Bundan sonraki seçime dört sene var. İstanbul Büyükşehir’in yargıda devam eden durumu bir yana çok ivedi biçimde çözüm bekleyen sorunlar için hemen harekete geçme zamanı.
Yerel seçimin sonuçları, yürütmeyi etkilemeyeceğine göre, derhal yapısal reformlarla birlikte gecikmiş problemlerin ve öncelikli ihtiyaçların hal çaresine bakılmalı. Ki, bunların içinde ‘halledeceğiz’ denilip seçimden sonrasına ertelenenler de var, seçimle birlikte daha da netleşip aciliyet kesp etmiş olanlar da var.
Bir kaçını şöyle sıralayalım:
Birincisi: Boşanan erkeğin ömür boyu nafaka ödemesine dair yasanın yeniden ele alınıp, akl-ı selimle, toplumun inanç ve değerlerinin esas alındığı yeni bir düzenleme yapılması.
İkincisi: Genç evlilerle ilgili hâlâ devam eden zulmün; şartsız şurtsuz, amasız, şayetsiz derhal bitirilmesi, hatta konunun mazlumlarına tüm haklarının ve itibarlarının iade edilip kendilerinden özür dilenmesi.
Üçüncüsü: Feminist, namus düşmanı, ahlaksız çevrelerin cinsiyet ve fıtrat karşıtı projelerine, ifsad faaliyetlerine mâni olunması. Bunlara kaynak sağlayan yerli ve yabancı kuruluşların sadece ifşa edilmesi değil, hareket alanlarının daraltılması.
Dördüncüsü: Tek taraflı ve hakkaniyetten uzak aile politikalarının revize edilmesi, anneliği, ev hanımlığını ve evliliği özendirici çalışmalara hız ve nitelik kazandırılması. Zina ve bilumum hayasızlıklarla ilgili caydırıcı cezalar getirilmesi.
Beşincisi: Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndan yeterli puan aldığı halde hakkında hiçbir hukukî engel, ceza vs. de bulunmayan adayların, liyakat açısından da hiçbir rasyonelliği olmayan mülakat sınavlarıyla elenmelerine son verilmesi.
Altıncısı: Yine hangi kriterlerle çalıştığını kimsenin tam olarak bilmediği ve fetösavarlıkla da neredeyse hiçbir alakası olmayan güvenlik soruşturmalarının bitirilmesi.
Yedincisi: Bütün cemaat, tarikat ve İslami yapıları aynı kefeye koyarak fişleme yapan, haklarında tehlike ve tehdit algısı oluşturan, devlet içindeki maksatlı oluşumlara, hastalıklı anlayışlara ve derin odaklara müsamaha gösterilmemesi. Gençliğin manevî bakımdan ıslahı, ihyası ve inşası için çalışan gönüllü sivil çalışmalara destek olunması.
Sekizincisi: Soğan ve patates gibi çokça manipüle edilen gıdalardan başlayarak satış yerine üretim ve dağıtımının tanzimini gözeterek reel, dengeli ve sağlam adımlar atılması.
Dokuzuncusu: Rüşvet, adam kayırma, ihalelerde usulsüzlük, her türlü savurganlık ve ‘ne yapalım bizden’ şeklindeki yozlaşmalara sıfır tolerans gösterilmesi.
Onuncusu: Seçimler öncesinde ilan edildiği gibi Ayasofya’nın isminin cami olarak düzeltilmesi.
On birincisi: Memleketin iyiliği için çalışan herkesin fikrine, tavsiyesine ve çalışmasına değer verilerek kendileriyle istişare edilmesi.
On ikincisi: Danışmanlık ve diğer yetkilendirmelerde toplum vicdanını inciten tercihlerden vazgeçilmesi. Akrabalık ve bölgecilik gibi son derece rahatsız edici ölçütlerin terk edilmesi.
On üçüncüsü: Ülkenin; kıblesi, idealleri, medeniyet ve tarih mirasları aynı ancak anadil ve unsuriyeti farklı öğeleriyle birlikte düşünülmesi, buna, tıpkı geçmişte olduğu gibi büyük bir zenginlik olarak bakılması. Dolayısıyla daha kuşatıcı bir söylem ve tavır üretilip politika geliştirilmesi.
On dördüncüsü: Son seçimlerle ilgili analizlerin iyi yorumlanması, çıkarılan derslere göre hataların düzeltilmesi.
“Senin Rabbin, halkları iyi ve ıslahatçı iken, o memleketleri haksız yere helak edecek değildir.”(Hud Suresi 117)