Henüz on sekizinde mazlumca şehid edilen Ali, düşmanın yırtıcılığı ve Müslümanların mazlumiyetinin bir timsalidir adeta.
Tıpkı Mısır'da Musa (as) gibi Firavun'un sarayında boy atmış bir gül. İnsanî hiçbir özelliği olmayan bir babanın oğlu… Her türlü imkanları ile küfre ve İslam düşmanlığına adanmış bir ailenin mensubu… Ve Ali gençliğinin mukaddimesinde hidayete vasıl olmuş, nazenin bir fidan…
İslam'a hizmeti İslam düşmanlığına, davası ve dava kardeşlerini, ailesine tercih eden Ali… Ancak müminlerin kardeş olabileceğine şahit olmuş, babasına karşı kararlılık ve sabırla onurlu bir mücadele vermişti.
İslam'a ve Müslümanlara karşı kin ve düşmanlıkları ile nam salmış aile ve akrabalarına karşı, imanın tadından aldığı coşku ile kendisini İslam'a adayan Ali'nin ailesi tarihin ender şahit olduğu bir şekilde Aliyi katletme kararı alır.
Kendisine kurulan tuzaktan habersiz olan Ali, eve girer girmez babasının silahından çıkan kurşunlarla karşılaşır. Nurlu yüzünde beliren hayret ve hüzün dolu buruk bir tebessümle kardeşini seyre dalan Ali aldığı 8 kurşun yarası ile kanlar içinde yere yığılır.
Daha mücadelenin baharında direnişin adı, lisanı olan, hastaneye kaldırılırken, yolda ruhunu teslim eder ve şehidler kervanına katılır.
Ali'ye Ne Oldu?
Sevmişti bir kez – bin kez İslami yeti
Şu dönemde olur muydu Müslümanlık?
Ya bir de Oruç ve Namaz
Ve… ! Acımadılar bir ağaca bağladılar onu.
Sahi o gün,
Ali' ye ne oldu?
Bir gün yolunu kestiler
Hesap ver ( nereden geliyordun? )
Ali, deyiverince ( camiden)
Hiç acımadan onu dövdüler
Sahi o gün
Ali' ye ne oldu?
Bir gün bir odaya hapsettiler
"Sana ekmek ve su yok" dediler
Onun tek suçu Allah' a inanmaktı…
O "Su" dedi kurumuştu dudakları Ali' nin…!
Sahi o gün
Ali' ye ne oldu?
Bir gün toplanmıştı düşmanları Ali' nin
Kan bürümüştü gözlerini
Kurşun… kurşunla.. dılar… Ali' yi!..
İşte tarih sayfası unutmadı onu.
Sahi o gün…
Ali' ye ne oldu?
Gerçektende o kavuşmuştu en Sevgilisine…!
(Şiir: Ali Bas, Doğruhaber)