimiz süreç, bu olgu içinde gerçekleşir. İnsan ne kadar çok yaşarsa yaşasın, ömür kısadır. Yüce Allah, bu kısacık süre içinde manevî kazanımlar elde edilebilmesi için çeşitli vesileler ve zaman dilimleri ile insan ömrünü bereketlendirmiştir. Dini hayatımızda mübarek gün ve geceler diye bilinen bu değerli zamanlarda yapılacak ibadet, hayır ve hasenatın her zamankinden kat kat fazla sevap, rahmet ve berekete vesile olacağı çeşitli şekillerde müjdelenmiştir. Bu mübarek zamanların belli başlıları; Cuma günü ve gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramları, Mevlid-i Nebi, Regaib Kandili, Miraç Kandili, Berat Kandili ve Kadir Gecesidir." ifadelerini kullandı.
Hayatımızın her anının ilahi rızayı kazanma yolunda bir hazine değerinde olduğunu ifade eden Taştan, "Mübarek gün ve gecelere yapılan vurgu ve teşvikler, bütün bir ömre yayılacak bilinçli bir duruş, faal bir yöneliş ve enerji kazandırmaya yöneliktir. Mübarek zaman dilimleri bu kaynağı besleyen, sürekliliğine destek sağlayan unsurlar olarak değerlendirilmelidir." şeklinde konuştu.
"Peygamberimizin en çok teselliye muhtaç olduğu zamanda İsra ve Miraç hadisesi yaşandı"
Miraç mucizesine uzanan süreci değerlendiren Taştan, "Tarihin her döneminde olduğu gibi Mekkeli müşrikler de İslam davetini engellemek için işkence ve eziyette sınır tanımamış, Müslümanlara karşı sosyal ve ekonomik boykot uygulamıştı. Tam boykot sona ermişti ki, bu sefer de Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem), kendisini daima himaye eden amcası Ebu Talib'i ve en sıkıntılı zamanlarında destekçisi olan sevgili eşi Hz. Hatice annemizi kaybetti. Peygamberimizin himayesiz kaldığını düşünen müşrikler, O'na reva gördükleri eza ve cefayı daha da artırdı. Bir çıkış yolu arayan Allah Resûlü (Sallallahu Aleyhi Vesellem) İslam'ı tebliğ etmek için Taif'e gitti. Ancak orada da hakaretlere maruz kaldı. Hatta taşlandı ve mübarek ayakları kan revan içinde kaldı. İşte teselliye en çok muhtaç olduğu böyle bir zamanda Cenâb-ı Hak, Habibini himaye ederek O'na İsrâ ve Miraç mucizesini lütfetti." diye konuştu.
Miraç'ın Peygamber Efendimizin en yüce makama kabulünün adı olduğunu ifade eden Taştan, "Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." İsrâ, Sevgili Peygamberimizin bir gece, Mekke'deki Mescid-i Harâm'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya yolculuğudur. Miraç ise Mescid-i Aksâ'dan en yüce makama kabulünün adıdır." dedi.
"Bu gece namaz hediye edilmiştir"
Allah Resulü'nün Miraç'tan ümmetine üç büyük hediyeyle döndüğünü vurgulayan Taştan, "Bu hediyelerin birincisi Peygamberimizin, 'Gözümün nuru' dediği beş vakit namazdır. Namaz, Allah'la kul arasındaki güçlü iman bağının tezahürüdür. Namaz, yönünü kıbleye dönen, alnını secdeye koyan müminin manevi yükselişidir. Namaz sadece şekilden ibaret değildir. Aksine namaz, bedenen olduğu kadar zihnen ve kalben de insanı kuşatan bir ibadettir. Namaz kılan insan aynı zamanda güzel ahlaklı, dürüst, mütevazı, merhametli, adil olması beklenen insandır. İşte bu yüzden Ayet-i Kerime'de 'Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.' buyurulmuştur." ifadelerini kullandı.
Miraç gecesinin bir diğer hediyesinin Bakara Suresi'nin son iki ayeti olduğunu belirten Taştan, "Miraç'ın bir diğer hediyesi 'Amenerresûlü' olarak bildiğimiz ve her gün yatsı namazından sonra okuduğumuz Bakara Suresi'nin son iki ayetidir. Bu Ayet-i Kerimeler bize imanın esaslarını, kulluk şuurunu ve sorumluluk bilincini hatırlatır. Dünyada yapıp ettiğimiz her şeyin bir hesabı olduğunu bildirir. Rabbimize içtenlikle nasıl dua ve yakarışta bulunacağımızı öğretir." dedi.
"Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın özgür olduğu Miraç gecelerine kavuşmak için umudumuzu ve duamızı eksik etmeyelim"
Taştan, Miraç'ın son hediyesinin ise Ümmet-i Muhammed'den Allah'a ortak koşmayanların günahlarının bağışlanacağı ve sonunda cennete girecekleri müjdesi olduğunu ifade etti.
Taştan, "Miraç Gecesi, zihinlerimizde berraklığa, kalplerimizde ferahlığa, hayatımızda huzura vesile olsun. Allah'tan gelen namaz davetine yürekten icabet edip omuz omuza kıyama duralım. Miraç'ın bereketiyle secdeye varalım. İmanın onurunu, kul olmanın sorumluluğunu bir kez daha hatırlayalım. Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın özgür olduğu Miraç gecelerine kavuşmak için umudumuzu ve duamızı eksik etmeyelim." şeklinde konuştu.
"Corona virüs nedeniyle cemaatle namaz kılmaya ara verildi"
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun "Corona virüs"ün yayılma riskine karşı aldığı tedbirlere değinen Taştan, "Din İşleri Yüksek Kurulumuz, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir salgın olarak ilan edilen, henüz tedavisi bulunamayan ve bu nedenle binlerce kişinin ölümüne sebep olan yeni tip Corona virüs sebebiyle Cuma namazının yanı sıra vakit namazlarının da cemaatle kılınması hususunu değerlendirerek şu açıklamayı yapmaya ihtiyaç duymuştur. Yetkili mercilerin verdiği bilgiye göre; Yeni tip Corona virüs, bulunduğu ortamda insandan insana hızlı bir şekilde yayılarak çok kısa sürede salgın haline gelmekte; virüs ilk bulaştığı anda fark edilemediğinden hastalığı taşıyan kişiler, aynı ortamda bulunan diğer insanlar için büyük bir tehlike oluşturmakta;insanların toplu halde bulundukları mekânlar, söz konusu virüsün yayılması için oldukça uygun bir ortam oluşturup hastalığın salgın hale gelmesinde yüksek bir risk oluşturmaktadır." dedi.
"Bulaşıcı hastalık taşıyan kişi, sağlam kişinin yanına gitmesin"
Ülkemizde Corona virüs vakalarının artmaya başladığına dikkat çeken Taştan, "Kamu otoritesi tarafından, tedbir olarak insanların bir araya geldiği organizasyonlar iptal edilmiştir. Yaşanan bu olağanüstü durum dikkate alındığında câmi ve mescitlerde, namazların cemaatle kılınmaya devam edilmesi halinde virüsün yayılma riskinin artabileceği anlaşılmaktadır. Bu itibarla temel gayelerinden biri de insan hayatını korumak olan İslam dini, insanların hayatını tehlikeye atacak uygulamalara asla cevaz vermez. Nitekim Peygamber Efendimiz, 'Bir yerde veba hastalığı çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba hastalığı çıkarsa o bölgeden de ayrılmayınız.' buyurarak karantina uygulamasına dikkat çekmiş; 'Bulaşıcı hastalık taşıyan kişi, sağlam kişinin yanına gitmesin.' buyurarak salgın hastalıklara karşı tedbirli olmanın gereğini vurgulamıştır." ifadelerini kullandı.
İslam âleminin Miraç Kandilini tebrik eden Taştan, "Bu minvalde ortaya çıkabilecek olumsuzlukların önüne geçmek maksadıyla cuma günü ve kandil gecesi camilerimiz kapalı tutulacaktır. Miraç Gecesini bu sene evlerimizde idrak edeceğiz. Miraç Gecesinin İslam âleminin birlik ve beraberliğine, yükselmesine ve yücelmesine vesile olmasını, maddi, manevi bütün hastalıklardan ve tüm dünyayı tehdit eden Corona virüsünden insanlığın muhafaza olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Tüm İslam âleminin Miraç Gecesini tebrik ederiz." diye dualarda bulundu.
Miraç Gecesi yapılacak ibadetlere değinen Taştan;
"-Miracı dualarla karşılamalıyız.
- Kur'an-ı Kerim okumalıyız
- Peygamber Efendimize salât-u selâmlar getirilmeli.
- Kaza, nafile namazlar kılınmalı;
- Tefekkürde bulunulmalı; "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir?" gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
- Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; şimdinin ve geleceğin plân ve programı çizilmeli.
- Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli.
- Bol bol zikirde bulunulmalı.
- Mü'minlerle helalleşilmelidir.
- Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
- Kişi kendine ve diğer Mü'min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.
- Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmelidir.
- Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
- Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli." tavsiyelerinde bulundu.
İLKHA