Seçim sonuçları

Hasan SABAZ

24 Haziran akşamı sonuçlar açıklandığında kimsenin şaşırtıcı sonuçlarla karşılaştığını sanmıyorum. Buna rağmen tepkilerin ortaya çıkma nedeni sonuçların temenni ve beklentilerle örtüşmemesiydi.

Hem öfkelenenler hem de sevinenler temkinliydi.

Bir de saha araştırması yaptıklarını söyleyip tahminlerde bulunanların garip halleri…

Evet, çok kimse, hatta birçok anket şirketi ciddi biçimde yanıldı; ama hemen herkes hakkında görüş bildirdiği partiler içerisinde sonuçlara en çok uyanların aldığı oyu öne çıkarıp ne kadar iyi ve gerçeğe yakın tahminlerde bulunduğunu söyledi, söylüyor.

Sanırım bu sonuçlara bakıp genellemeci analizler ortaya koymak, seçmen tepkileri konusunda yorum yapmak çok mantıklı olmaz.

Sonuçlar hem mevcut siyasi ve ekonomik konjonktürün hem de siyasi partilerin ideolojik durumlarının seçmen tercihleri konusunda etkili olduğunu gösteriyor.

Partiler üzerinden değerlendirmeye çalışalım:

Cumhurbaşkanlığı seçimini Recep Tayyip Erdoğan kazandı ve aldığı oyların Ak Parti-MHP-BBP oyları olduğu iddia edildi; ama bu gerçeği ne kadar yansıtıyor?

Cumhur ittifakının oyu 53,6 iken Erdoğan'ın aldığı oy 52,5…

Burada sorunu 1 puanlık fark üzerinden okumak son derece yanlıştır.

1 Kasım seçimlerine göre Ak Parti'nin 7 puanlık bir kaybı var.

Erdoğan'a oy veren Ak Parti seçmeninden bir kısmı MHP'ye, bir kısmı İP'e bir kısmı da SP'ye oy verdi. Bu da MHP'nin oyunun aslında 11 değil de 8-9 gibi olduğu ve bunların da 2,5-3 puanlık kısmının Erdoğan'a değil de Akşener ya da İnce'ye oy verdiği sonucunu doğuruyor. Alanda gözlem yapan hemen herkes de bu gerçekle yüzleşmiştir sanırım.

HDP'nin “Barajı aşamazsak vekilleri Erdoğan alacak” yönündeki propagandası solcu, liberal, ulusalcı ve Kemalist kesimlerde ciddi biçimde yankı buldu.

Yılmaz Özdil gibi daha önceki yazılarında “Ker-Kürt”, “Kro-vat” gibi ifadelerle Kürtleri aşağılayan, hakaret eden Kemalist isimler bile bu seçimde HDP'ye oy verilmesi yönünde yazılar yazdılar. HDP'nin İstanbul/Şişli'de 18, Beşiktaş'ta 16 puana ulaşması bile tek başına meseleyi anlatmaya yetiyor aslında.

Bu arada siyasette “Erdoğan karşıtı ittifak”ın alt kümesi olarak “seküler bloklaşma”nın da oluştuğunu gözlemledik.

CHP ve Muharrem İnce arasındaki oy farkı meseleyi net olarak izah etmektedir aslında.

Göründüğü kadarıyla CHP'den yaklaşık olarak HDP'ye 3 puan, İP'e de 3 puan gitmiştir.

Burada solcu, Kemalist ve liberallerin Erdoğan'ı zayıflatsın diye SP'ye destek açıklamaları yaptığı; ama bu desteğin kesinlikle sandığa yansımadığı net olarak görüldü.

CHP listelerinden 3 SP'li vekil seçildi. Ama bu arada ittifak sisteminden dolayı SP'nin oyları CHP'ye fazladan 11 vekil kazandırdı.

Birçok kişi MHP ve İP'in aldığı oylardan yola çıkarak milliyetçiliğin güçlendiğini dile getiriyor. Bu bir açıdan doğrudur ve bunda Ak Parti'nin milliyetçi söyleminin de büyük payı vardır.

Yani Milliyetçi söylem Ak Partiye oy kazandırmamış, aksine kaybettirmiştir. Bunu Kayseri üzerinden net olarak okuyabiliyoruz. 1 Kasıma göre Ak Parti 15 puan kaybederken MHP 4, İP ise 11 puan elde etmiştir. Bu arada İP'e giden oyların bir kısmının FETÖ operasyonları ve mağduriyetlerden kaynaklandığını göz ardı etmiyoruz.

Mecliste oluşan tablo oldukça kritiktir.  

MHP, İP, HDP ve CHP'nin seküler değerlerde uzlaşabilen yapıları yeni dönemin oldukça sıkıntılı geçeceğinin işaretlerini de vermektedir.

Seçim sonuçları ile ilgili değerlendirmelerimize inşallah devam edeceğiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.