Türkiye'de yaygın bir cilt hastalığı olan sedef (psoriasis), toplumda yaklaşık yüzde 2 oranında görülüyor. Sedef lezyonları vücudun hemen her yerinde görülebilse de saçlı deri, diz altı, dirsek çevresi, el ve ayak içleri, genital bölge, koltuk altı ve meme altında daha sıklıkla görülebiliyor. Sedef hastalarının yaklaşık beşte birinde hayatlarının bir döneminde eklem iltihaplanması (artrit) bulguları da ortaya çıkıyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romanoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Umut Kalyoncu; sedef hastalığı ve beraberinde görülen eklem iltihaplanmaları, yani sedef romatizması hastalığı (psoriatik artrit) hakkında şunları söylüyor:
“Bu hastalıktan en çok etkilenen bölgeler el ve ayak eklemleri, dizler ve dirseklerdir. Kas ve kemiğin bağlantısını sağlayan tendonlar da bu hastalıkta iltihaplanabilir ve hastalar sıklıkla topuk ağrısından yakınırlar. Ayrıca omurganın kendisinde de iltihaplanma olabilmektedir. Hastalarda sabahları daha belirgin olan bel-kalça ağrısı ve tutukluğunun yanı sıra boyun ve sırt ağrıları da görülebilir.”
“Sedef romatizmasında genetik yatkınlık önemli bir etken”
Sedef romatizması yatkınlığını artıran bazı nedenler olduğunu belirten Prof. Dr. Kalyoncu, “Bunların en başında aile öyküsü gelmektedir. Gerçekten de güçlü bir ailesel bağlantı bulunmaktadır. Ayrıca sedef hastalığı saçlı deriyi, genital bölgeyi ve tırnakları etkilediyse, bu hastaların gelecekte sedef romatizması geliştirme riskleri daha fazladır. Obezite, diş sağlığının kötü olması, sık geçirilen enfeksiyonlar ve tekrar eden travmatik hareketler de bu hastalığın gelişmesini kolaylaştırabilmektedir.” dedi.
“Sedef hastaları doktorlarıyla eklem şikâyetlerini de paylaşmalı”
Sedef romatizması hastalığının, kas-iskelet hastalıkları ile ilgilenen deneyimli bir romatizma doktoru tarafından kolayca teşhis edilebileceğini belirten Kalyoncu şu uyarılarda bulundu: “Bazı hastaların şikâyetleri çok da özgün değildir ve ne yazık ki bazen yanlış tanılar almakta ve yıllarca bu yanlış tanıyla takip edilmektedirler. Örneğin hastalarımız iltihaplı olamayan kas romatizması (fibromiyalji), bel fıtığı ve kronik yorgunluk sendromu gibi yanlış tanılar alabilmektedirler. Bazı hastalar da bir cilt rahatsızlığı ile eklem hastalığı arasında ilişki olabileceğini düşünmedikleri için şikâyetlerini birleştirmekte zorlanmaktadırlar. Bu nedenle eklem şikâyetlerini dermatoloji (cildiye) uzmanları ile paylaşmamaktadırlar. Oysa sedef temel olarak bir cilt hastalığı olması nedeniyle hastalarımızın çoğunu takip eden doktorlarda da dermatologlardır.”
“Sedef romatizmasının tedavisi hastaya göre değişiyor”
Prof. Dr. Kalyoncu, sedef romatizmasının tedavisi hakkında ise “Tedavi şekli eklem tutulumun ciddiyetine bağlıdır. Bu nedenle hastaya göre özelleştirilmektedir. Duruma göre ağrı kesiciler, hastalık düzenleyici ilaçlar ve biyolojik tedaviler kullanılmaktadır. Kortizon (steroid) mümkün olduğunca kullanılmamaya çalışılmaktadır. Eklem şikâyetleri nedeniyle kortizon verilecek ise mümkün olan en az sürede ve en düşük dozda kullanılmalıdır. Sonuç olarak kronik (uzun süreli) iltihaplı romatizmal hastalıklardan birisi olan sedef romatizması hastalarının, dermatoloji ve romatoloji doktorları tarafından birlikte takip edilmesinin, hastalar için saymakla bitmez faydaları vardır.” diye konuştu.
“Güneş ışınları sedef lezyonlarını geriletiyor”
Güneşin sedef lezyonları üzerindeki olumlu etkisine değinen Kalyoncu, “Ülkemiz sedef hastaları için gerçekten önemli imkânlar sunmaktadır. Güneşin sedef döküntülerini gerilettiği veya tam olarak düzelttiğini neredeyse tüm hastalarımız tarafından bilinmektedir. Gerçekten de güneş ışınları sedef lezyonlarına iyi gelmektedir. Ancak güneşin dik açıyla geldiği dönemlerde uzun süre güneşlenmek ciltte kurumalara ve yanıklara neden olabileceği için dikkatli olunmalıdır. Eğer ciltte ciddi kuruluklar ortaya çıkar ise uygun nemlendiricilerin de faydası olacağı akılda tutulmalıdır.” dedi.
İLKHA