Basın açıklamasının başında, Türkiye'de ilk Coronavirus vakasının 11 Mart 2020 tarihinde çıktığı belirtilerek, "Geçen 20 günlük sürede hasta sayısı 10 bin 827, hayatını kaybedenlerin sayısı 168'e yükselmiştir. İlimizde de Covid 19 şüphesiyle hastaneye yatan hasta sayısı artmaya, pozitif vakalar saptanmaya başlamıştır. Hem Şanlıurfa'da hem de ülke genelinde süreç öncesi bazı tedbirler alınmış, süreç devam ederken de hazırlıklar devam etmiştir. Yapılan çalışmaların bir kısmı yerinde ve zamanında olmakla birlikte maalesef birçok konuda eksiklikler göze çarpmıştır. Her durumda hekimleri ve toplum sağlığını savunan Şanlıurfa Tabip Odası olarak meslektaşlarımıza ve halkımıza karşı olan sorumluluğumuzun bilinci ile bu 20 günlük süreçte özellikle ilimizde yaşananları, doğru yapılan uygulamaları, eksiklikleri ve çözüm önerilerimizi meslektaşlarımızla, sağlık camiasıyla ve halkımızla paylaşmayı kendimize görev addediyoruz." denildi.
"Hastane başvurularının, sonraki günlerde ciddi anlamda azaldığı tespit edilmiştir"
Açıklamada, Coronavirus ile ilgili İtalya, İspanya ve ABD'de tedbir alınmadığı için tablonun çok tehlikeli bir duruma geldiği belirtilerek, "Salgın dönemi başladığı andan beri halkımızın uyarılara tam anlamıyla uymadığını ve tedbir almadığını üzülerek izlemekteyiz. İlk günlerde sokaklarda neredeyse normal hayatın devam ettiğini, insanların bu durumu ciddiye almadığını söyleyebiliriz. Her gün artan hasta sayıları ile birlikte imkânı olanların 'evde kal' çağrılarına daha çok uymaya başladığı gözlenmiştir. Hastane başvurularının daha sonraki günlerde ciddi anlamda azaldığı tespit edilmiştir. Hastane ziyaretlerinin kısıtlanmasından sonra hastane bahçelerinde toplu şekilde beklenilmesi, riski arttırmıştır. İlimizin sosyo-ekonomik durumu göz önüne alındığında iş ve geçim kaygısı nedeniyle çalışmaya devam etmek zorunda olan ciddi bir nüfus olduğu bilinmektedir. Kamu kurumlarının insanların geçim kaygılarını gidermeye yönelik atacağı adımlar şehirdeki yoğunluğu azaltıp bulaş riskini en aza indirecektir." ifadeleri kullanıldı.
"Hekimlere ve sağlık çalışanlarına, muayene ve takip ettikleri hastalar hakkında bilgi verilmemektedir"
Açıklamada, salgınla mücadelenin başarıyla yürütülebilmesi için şeffaflık ve açıklık politikasına ihtiyaç duyulduğu belirtilerek, "Büyük bir özveriyle, salgınla mücadelenin en ön sıralarında görev yapmakta olan hekimler ve sağlık çalışanları, kendilerini ve diğer hastalarını Covid-19'dan koruyabilmeleri için şeffaflığa en çok gereksinim duyan kesimi oluşturmaktadır. Alandan edindiğimiz bilgilere göre; hekimlere ve sağlık çalışanlarına, muayene ve takip ettikleri hastalar hakkında bilgi verilmemektedir. Oysa bu bilgilendirme sadece ilgili hekim veya sağlık çalışanı için değil, beraber çalıştığı diğer sağlık çalışanları ile tedavi ettiği hastaların sağlığının korunması açısından da hayati derecede önemlidir. Bu bilgilerin saklanması ya da geciktirilmesi hem kaygıyı artırarak görev yapma motivasyonunu düşürmekte, hem de sağlık çalışanlarının Covid-19'dan korunmak üzere alacakları tedbirleri geciktirmekte ve aksatmaktadır. Bu durum önlenmediği takdirde, yaşanmakta olan sorunlar, kısa bir süre sonra sağlık hizmeti sunumunu aksatmaya başlayacaktır. Hastaların test sonuçları çıkar çıkmaz hekimleriyle paylaşılmasını, test istem ve sonuçlarının Hastane Bilgi Yönetim Sistemleri'nde görülebilmesinin sağlanmasını bir defa daha talep ediyoruz." denildi.
"Poliklinik hizmeti, öğretim üyeleri olmadan sadece asistanlara verilmiştir"
Açıklamanın devamında, Harran Üniversitesi'nde yönetimin kararları ile pandemi salgını sonrası vardiya usulü çalışma sistemine geçildiği hatırlatılarak, "Bu sistemle birlikte poliklinik hizmetleri kısıtlanmış, elektif işlemler durdurulmuştur. Hastaneye girişlerin kontrolü şekilde yapılmasına başlanmıştır. Risk grubundaki sağlık çalışanlarına idari izin verilmiştir. Yapılan bu olumlu düzenlemelerin yanında yaşanan salgın nedeniyle, durumun yönetilmesi ile ilgili koordinasyon problemleri, alınan kararların birçok defa değiştirilmesinden anlaşılmaktadır. İlk haftalarda yaşanan ekipman eksikliği kısmen giderilmiş olsa da halen sahada çalışan arkadaşlarımızın eksiklikleri olmaktadır. Ekipman eksikliği bu dönemlerde hayati bir konudur. Bunların yanı sıra yapılan düzenlemeler ile pandemi polikliniği oluşturularak poliklinik hizmeti, öğretim üyeleri olmadan sadece asistanlara verilmiştir. Asistan hekimler, uzmanlık eğitimi öğrencisi olmasına karşın, pandemi gibi yönetimi zor bir durumda dahi öğretim görevlileri geri planda kalarak iş yükünü asistan hekimler ve diğer sağlık çalışanlarına bırakmışlardır." ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın sonunda şu önerilere yer verildi:
"-Tüm süreci yönetirken açık ve şeffaf olunmalıdır. Hekimler takip ettikleri hastalarının sonuçlarını en kısa sürede öğrenebilmelidir.
-Bir an önce başta sağlık kurumları olmak üzere toplumun tüm kesimiyle süreci ortaklaştırıp uygulanacak kararlar, kurullarda hep birlikte alınmalıdır.
- Tüm sağlık çalışanlarının kaygısını giderecek şekilde koruyucu ekipman sağlanmalıdır.
-Yeterli sayıda test yapılması sağlanarak pozitif saptanan vakalar ve temas ettikleri toplumda izole edilmelidir.
-Hastalarla temas edenler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanları taramadan geçirilmelidir.
-Tüm hekimleri sürece katarak yıpranmanın ve tükenmişliğin önüne geçilmelidir.
-İl Bilim ve Pandemi Kurulu'nda ortak alınan kararlara göre İl Koordinasyon Merkezi yeniden yapılandırılmalı ve tüm şehirde hızlı bir organizasyon sağlamalıdır.
-Sağlık çalışanlarının ailelerini riske atmaması için ücretsiz konaklama imkânı sağlanmalıdır.
-Pandeminin engellenmesi için yapılan 'Evde Kal' çağrısı doğru ama gereklilikleri sadece toplum tarafından yerine getirmekle başarılı olamaz. Toplumun önemli bir kısmı günlük yaşamlarını devam ettirmek için fabrikada, tarlada, pazarda çalışmak zorundadır. Bu çağrının gereği kamu maliyesi tarafından tüm çalışanların gıda, enerji, su vb. ihtiyaçları giderilmelidir.
-Toplum sağlığı, sadece bireysel sağlıklı olmayı değil, tüm toplum-çevre-doğa-bitki-hayvan ile uyum içerisinde bütünlük oluşturması ile mümkündür. Bugün yaşadığımız Covid-19 salgını; tedavi edici hekimliğin değil, koruyucu hekimliğin ne kadar önemli olduğunu tüm dünyaya ve ülkemize göstermiştir. O yüzden salgından sonra sağlık sistemimizin yeniden gözden geçirilip insanı, doğayı ve yaşamı merkeze alan, koruyucu hekimliğin ön planda olduğu bir sağlık sistemine evrilmelidir."
İLKHA