Seçimini Yap, Değişimi Başlat! Yüzyılımızın Önemli Bir Sorunu : “İklim Değişikliği”

Bir taraf kuraklık ile pençeleşirken diğer bir tarafta tufanlar kasırgalar ve yangınlar devam ediyor. Peki, bunların sebepleri neler? Neden son zamanlarda arttı? Bizler bu yıkımın tam olarak neresindeyiz?

Avusturalya ve Amazon yangınları, Antarktika buzullarının erimesi, Arjantin’de ormansızlaştırma politikaları, okyanusların aşırı ısınması ile gerçekleşen mercan ağarması, birçok bölgede yaşanan şiddetli yağmurun yol açtığı sel ve yıkımlar, nükleer tehditler, toprak su ve havanın kirlenmesi gibi bir dizi tehditlerle karşı karşıyayız. Bir taraf kuraklık ile pençeleşirken diğer bir tarafta tufanlar kasırgalar ve yangınlar devam ediyor. Peki, bunların sebepleri neler? Neden son zamanlarda arttı? Bizler bu yıkımın tam olarak neresindeyiz?

Konu başlıklarımızı özelde incelemeden önce dilerseniz iklim değişikliği hakkındaki bilgilerimizi tazeleyelim. Bilim insanları son 50 yıldaki sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark edilebilir etkileri olduğu görüşünde. Üstelik artık geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşılıyor. Hiçbir önlem alınmazsa bu yüzyıl sonunda küresel sıcaklığın ortalama 2 derece artacağı tahmin ediliyor. Dünya genelinde kayıtların tutulmaya başlandığı 2007’den bu yana son 150 yıllık dönem içinde en sıcak yıl olabileceği öngörüsü var. Dünya iklim sisteminde değişikliklere neden olan küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden, okyanus derinliklerine, Ekvator’dan Kutuplar’a kadar dünyanın her yerinde hissediliyor. Kutuplardaki buzullar eriyor, deniz suyu seviyesi yükseliyor ve kıyı kesimlerde toprak kayıpları artıyor. Örneğin 1960’ların sonlarından bu yana Kuzey Yarımküre ’de kar örtüsünde yüzde 10’luk bir azalma oldu. 20’inci yüzyıl boyunca deniz seviyelerinde de 10-25 cm arasında bir artış olduğu saptandı.

Küresel ısınmaya bağlı olarak dünyanın bazı bölgelerinde kasırgalar, seller ve taşkınların şiddeti ve sıklığı artarken bazı bölgelerde uzun süreli, şiddetli kuraklıklar ve çölleşme etkili oluyor. Kışın sıcaklıklar artıyor, İlkbahar erken geliyor, Sonbahar gecikiyor, hayvanların göç dönemleri değişiyor. Yani iklimler değişiyor. İşte bu değişikliklere dayanamayan bitki ve hayvan türleri de ya azalıyor ya da tamamen yok oluyor. Küresel ısınma insan sağlını da doğrudan etkiliyor. İklim değişikliklerinin kalp, solunum yolu, bulaşıcı, alerjik ve bazı diğer hastalıkları tetikleyebiliyor.

İklim Değişikliği Nedir? Küresel İklim Değişikliği Sebepleri Nelerdir?

Dünyamız hızla değişiyor; sanayimiz gelişiyor, teknolojilerimiz artıyor. Yapay zekâ çağı ile birlikte neredeyse her gün yeni bir “Bu da neyin nesi?” sorusuna uyanıyoruz desek hiç de abartmış olmayız. Buraya kadar her şey yolunda, hayatımız eskisine göre daha da kolaylaştı. Peki, “dünyamız” ne âlemde? Biz teknolojinin hızına yetişmeye çalışırken dünyamız da bizim hızımıza ayak uydurabiliyor mu sizce? Sanırız uyduramıyor ki karşımıza her gün yeni bir sorun çıkıyor; hava kirliliği, çevre kirliği, deniz kirliliği. Bunlardan biri de küresel iklim değişikliği belki de. Alışık olmadığımız iklim koşulları ile tanışır olduk; gel(e)meyen yazlar, bit(e)emeyen kışlar, kış mevsimini andıran ilkbaharlar, yaz esinti yaşatan sonbaharlar derken tüm coğrafya derslerimiz kafamızda allak bullak oldu. Biyosferdeki canlı türünün gün geçtikçe azalması da yaşanan bu değişimlere canlıların ayak uyduramadığının göstergesi.[1]

İklim değişikliği aslında doğada yaşanan değişiklikler ile yavaş yavaş gerçekleşir ve canlılar bu duruma kolay adapte olurlar. Ancak ne zaman ki işin içine beşerî faktörler girdi ve bu süreç olması gerekenden daha hızlı ilerlemeye başladıysa işte o zaman canlılar değişimlere karşı bir adaptasyon sorunu yaşanmaya başladı.  Zira bu hızlı değişime canlıların ayak uydurması elbette zor olacaktır.

Küresel iklim değişikliği nedenlerini genel anlamda ele alacak olursak bunların beşerî sebeplere dayandığını gözlemleyebiliriz. İnsan faktörü, küresel iklim değişikliğinin temelinde yatan unsurdur.  İklim değişiklikleri için iki büyük nedeni ‘küresel ısınma ve küresel soğuma’ olarak sayabiliriz. Küresel ısınma, atmosfere salınan gazların neden olduğu düşünülen sera etkisinin[2] bir neticesidir; dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artış ile tabir edilir. Küresel ısınma, yaz sıcaklarının artışı ile olurken küresel soğuma da yaz sıcaklarının düşüşü ile gerçekleşir. Yani aslında küresel soğuma ve küresel ısınmayı yaz sıcaklıkları belirler diyebiliriz. İklim değişiklikleri deyince aklımıza ilk olarak küresel ısınma geliyor olsa da küresel soğumanın da bu aşamada etkili olduğunu görüyoruz. Aşırı ısınma ve aşırı soğuma neticesinde canlıların yok olma riski vardır ki nesli tükenen canlılar da doğadaki bu değişimin bir nedenidir. İklim değişikliğinin en büyük nedenlerinden biri atmosferdeki ısı artışıdır. Isı değişimi, insanların çeşitli üretimler yapması ve doğayı düşünmeden adımlar atmasından kaynaklanır. Ormanları tahrip edilmesi, enerji tüketimi, fosil yakıtlar ve bunların oluşturduğu atık maddeler gibi unsurlar bu değişikliği hızlandırmaktadır.

İklim Değişikliğini Nasıl Önleyebiliriz?

Madem küresel boyutlara ulaşan iklim değişikliğinin asıl nedeni biziz, o zaman önlem almak için doğaya yardımcı olması gereken de biziz. Peki, doğaya nasıl yardımcı olabiliriz? Kişisel ve kitlesel olarak yapmamız gereken bazı hususları hayata geçirmek zorundayız.

Kullanmadığımız elektrikli aletleri fişten çekerek işe başlayabiliriz. Televizyon, bilgisayar, telefon şarjı gibi aletler beklemede olsa bile elektrik harcar. Bunu önlemek için kullanmadığımız cihazları fişlerinden çekebiliriz. Enerji tasarrufu sağlayan ampuller kullanabiliriz.  Elektronik eşya satın almadan önce, düşük enerji tüketimi ile yüksek verim sağlayan ürünler almaya gayret etmeliyiz. Enerji tasarruflu ürünler, küresel ısınmaya karşı güçlü bir önlemdir. Güneş paneli kullanımı da önemli bir katkıdır. Güneş panelleri sayesinde evde kullandığımız suyu güneş enerjisi ile ısıtabiliriz.

Yenilenebilir enerji bize sürdürülebilir bir gelecek sunuyor. Bu aynı zamanda gezegenimiz için daha yeşil ve huzurlu bir gelecek demek. İstediğimiz, arzu ettiğimiz bir gelecek için yüzümüze güneşe dönebiliriz.

Mavi gezegenimiz tehlike altında ve onu korumak hepimizin görevi. Sağlıklı okyanuslar gezegenimizin yaşanabilir alanların yüzde 97’sini oluşturup 700.000'den fazla türe ev sahipliği yaparak yaşam destek sistemi görevi görür. Okyanuslar, insan sağlığı için de hayati öneme sahiptir; aldığımız her iki nefesten birini okyanuslar sağlar.

Ulusal sınırların ötesindeki bu sular gezegenimizdeki en büyük ve uzun sıra dağlara, bilinen en eski yaşam formlarına ev sahipliği yapan mercan resiflerine ve içerisine Everest Dağı’nı sığdıracak kadar derin çukurlara sahiptir. Bu yapılar binlerce kilometre yol kat eden Balina, Kaplumbağa, Albatros ve Orkinos gibi canlıların adeta otoyoludur. Yüzlerce yıl yaşayabilen hayvanları da barındıran bu devasa mavi dünya, tropikal yağmur ormanlarından çok daha büyük bir canlı çeşitliliğine ev sahipliği yapar. Bütün dünyada iklim değişikliği nedeniyle sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, aşırı hava olayları meydana geliyor. Her yıl yüzbinlerce insan evini ve yaşadığı bölgeyi iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri nedeniyle terk etmek zorunda kalıyor. Narin dünyamız, doğa ve yaşam büyük bir tehdit altında. Bütün insanlar sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Su kaynaklarının kıtlığı da bir başka önemli sorun. Ancak, alınabilecek önlemler de yok değil. Konunun uzmanları, tüketicileri ulaşım sektörü konusunda da uyarıyor. Bu sektör, yenilenemeyen enerji kaynaklarının baş tüketicisi ve sektörde kullanılan gazların emisyonları hava kirliliğine, iklim değişikliklerine neden oluyor. Ayrıca, tüketicilere geri dönüşümü bir yaşam tarzı olarak benimsemelerini, alışveriş sırasında aşırı tüketimden kaçmalarını öğütlüyor. Tüketicilerin özenli davranması gereken en önemli konuların başındaysa ambalaj tüketimi geliyor. Zira plastik ambalajların doğada kaybolma süresi bin yılı buluyor.[3]

İnsanoğlu bu zamana kadar büyük iklim değişikliklerine sebebiyet verdi ve şu an bu değişikliğin hızını azaltmaya çalışıyor. Sera gazı salınımını durdurmuş olsak bile, küresel ısınma yüzyıl boyunca sürmese bile etkisinin birkaç on yıl boyunca sürmesi bekleniyor. Bilim insanları “Küresel Felaket”in şu an bile kutuplarda başladığını, Kuzey Kutup bölgesinde sadece birkaç yıl içerisinde yazları buz kalmayabilir. Bazı uzmanlar ise Dünyanın şu ana kadar bir ya da daha fazla kez taşma noktasını aştığını belki de geri dönülemez değişikliklerin iklimimizi yeni bir boyuta taşıyacağını söylüyor. Fakat iklim değişikliğinin kötü etkilerinden kaçınmak için çok geç kalmış olmayabiliriz. İklim değişikliğiyle başa çıkmak iki aşamalı yaklaşımı içeriyor. Birincisi sera gazı salınımını hafifletme, ikincisi ise iklim değişikliğini kabullenip bununla nasıl yaşanması gerektiğini öğrenme. İklim değişikliği küresel olduğundan dolayı ekonomik, sosyal ve politik etkileri var ve çözüm hem küresel hem de bölgesel boyutta yerel çabaları gerektiriyor. Yani İklim değişikliğini önleyebilmek bizim elimizde. Kısacası yaşam için gerekli olan hava, su ve toprağı korumamız gerekiyor.

Her bir birey yaşadığı yere ve yaşam şekline göre farklı miktarda karbon salımına neden olur. Yediğimiz gıda tipinden ulaşım şeklimize ve elektrik tüketimimize göre hepimizin karbon ayak izi farklıdır. Enerji tasarrufu yaparak ve bazı alışkanlıklarımızı değiştirerek karbon ayak izimizi azaltabiliriz. Örneğin, araba kullanmak yerine otobüs veya tren gibi toplu taşımayı kullanmak sebep olduğumuz karbon salınımını azaltacaktır. Evimizin ısı yalıtımını güçlendirmek, mümkünse yenilenebilir enerji kaynağı kullanmak da karbon ayak izini azaltmakta etkilidir. Ayrıca ağaçlar karbondioksiti emip oksijen üretirler. Bu sebeple doğaya olan borcumuzu az da olsa ödeyebilmek için ağaç dikebiliriz.

Dünyadaki, küresel çevre sorunlarını ortaya çıkarmak, yeşil ve barış dolu bir gelecek için gereken çözümleri sunmak amacıyla şiddetsiz ve yaratıcı çözümler sunmalı, bağımsız kampanyalar yürüten organizasyonlar meydana getirmeliyiz.  Kitlesel olarak, her türden biyoçeşitliliğin korunması, okyanusların, toprağın, havanın ve su kaynaklarının tahrip edilmesinin engellemesi, nükleer tehditlere son verilmesi, barışa, küresel silahsızlanmaya ve şiddetsizliğe destek verilmesi gerekiyor.

Gezegenimizi korumaya değer çok şey var. Biz mi? Doğa mı? İkileminde oyumuzu doğadan yana kullanıp her iki tarafı da kurtarmak mümkündür. Bizlere emanet edilen bu güzellikleri korumakla mükellefiz.

Satın aldığımız her ürünle, yaptığımız her eylemle, kurduğumuz her cümleyle yaşamak istediğimiz dünyanın temellerini atıyoruz, bunun farkına vardığımızda dünyayı daha güzel bir yer haline getireceğiz…

Muhammed Zeki Aygur

[1] https://www.incitas.com.tr/bilgi-merkezi/blog/iklim-degisikligi-nedir-kuresel-iklim-degisikligi-neden-olur
[2] http://climatechange.boun.edu.tr/iklim-degisikligi/
[3] http://www.tikad.org.tr/arastirmalar/sayfa15.html

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Sağlık Haberleri

Akran zorbalığının belirtileri
Aileler çocuklarının alışılmadık davranışlarını ve özelliklerini tanımlayabilmeli!
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Aşırı koruma ve kontrol sevgi değil çocuğun ruhunun hapsidir
Diş sağlığı için bebeklere şekersiz beslenme alışkanlıkları edindirin
Uzmanlar, bal kabağı tüketimini tavsiye ediyor