Üç haftadır Paris'i esir alan Sarı Yelekliler'in eylemeleri devam ediyor.
Hiçbir parti, sendika ve örgütle bağlantısı gözükmeyen, bir liderlik ve organizeden yoksun olan eylemcileri herkes merak ediyor. En fazla da Mali Oligarşinin adamı olarak görülen Cumhurbaşkanı Emmunuel Macron ve hükümeti anlamaya çalışıyor.
Normal şartlarda bir halk hareketinin bir amacı ve hedefi, taban ve altyapısı, başı ve liderliği olur. Beslendiği bir fikriyatı olur. İstek ve talepleri olur. Ama Sarı Yelekliler bütün bunlardan yoksun. Çıkışı, eyleme başlaması ve kitleselleşmesi bir anda oldu. Önde olan bir kesim, ırk, sınıf yok. Taşra ve kırsal alandan destekçileri fazla ama her kesimden insanlar var. Eylemlere radikal sağ tabanın yüzde 82-85, sol tabanın yüzde 75-77'si, halkın ise yüzde 70'i destek veriyor.
Tek ortak yönleri her motorlu taşıtta olması zorunlu olan ‘Sarı Yelek' giymeleri.
Bugüne kadar gerçekleşen isyan ve halk hareketleri genelde fakir, ezilen, dışlanan, baskı ve diktatörlüklerle idare edilen, özgürlükten yoksun halk kitleleri tarafından istibdadi yönetimlere karşı olurdu.
Hâlihazırda Fransa'da bu şartlar yok. Bununla birlikte Fransa, farklı tarz isyan ve halk hareketlerine sahip bir tarihlerinin olduğu da unutulmamalı.
Fransa halkı, ekonomik açıdan dünya standartlarının üzerinde bir yaşam standardına sahip. Bütün alanlarda olmasa da İslam ve Müslümanlara karşı olan yasakların dışında genel manada özgürlüklerin var olduğu bir toplum.
Olayların fitilini ateşleyen 1 Ocak 2019'da yürürlüğe girecek olan yakıt zamları. Fransa, Avrupa ülkeleri arasında dizel ve benzinin satıldığı en pahalı ülke. Dizelin litresi 1.54 Euro, benzin 1.66 Euro.
Gösterilere katılan eylemcilerin yaş ortalaması, orta yaş ve üzeri. Fakirlikten mustarip olan fakirler, emeklilik maaşının yetersiz olduğunu söyleyen emekliler, öğrenci yardımlarının kesintiye uğramasından şikâyetçi öğrenciler, vergi ve kesintilerin fazla olduğunu söyleyen işçi ve küçük esnaf, kadına yönelik şiddetten mustarip olan kadınlar ve dernekleri, ayrımcılıktan rahatsız olan kesimler… Kısacası sistem ve hükümetten şikâyetçi olan, hayattan umduğunu bulamayan herkes Sarı Yeleklileri destekliyor.
Bu olayların sonu nereye varılır, arkasında farklı güçler var mı yok mu, olaylar salt Fransa ile mi sınırlı kalır yoksa diğer ülkelere sıçrar mı, bunu kestirmek güç. Bu olaylarla ortaya çıkan sonuç; Fransa halkı hayatından, hükümet ve sistemin gidişatından memnun değil. Fransızlar, mutsuzdur.
Bu durum, sosyal bilimciler ve biz Müslümanlar açısından incelenmesi ve araştırılması gereken bir durum.
Olaylar herhangi bir fakir geri kalmış 3. Dünya ülkesinde değil, dünya halklarına örnek olarak gösterilen Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleşiyor. Paris'te yaşamak maddi imkânlara sahip olmak, insanları mutlu etmeye yetmiyor. Maddi imkânların biraz azalması insanları isyana sürüklüyor. Elbette ki insanlar hakkını arayacak, zulme karşı çıkmalıdır.
Batı medeniyeti, insanları maddi olarak doyursa da ahlaki ve ruhi bakımdan doyurmaktan acizdir. Bu bin yıl önce de böyleydi, günümüzde de böyledir, yarın da böyle olacaktır. Biz Müslümanların elinde insanlığı dünyevi ve uhrevi mutlu edecek, yeryüzünü hak ve adalet üzere inşa edecek İslam gibi bir sistem mevcuttur. Fakat bunu insanlığı sunamıyoruz, kendimiz pratiğe geçiremiyoruz. Bir akaryakıt zammı için sokaklara dökülen insanlar bütün bir dünya ve ahiret saadeti için neler yapmaz ki?
Bu olaylardan temenni ve umudumuz İslam'a düşmanlıkta başı çeken Fransa ve onun gibi ülkelerin kendi iç sorunlarıyla boğuşup Müslümanlarla uğraşacak vakti ve enerjiyi bulamaması, sonucun ümmet açısından hayırlara vesile olmasıdır.