HÜDA PAR Sosyal İşler Başkanlığı yayımladığı yazılı bir açıklama ile son günlerde toplumda artan gayri ahlaki gelişmeler, cinsel istismar ve tacizlere yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu.
Son dönemlerde gündemden düşmeyen ve ahlaki yozlaşmanın geldiği noktaya işaret eden olayların insan vicdanını yaraladığına ve tahammül sınırını zorladığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Toplumda kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve istismar gibi ahlak dışı suç oranlarında artış olduğundan şikâyet ediliyorken son günlerde gündeme düşen ve insan vicdanını yaralayan, tahammül sınırını zorlayan bazı olaylar, toplum olarak ne kadar vahim bir durumun içine sürüklendiğimizin en belirgin örnekleri olmuştur. Gerek bir vakıf çalışanı sapık bir öğreticinin insanlık dışı cinsel istismar olayı, gerekse de geçmişte işlenen Beratcan olayı gibi hayâ ve merhamet duygularından yoksun kişilerin işledikleri kötü fiil ve cinayetler, gerekse de her geçen gün daha sık duyduğumuz ve lanetlenecek bir durum olan ensest ilişkiler…”
Bugün yaşananların arka planında, yıllarca halkın değerlerine savaş açan sistem vardır
Bugün yaşananların temel sebebinin, sistem tarafından yıllarca halkın değerlerine karşı yürütülen savaştan kaynaklandığına vurgu yapılan açıklamada, “Söz konusu ahlaki çöküntünün nedenlerinin başında, yönü Batı’ya çevrilmiş olan toplumumuzun İslami ve ahlaki değerlerine yabancılaşması/yabancılaştırılması gelmektedir. Mevcut sistem gericilikle, çağdışılıkla mücadele adı altında yıllarca Müslüman halkın değerlerine karşı başlatmış olduğu savaşta, halkı çağdaş yaşam adına ifsat projesi olan batı tipi yaşamı tercihe zorlamış ve en büyük hedef olarak da Müslüman kadının tesettürü ve iffeti olmuştur.” denildi.
“Sapıklıklar günümüzde meşru gibi gösterilmeye çalışılmış ve teşvik edilmiştir”
Yeni neslin ahlaki değerlerden uzaklaştırılması, aile mefhumunun içinin boşaltılması sonucu bugün toplum içerisinde olumsuz hadiselerin yaşandığının altının çizildiği açıklamada şunlar ifade edildi:
“Kadının toplumdaki rolünün değişmesi ve aile kurumunun zayıflatılmaya çalışılması ile yetişen yeni nesil toplumu ayakta tutan ahlaki değerlerden mahrum bırakılmıştır. Geçmiş ümmetlerin helak sebebi olan sapıklıklar günümüzde meşru gibi gösterilmeye çalışılmış ve teşvik edilmiştir. Dolayısıyla evliliğe olan rağbet azalmış, boşanmalar artmış, tek ebeveynli aileler çoğalmıştır. Gayrimeşru ilişkilerin toplumda artması nesebi sahih olmayan çocukların artmasına neden olmuş, önüne geçilemeyen bu durum dolayısıyla bu masum bebeklerin daha doğmadan kürtaj yoluyla katledilmesinin zeminini hazırlamıştır. Yapılan resmi açıklamalar dikkate alındığında sadece Türkiye’de gayri resmi yollarla yapılan kürtajlarda dikkate alınırsa kürtajlar sonucu katledilen bebek sayısı yılda 150 bini geçmektedir.”
Bazı siyasiler yaşanan gayri ahlaki olaylar üzerinden ‘siyasi rant’ devşirmeye çalışıyor
Toplumda yaşanan gayri ahlaki ilişkileri meşru görenlerin, bugün yaşananlardan da sorumlu olduklarına vurgu yapılan açıklamada, “Toplum olarak sürüklendiğimiz bu tehlike tüm açıklığıyla gözler önüne serilirken, sapkınlığı meşru göstermeye çalışarak her fırsatta muhafaza etmeye çalışanlar, ortaya çıkan bu sonuçtan da mesuldürler. Bu sapkınlığı her fırsatta savunmaya çalışan zihniyetlerin, bilhassa siyasilerin söz konusu kötü fiillerin ‘karşı mahalleden’ biri tarafından işlenmesi durumunda bir şahsın üzerinden bütün bir kurumu hedef almaları ve bu durumu genellemeye çalışmaları ve böylesi ahlak dışı bir durum üzerinden kendileri için siyasi bir rant devşirmeye çalışmaları ise art niyetli bir yaklaşım ve samimiyetsizliğin alametidir. Böylesi çirkin bir olayı bile siyasi malzeme yapmaktan çekinmeyecek kadar bayağılaşabilen bir zihniyetin bu halka verebilecekleri bir şeyleri de yoktur.” denildi.
Sapkınlıkların Anayasal güvence altına alınması için çaba sarf edildi
Eşcinselliği normal görenlerin, bu kişiliğe sahip olanları milletvekili adayı gösterenlerin, ahlaktan söz etmeye haklarının olmadığının belirtildiği açıklamanın devamında, şu ifadelere yer verildi:
“Evlilik dışı ilişkileri, flörtü ve her türlü sapık ilişkiyi yaygınlaştırmaya çalışan zihniyetler, özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize kurulan tuzakların ve kendilerini bekleyen tehlikelerin en büyük müsebbipleridirler. Zira bu zihniyet sahipleri sapkınlıkların daha rahat yayılması ve kurumsallaşması için meclise teklifler vermiş, hatta Anayasal güvence altına alınması için çaba sarf etmişlerdir. Malum siyasi zihniyetin temsilcileri bununla da yetinmeyerek, bazı sapıkları milletvekili adayı bile göstermişlerdir. Kadın kadına, erkek erkeğe sapık cinsel ilişkileri sapma olarak görmeyen, erkek ve kadın arasındaki nikâhsız yaşamı zina olarak telaki etmeyen ve hatta teşvik edenlerin bu konularda ahlaktan söz etmeye hakları yoktur.”
“Kim olduğuna bakılmaksızın iğrenç fiilleri işleyen sapkınlara, en ağır cezaların verilmesi gerekir”
Temiz toplum için tüm siyasi partilerin müşterek hareket etmesi gerektiğinin ifade edildiği açıklamada, “Siyasi ve politik hesap içine girmeden, temiz bir toplumun inşası ve muhafazası için tüm siyasi partiler elbirliği yapmalıdır. Kim olduğuna bakılmaksızın bu iğrenç fiilleri işleyen sapkınlara, en ağır cezaların verilmesi gerekir. Zira bu travma şüphesiz mağdurları ve mağdur ailelerini maddi ve manevi hiçbir olayın yıkamayacağı kadar yıkmaktadır. Birçok mağdurun maruz kaldıkları bu saldırıları çeşitli sebeplerle dile getirememektedir ki, bu hakikatte göz ardı edilmemelidir.” denildi.
“İslami vakıf, cemaat ve kurumları itibarsızlaştırmak için yapılan karalamalar art niyetli olup gaye İslam düşmanlığıdır”
İnsani değerlerin muhafazası için fedakârca gönüllü olarak hizmet etmeye çalışan vakıf, cemaat ve kurumları itibarsızlaştırmak için yapılan karalamaların da art niyetli olduğuna dikkat çekilen açıklamanın sonunda, şu ifadeler kullanıldı:
“Ne Batılı ifsat edicilerin ne de yerli taşeronlarının sinsi ve maksatlı kınamalarından çekinmeden dindar ve erdemli bir neslin yetişmesi adına maddi ve manevi ne gerekiyorsa bir an önce yapılmalıdır. Temiz neslin inşası köprü inşaatlarından da, baraj inşaatlarından da havaalanı inşaatlarından da daha önemlidir. Bu konudaki ihmal toplumsal yıkıma sebep olacaktır. Toplumda İslami, insani değerlerin muhafazası için samimice ve fedakârca gönüllü olarak hizmet etmeye çalışan vakıf, cemaat ve kurumları itibarsızlaştırmak için yapılan karalamalar art niyetli olup gaye İslam düşmanlığıdır. Buna rağmen tamamen hizmet maksatlı faaliyet yürüten ve İslami kimliğe sahip vakıf ve cemaatlerin de bu misyona halel gelmemesi adına çok dikkatli olmaları ve varsa içlerindeki çürükleri tespit edip ayıklamaları gerekir. Aksi halde hak ve halk düşmanlarına malzeme verilmiş, fırsat kollayan müfsitlere gün doğmuş olacaktır.” (İLKHA)
HÜDA PAR Sosyal İşler Başkanlığının yayımladığı açıklamanın tam metni:
Toplumda kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve istismar gibi ahlak dışı suç oranlarında artış olduğundan şikâyet ediliyorken son günlerde gündeme düşen ve insan vicdanını yaralayan, tahammül sınırını zorlayan bazı olaylar, toplum olarak ne kadar vahim bir durumun içine sürüklendiğimizin en belirgin örnekleri olmuştur.
Gerek bir vakıf çalışanı sapık bir öğreticinin insanlık dışı cinsel istismar olayı, gerekse de geçmişte işlenen Beratcan olayı gibi hayâ ve merhamet duygularından yoksun kişilerin işledikleri kötü fiil ve cinayetler, gerekse de her geçen gün daha sık duyduğumuz ve lanetlenecek bir durum olan ensest ilişkiler…
Söz konusu ahlaki çöküntünün nedenlerinin başında, yönü Batı’ya çevrilmiş olan toplumumuzun İslami ve ahlaki değerlerine yabancılaşması/yabancılaştırılması gelmektedir.
Mevcut sistem gericilikle, çağdışılıkla mücadele adı altında yıllarca Müslüman halkın değerlerine karşı başlatmış olduğu savaşta, halkı çağdaş yaşam adına ifsat projesi olan batı tipi yaşamı tercihe zorlamış ve en büyük hedef olarak da Müslüman kadının tesettürü ve iffeti olmuştur.
Kadının toplumdaki rolünün değişmesi ve aile kurumunun zayıflatılmaya çalışılması ile yetişen yeni nesil toplumu ayakta tutan ahlaki değerlerden mahrum bırakılmıştır. Geçmiş ümmetlerin helak sebebi olan sapıklıklar günümüzde meşru gibi gösterilmeye çalışılmış ve teşvik edilmiştir. Dolayısıyla evliliğe olan rağbet azalmış, boşanmalar artmış, tek ebeveynli aileler çoğalmıştır.
Gayrimeşru ilişkilerin toplumda artması nesebi sahih olmayan çocukların artmasına neden olmuş, önüne geçilemeyen bu durum dolayısıyla bu masum bebeklerin daha doğmadan kürtaj yoluyla katledilmesinin zeminini hazırlamıştır. Yapılan resmi açıklamalar dikkate alındığında sadece Türkiye’de gayri resmi yollarla yapılan kürtajlarda dikkate alınırsa kürtajlar sonucu katledilen bebek sayısı yılda 150’bini geçmektedir.
Toplum olarak sürüklendiğimiz bu tehlike tüm açıklığıyla gözler önüne serilirken, sapkınlığı meşru göstermeye çalışarak her fırsatta muhafaza etmeye çalışanlar, ortaya çıkan bu sonuçtan da mesuldürler.
Bu sapkınlığı her fırsatta savunmaya çalışan zihniyetlerin bilhassa siyasilerin söz konusu kötü fiillerin “Karşı Mahalleden” biri tarafından işlenmesi durumunda bir şahsın üzerinden bütün bir kurumu hedef almaları ve bu durumu genellemeye çalışmaları ve böylesi ahlak dışı bir durum üzerinden kendileri için siyasi bir rant devşirmeye çalışmaları ise art niyetli bir yaklaşım ve samimiyetsizliğin alametidir. Böylesi çirkin bir olayı bile siyasi malzeme yapmaktan çekinmeyecek kadar bayağılaşabilen bir zihniyetin bu halka verebilecekleri bir şeyleri de yoktur.
Evlilik dışı ilişkileri, flörtü ve her türlü sapık ilişkiyi yaygınlaştırmaya çalışan zihniyetler, özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize kurulan tuzakların ve kendilerini bekleyen tehlikelerin en büyük müsebbipleridirler. Zira bu zihniyet sahipleri sapkınlıkların daha rahat yayılması ve kurumsallaşması için meclise teklifler vermiş, hatta Anayasal güvence altına alınması için çaba sarf etmişlerdir. Malum siyasi zihniyetin temsilcileri bununla da yetinmeyerek, bazı sapıkları milletvekili adayı bile göstermişlerdir.
Kadın kadına, erkek erkeğe sapık cinsel ilişkileri sapma olarak görmeyen, erkek ve kadın arasındaki nikâhsız yaşamı zina olarak telaki etmeyen ve hatta teşvik edenlerin bu konularda ahlaktan söz etmeye hakları yoktur.
Sapık ilişkilerin rızaya dayalı olup olmaması, bir yetişkine karşı yapılması ile bir çocuğa karşı yapılması arasında fark yoktur. Bu fiillerde rızanın olması ya da olmaması bu fiili sapık bir eylem olmaktan çıkarmaz. Zorla olması veya bir çocuğa karşı işlenmesi de hukuken alacağı cezanın miktarıyla alakalı ayrı bir durumdur.
Siyasi ve politik hesap içine girmeden, temiz bir toplumun inşası ve muhafazası için tüm siyasi partiler elbirliği yapmalıdır. Kim olduğuna bakılmaksızın bu iğrenç fiilleri işleyen sapkınlara, en ağır cezaların verilmesi gerekir. Zira bu travma şüphesiz mağdurları ve mağdur ailelerini maddi ve manevi hiçbir olayın yıkamayacağı kadar yıkmaktadır. Birçok mağdurun maruz kaldıkları bu saldırıları çeşitli sebeplerle dile getirememektedir ki bu hakikatte göz ardı edilmemelidir.
Ne Batılı ifsat edicilerin ne de yerli taşeronlarının sinsi ve maksatlı kınamalarından çekinmeden dindar ve erdemli bir neslin yetişmesi adına maddi ve manevi ne gerekiyorsa bir an önce yapılmalıdır. Temiz neslin inşası köprü inşaatlarından da, baraj inşaatlarından da havaalanı inşaatlarından da daha önemlidir. Bu konudaki ihmal toplumsal yıkıma sebep olacaktır.
Toplumda İslami, insani değerlerin muhafazası için samimice ve fedakârca gönüllü olarak hizmet etmeye çalışan vakıf, cemaat ve kurumları itibarsızlaştırmak için yapılan karalamalar art niyetli olup gaye İslam düşmanlığıdır. Buna rağmen tamamen hizmet maksatlı faaliyet yürüten ve İslami kimliğe sahip vakıf ve cemaatlerin de bu misyona halel gelmemesi adına çok dikkatli olmaları ve varsa içlerindeki çürükleri tespit edip ayıklamaları gerekir. Aksi halde hak ve halk düşmanlarına malzeme verilmiş, fırsat kollayan müfsitlere gün doğmuş olacaktır.
HÜDA PAR SOSYAL İŞLER BAŞKANLIĞI