İslami kimliğinden dolayı uğradığı silahlı saldırı sonucu katledilen Süleyman Akyüz'ün şehadetinin üzerinden tam 25 yıl geçti.
Mersin'de ikamet eden ve İslami kimliğinden dolayı PKK tarafından defalarca tehdit edilen Akyüz, asla bu tehditlere boyun eğmedi. İslami yaşantısından taviz vermeyen Akyüz, 20 Şubat 1993'te sabah namazı sonrası iş yerini açtığı esnada kendisine pusu kuran PKK tarafından katledildi.
Şehadetinin 25'inci yıldönümünde Süleyman Akyüz'ü anlatan ailesi, onun İslam dinine sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve inancı etrafında bir yaşam sürdürdüğünü söylediler.
70 yaşındaki Fatma Yıldız, kardeşi Süleyman'ın dinine çok düşkün biri olduğunu anlattı. Yıldız, "Biz ikimiz de küçükken annemiz vefat etti. Ben evlenip gittim. Kardeşim babamın yanında kaldı. Çalıştı ve kendi imkânlarıyla evlendi. Kardeşim evlendikten sonra evini Mersin'e götürdü. Mersin'de bir süre kaldı. Kardeşimin çocukları henüz küçükken hainler onu şehit etti." dedi.
"Herkes onu sever, onunla gıpta ederdi"
Kardeşinin herkes tarafından çok sevilen biri olduğunu kaydeden Yıldız, şunları söyledi: "Kardeşim çok değerli biriydi. Hiç kimse ondan şikâyetçi olmazdı. Herkes onu sever, onunla gıpta ederdi. Şehit edildiğinde henüz gençti. Ben kardeşime doyamadım, biz birlikte büyüyemedik. Çünkü ben evlendikten sonra ayrı kaldık. Kardeşim namazını kılardı ve ibadetlerine çok düşkündü. Kardeşim şehit olduğunda Midyat'taydım. Ben Mersin'e gidene kadar kardeşimi defnetmişlerdi. Onun cenazesini bile göremedim. O benim tek kardeşimdi. Onun şehit olduğunu duyduğumda çok üzüldüm. Ne zaman aklıma gelse sözler boğazımda düğümleniyor. Uzun yıllar boyunca kardeşimi hiç görmemiştim."
"Hastalandığı için hac ibadetini yerine getiremedi"
Kardeşinin, 1991'de hem çalışmak hem de hac ibadetini yerine getirebilmek için bir inşaat firmasıyla anlaşıp, işçi olarak Suudi Arabistan'a gittiğini aktaran Yıldız, "Kardeşim kutsal topraklara gitmeyi çok isterdi. Bir ara çalışmak için Suudi Arabistan'a gitti. Suudi Arabistan'a gitmeden önce bana telefon etti. Oraya gidip çalışacağını söyledi, benden helallik diledi. Suudi Arabistan'a hem çalışmak hem de ibadetini yerine getirmek için gideceğini söyledi. Oradayken hastalığa yakalandı, hac ibadetini yerine getiremedi. Bunun üzerine Türkiye'ye gelmek zorunda kaldı. Suudi Arabistan'dan daha yeni gelmişken kardeşimi şehit ettiler." şeklinde konuştu.
Süleyman Akyüz'ün eşi Hanım Akyüz (61), eşinin sürekli Müslümanların dertleriyle dertlendiğini ve herkes tarafından çok sevildiğini söyledi.
Akyüz, "Biz evlendikten bir süre sonra çalışmak için Adana'ya gitti. Daha sonra kısa bir süreliğine Adana'ya yerleşmiştik. Tekrar dönmeyi hesaplıyorduk fakat kısmet olmadı. Eşim Adana'da çalıştı, durumumuz çok iyiydi. Çocuklarımız henüz küçüktü. Bir gün bana Suudi Arabistan'a gideceğini söyledi. Ben de çocuklarımız çok küçük olduğundan dolayı gitmemesini istedim. Bana 'İnşallah hac ibadetini yapıp tekrar döneceğim.' dedi. Suud'da 6 ay kaldı. Orada bir hastalık geçirdi ve ameliyat oldu. Eve geldiğinde çok hastaydı. Bir süre tedavi gördükten sonra iyileşti. İyileştikten sonra Mersin'de bir market açtı. Herkes onu sevdiği için gelip ondan alışveriş yapıyordu. İşlerimiz çok güzeldi." ifadelerini kullandı.
"Eşim bir sabah iş yerini açarken onu şehit ettiler"
Akyüz, eşinin, 1992'de İslami anlamda hizmetlere başlamasıyla birlikte sürekli tehdit edilmeye başlandığını ancak bunları hiçbir zaman önemsemediğini vurgulayarak, "Bir gün birisi geldi. Bütün iş yerlerinin kepenklerini kapatıyorlardı. Eşime de 'Bu marketi kapat.' dedi. Eşim eve geldi, bir kişinin kendisinden marketi kapatmasını istemiş. Ben de hemen çarşafımı giyerek arkasından gittim. 'Oğlum bizden ne istiyorsun? Benim oğlum hastanede, bugün taburcu olacak. Onun için dükkânımızın açık kalması gerekiyor.' dedim. O zaman bakkallar sürekli açılmazdı, haftanın belli günleri açılırdı ama ne yaptıysam da bana dükkânın bugün kapanması gerektiğini söyledi. O gittikten sonra fazla geçmedi, markete bomba attılar. Bunun üzerine tekrar dükkânımızı temizleyip eşyalarla doldurduk. Bunun üzerinden daha fazla bir zaman daha geçmemişti ki yine geldiler. Eşim bir sabah iş yerini açarken onu şehit ettiler." dedi.
"Bir gün olsun kimsenin ondan şikâyetçi olduğunu duymadım"
Eşinin herkes tarafından çok sevilip sayıldığını, hiç kimsenin kalbini kırmadığını anlatan Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Herkes onu seviyordu. Bir gün olsun kimsenin ondan şikâyetçi olduğunu duymadım. Biz zaten Mersin'e gittiğimizde herkes tarafından sevilir, sayılırdı. Kimse ondan izinsiz bir iş yapmazdı. Bir kavga olduğunda hemen onu çağırırlardı ve herkesin sorunlarıyla ilgilenirdi ama maalesef sonra hepsi ona düşman oldu. Eşimin hiçbir suçu yoktu. İş yerini açarken ona saldırdılar."
"Ben ancak Allah'tan korkarım, kâfirlerden korkmam"
Süleyman Akyüz'ün sabahlara kadar ibadet ettiğini ve vaktinin çoğunu camide geçirdiğini kaydeden Akyüz, "Bir defa PKK'lilerin eşimi tehdit etmesine şahit oldum. Bir gün geldiler ve 'Bize yardım verin.' dediler. Eşim de 'Ben ancak Allah için yardım ederim. Kâfirlere yardım vermem.' dedi. O zaman zaten çok kızdılar. 'Biz kâfir miyiz, bize kâfir diyorsun?' dediler. Sürekli eşimi ölümle tehdit ediyorlardı. Bir gün ben ona 'Sen hiç bunlardan korkmuyor musun? Bunlar her zaman seni ölümle tehdit ediyorlar.' dedim. Bana 'Ben ancak Allah'tan korkarım, kâfirlerden korkmam.' dedi." şeklinde konuştu.
"Baba duygusu tadamadım"
Babası katledildiğinde henüz bir yaşında olan ve şu anda iki çocuğu bulunan Bilal Akyüz ise "Babam çok temiz ve dürüst bir insanmış. O zaman mahallenin ileri gelenleri kendisine danışmadan bir iş yapmazmış. Sürekli güvenirliği ile ön planda dururmuş. Tabi, baba duygusu bir başka. Ben onu tadamadım." ifadelerini kullandı.
İLKHA