Genel seçimlere bir ay kala seçim vaadleri havada uçuşmaya başladı. Hiç gerçekleşmeyecek ekonomik vaadlerle, siyasi partiler oy avcılığına çıktı.
Bu seçimde de boş ve neredeyse tamamen düzmece vaadler havada uçuşuyor. Bu vaadlerden çoğu hiç gerçekleşmeyecek türden. Ancak, ne yazık ki çoğu kişi bu vaadlere kanıyor. Ya da kandırılıyor. Bir dönem her kişiye iki anahtar vaadinde bulunanlar, şimdi nerede? Kaç kişiye değil iki, bir anahtar verdiler?
Yapılan vaadlerin çoğu, iktidara gelme şartı ile veriliyor. Kimi siyasi partilerin iktidara gelmesi ise hiç mümkün değil. Öyleyse bu vaadlerin ne önemi var? Böyle olunca da vaad da bulunmak kolay. Çünkü nasıl olsa iktidar olmayacak ve bu vaadler havada kalacak.
Kimi siyasi partiler şu vaadlerde bulunuyor: Üretim verimliliğimizin büyümesini arttırarak, yıllık ortalama büyüme hızını % 6'ya çıkaracağız. İnsani gelişmişlik endeksinde Türkiye'yi ilk 20'ye taşıyacağız. Üreten bir ekonomiyi ayağa kaldırarak yılda en az 1 milyon kişiye istihdam imkânı sağlayacağız. İşsizliği % 5'in altına indireceğiz. Enflasyonu % 4'ün altına düşüreceğiz. Yurtiçi tasarruflar ve yatırımların GSYİH'daki oranlarını yüzde 30'a ulaştıracak, kronikleşen cari açık sorununu ortadan kaldıracağız. Asgari ücreti 1500 TL düzeyine çıkaracağız.
Vaadları şöyle devam ediyor: Program kapsamında, 800 bin işsiz yurttaşımızı, asgari ücret karşılığında ödeme alacakları 9-12 aylık eğitim programlarına kademeli olarak yerleştireceğiz. Programı bitirdikten sonra yeni işe giren kadınlar ve 18-29 yaş arasındaki erkekler için 4 yıl boyunca; 29 yaş üzeri erkekler için 3 yıl boyunca sigorta işveren primlerinin kamu tarafından desteklenmesini sağlayacağız.
Bu vaadleri vermek kolay. Peki kaynak nerede. Kaynak yok.
Neredeyse her seçim öncesi göz boyama için kimi kaldırım taşları kaldırılır. Yerine yenileri konur. Caddelerdeki çukurlara bir kaç kürek çakıl dökülür. Sokaklara göstermelik bir iki araba kum dökülür. Gerisi de seçim sonrasına söz verilir. Seçimden sonra ise o siyasilerin yüzünü bir dahaki seçime kadar kimse göremez. Seçimden seçime bu vakıa tekrar eder durur.
Ekonomik vaadleri anlamak ve belki de bunlara bir nebze kanmak belki mümkündür. Çünkü daha müreffeh bir hayatın hayali kurulabilir ve bu hayalleri gerçekleştirecek partiye oy verilebilir. Ancak kimilerinin dine ve namusa yönelik saldırgan vaadleri ise, oy alma yerine oy kaybettirir inşaallah. Çünkü Kürtlerin oylarına talip olanlar, Kürtlerin herkesten daha çok dinine ve namusuna düşkün olduğunu herhalde bilmiyor. Ya da Müslüman Kürtlerden ziyade Ermeni, Ezidi ve LGBTİ'lerle Kürt halkını bir yapanlara Kürt halkı sandıkta cezasını verecektir.
Ekonomik vaadlere bir nebze kanmanın mümkün olduğunu söyledik. Ancak bu vaadleri okuyan ve dinleyen herkes çok yakın bir tarihe bakmalı ve devalüasyonla yaşanan ekonomik krizleri unutmamalıdır. Ekonominin kurtarılması için ithal ekonomi bakanlarının getirilişini...
Ne yazıktır ki, haber kanalları yazarlar ve çizerler bu seçim döneminde de hep kendi siyasi görüşleri doğrultusunda yayın yapıyor. Ekonomi gazetesi diye geçinen kimi gazeteleri okuyorsunuz, hep taraflı; köşe yazarları hep taraflı; herkes okuyucusunu kendi siyasi görüşü doğrultusunda yönlendiriyor. Olumluluk veya olumsuzlukların hepsi siyasi görüş ve düşüncelere göre şekilleniyor. Bu yüzden seçimde ekonomik boyuttan ziyade, siyasi bir boyuta göre oy kullanılacak. Vatandaş da buna göre oy verecek. Herkes verdiği oydan yaptığı tercihten de haliyle sorumlu olacak.
Bu seçimde ekonomik vaadlerden ziyade siyasi vaadlere göre oy verilecek. Elbet ekonomik refahın da oy vermede etkisi büyük olacak. Ancak bundan çok sırf Kürdüm diye oy verenler... Sırf Türk milliyetçisiyim diye oy verenler... Komüniste komünist, sosyaliste sosyalist olduğu için oy verenler... Bu tarz bir oy verme daha ön planda olacak. Dolayısıyla verilen her bir oy dini olarak da yükümlülük getirecek. Her oyun bir vebali olacak.
Bu nedenle her vatandaş tercihini yaparken, çok iyi hesap yapmalıdır.
Her zaman doğru tercihler yapmak temennisi ile Allah'a emanet olun.