Şanlıurfa’da açılan kilisenin arkasında PKK çıktı

Şanlıurfa’da fırından bozma kilisenin açılışının yapılması gündemdeki yerini korurken söz konusu kilisenin arkasında yıllardır bölge halkını İslam’dan uzaklaştırmaya çalışan PKK’nin olduğu ortaya çıktı.

Son günlerde şehir içlerine taşınan çatışmalardan dolayı birçok camiyi ateşe veren PKK, aynı zamanda bölge halkını Hristiyanlaştırmaya çalışan misyonerlere de destek veriyor. Çalışmalarını İslam düşmanlığı üzerinden sürdüren PKK, İslam’dan uzaklaştırdığı gençleri bünyesindeki misyonerlerin kucağına itiyor.

Şanlıurfa’da perde gerisinde değişik kesimlerle hareket eden PKK’nin gerçek yüzü, yeni açılan kiliseyle bir daha ortaya çıktı. Kilisenin açılışına öncülük eden Sabri Fırat, Pastör Eyyüp Badem’in HDP ve PKK ile olan ilişkileri, açılışa katılan diğer şahısların ortaya çıkan fotoğraf görüntüleri, söz konusu şahısların arasında kilise dışında da birçok ilişkinin mevcut olduğunu gösteriyor.

Özellikle son yıllarda bölge belediyelerinin HDP ve DBP’nin eline geçmesinin ardından yabancı uyruklu gazeteci ve aktivistlerin sık sık bölgede boy göstermesi ve bu belediyelerin birçok kiliseyi tadilattan geçirip birçok sokak ve caddeye Ermeni isimleri vermesi de dikkat çekiyor.

Türkiye topraklarını da atalarının yurdu olarak tanımlayan misyonerlerin faaliyetlerini özellikle mültecilerin yoğun yaşadığı sınır illerde ve Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlerde yoğunlaştırdığı görülüyor. Savaştan kaçan Suriyeli mültecilere yardım bahanesiyle yaklaşan misyonerler, bu insanları Hristiyanlaştırmaya çalışıyor.

İslam coğrafyasının her bölgesi batı tarafından oluşturulan sorunlarla âdeta ateş topuna dönerken misyonerler de yerli işbirlikçilerinin yardımıyla fırsat bulduğu yerlerde kiliseler açmaya çalışıyorlar. Son olarak Peygamber Şehri olarak bilinen Şanlıurfa’da eski bir fırını tadilattan geçiren bazı şahıslar burayı kilise olarak kullanacaklarını duyurdu. Hiçbir resmi izni olmayan eski fırından bozma kilisenin açılışı Şanlıurfa’da halkının tepkisine neden oldu.

HDP’nin tüm seçim çalışmalarında aktif rol alan, PKK’nin mezarlıklarında çektiği fotoları sosyal medya hesabından yayımlayan ve kendisini Hristiyan olarak tanımlayan Sabri Fırat isimli kişinin kilisenin açılmasına öncülük etmesi, bazı değişik simaların katılması ve söz konusu kilisenin pastörlüğünü yapan Eyyüp Badem’in geçmişinin tutarsızlığı dikkat çekiyor.

HDP’li Sabri Fırat’ın dua ettiği açılışa, sosyal medya hesabında kendisini Alevi-Kızılbaş olarak tanımlayan Alevilerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Eski Başkanı Kemal Atalar, halk tarafından İslami bir dernek olarak bilinen ve seçimlerde HDP’ye destek veren Şanlıurfa Öze Dönüş Derneği yöneticilerinden Şanlıurfa Mehmet Pala da katıldı. Camilerin PKK tarafından yakıldığı bir dönemde böylesine farklı kesimlerin bir araya gelip kiliseye destek vermesi her ne kadar farklılıklara tahammül ve hoşgörü olarak lanse edilse de aslında perdenin gerisinde çok farklı ilişkilerin olduğu tahmin ediliyor.

Geçtiğimiz yıllarda Şanlıurfa Belediyesi’ne başvurup Musevi Mezarlığı isteğiyle gündeme gelen Eyyüp Badem’in, daha önce Şanlıurfa Vali Yardımcısı Kaan Peker’i ziyaret edip Hıristiyan olduğunu belirttiği aynı şahsın daha sonra boşandığı eşi ve ailesiyle barışmak için Şanlıurfa Müftülüğüne gelerek yeniden Müslüman olduğu ama daha sonra tekrar Hristiyan olduğu ortaya çıktı. Hayatının çok kısa bir bölümünde bu kadar tereddüt yaşayan bir şahsın, ‘insanları kötülüklerden korumak için kilise açtık’ demesi ise dikkat çekiyor.

İlke Haber Ajansının ulaştığı fotoğraflarda kilise açılışına katılan ve sahiplenen şahısların aslında kilise açılışı dışında da birlikte hareket ettikleri görülüyor. Bu şahısların belli aralıklarla bazı sözde entelektüel aydınları Urfa’ya getirip gençlerle buluşturduğu, birçok farklı kesim tarafından açıldığı öne sürülen ama daha çok Şanlıurfa Öze Dönüş Derneğinin sahiplendiği Çayhane Hikmet Okulunda her hafta düzenlenen seminerlerde buluştuğu ortaya çıktı.

Seçim dönemlerinde HDP bürolarında çektirdikleri fotoğraflarla HDP için aktif çalışma yapan bu şahısların HDP milletvekilleri ile verdikleri samimi pozlar dikkat çekerken Fırat’ın HDP bürosundaki ana koltukta oturması ve Badem’in de eline tutuşturduğu HDP seçim bildirgelerini havaya kaldırması tüm ilişkileri gözler önüne seriyor.

Yine fotoğraflarda kilisenin asıl sorumluluğunu yürüten Fırat’ın ve Badem’in PKK’lilere ait mezarlıkları ziyaret ettiği öldürülen PKK’lilerin resimleri önünde fotoğraf çekmeleri işin içinde PKK’nin olduğu izlenimi veriyor.

Badem’in kendisinin daha önce bir ateist olduğunu beyan etmesi belki de bölgede uygulanan projenin ipucunu veriyor. Kurulduğu günden bu yanan bölge halkını İslam’dan uzaklaştırmaya çalışan PKK,  özellikle Suriye savaşında bazı grupların yanlış uygulamalarını İslam’a mal ederek Kürt gençlerini İslam’dan uzaklaştırıyor. Giderek İslam’dan uzaklaşıp manevi boşluğa düşen gençlerin daha sonra PKK içindeki misyonerler tarafından kandırıldığı belirtiliyor.

Adının açıklanmasını istemeyen bir şahıs Kobani’de IŞİD ile YPG arasında yaşanan çatışmalar sonrası abisiyle ilgili söyledikleri dikkat çekiyor. Bu şahıs şöyle konuştu: “Abim Kobani olayları sonrası yaşanan dramdan etkilenerek HDP’ye sık gidip gelmeye başladı. Kendisine anlatılanlardan o kadar çok etkilenmişti ki yaşanan dramın sorumlusunu Müslümanları olarak görmeye başladı. Hatta önceleri namaz kılıp dindar olan abim, namazını bile terk etti ve İslam’a karşı bir tavır almaya başladı.”

Bu şahısların Öze Dönüş Derneği tarafından her hafta Çayhane Hikmet Okulunda düzenli olarak yapılan seminerlere katıldığı, Fırat’ın yılın belli dönemlerinde Anti-Kapitalist Müslüman olarak bilinen İhsan Eliaçık’ı Hikmet Çay Okuluna getirdiği ve buradaki seminerleri organize ettiği görülüyor.

Her şeyden daha önemlisi son olaylarda tüm çabalara rağmen çatışmalara prim vermeyen Şanlıurfa gibi sakin bir ilde kilise girişiminin zamanlaması dikkat çekiyor. Tadilattan geçtiği öne sürülen sözde kilisenin düzgün bir tadilattan geçirilmeden faaliyete geçmesi kafalarda soru işareti bırakıyor.

Dikiş makinelerinin arka bölmesinde üst üste atıldığı, duvar sıvalarının yer yer döküldüğü, ibadet edilebilecek gibi tarafı görünmeyen bu kilisenin, çatışmaların yaşanmadığı Şanlıurfa’da halkı kışkırtmak amaçlı olabileceğine dikkat çekiliyor.

Fotoğraflarda yemekli ev toplantılarında kilise açan şahıslarla samimi görüntüler veren Şanlıurfa Öze Dönüş Derneği yöneticilerinden Mehmet Pala, farklılıklarla bir arada yaşamaya değer veren bir dernek olarak davet üzerine açılışa katıldığını, Şanlıurfa’da böyle bir kilisenin açılmasını önemsediklerini ve mutlu olduklarını söyledi.

Herkesi empati yapmaya çağıran Pala, İslam’ın gayri Müslimlere verdiği haklara değinerek şöyle konuştu: “İslam dininin hoşgörü dini olduğunu söylüyor ve buna inanıyoruz.  O zaman bizim bunu uygulamamız gerekiyor. Urfa’da çok sayıda kilise olduğu halde tüm bunlar zamanla camilere, kültür evlerine ve bazıları da ahırlara çevrilmiş. İbadethanelerin böyle evirilmesi kabul edilemez bir şeydir. Bu kadar kilisenin olduğu bir ilde fırından bozma bir kilisenin açılması bende büyük burukluk oluşturdu.”

Kameralara görüntü vermek istemeyen Badem, Anayasal haklarını kullanarak burayı açtıklarını ifade ederek valilikten herhangi bir izin almadıklarını ve buna ihtiyaç da duymadıklarını söyledi.

Geçtiğimiz yıllarda 'Ülkemizde ve Dünyadaki Misyonerlik Faaliyetleri' başlıklı raporunda misyonerlik faaliyetlerinin önlenmesi için yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu noktasında hükümeti uyaran TSK raporunda şöyle denilmişti: "Özellikle Irak savaşının ardından dünya, Ortadoğu ve Asya'nın anahtarının Türkiye olduğunu bir kez daha görmüştür. Kürtlere ve Alevi vatandaşlara yönelik misyonerlik faaliyetleri de dikkat çekicidir. Misyonerler, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da şube sayısını artırarak Türkiye'nin doğusunda kiliseler oluşturmak istiyorlar.

Dini bilgilerden yoksun, sosyal ve ekonomik yaşantıları nedeniyle dini açıdan tereddüde düşmüş ve kendilerini boşlukta hisseden gençler de misyonerlerin yakın markajında. Etkin ya da kültürel açıdan azınlık statüsünde görünenler veya kendilerini böyle tanımlayanlar, iç çatışma ve terör ortamında yaşayanlar ve deprem, sel felaketi gibi doğal afetlere maruz kalan insanlar, misyonerlerin hedef kitlesi içinde yer almaktadır. Misyonerlerin apartman katlarını ve işyerleri kiralayarak veya satın alarak buraları ibadet, ayin, dini tören ve beyin yıkama merkezleri olarak kullandıkları gözlemleniyor." (İLKHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Şanlıurfa Haberleri

Avukat Karadaş: "Kanun yapma sürecinde halkın manevi değerleri dikkate alınmalı"
Soluk borusuna süt kaçan bebek kurtarılamadı
İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kırhan: "Hareketsiz yaşam diyabete ne oluyor"
Balıklıgöl’ün duvar ve su kanalı çöktü
Yapılan zamların ardından halk fakirleşiyor