`Şehid Rehber ve İslami Mücadele`

17 Ocak 2000`de İstanbul Beykoz`da polisin düzenlediği bir operasyonla hayatını kaybeden Hizbullah Lideri Hüseyin Velioğlun`nun vefat yıldönümüyle ilgili Hürseda haber sitesi yazarlarından Nevvab Yıldız "Şehid Rehber ve İslami Mücadele" adlı bir makale ya

İşte Hürseda haberde Nevvab Yıldız`ın ele aldığı makale...

Şehid Rehber ve İslami Mücadele

Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte yeryüzü bütün güzelliklerini sergilerken, dağlarda eriyen karlar yamaçlara doğru hareket edip farklı mecralara yayılarak dereler halinde akmaya başlar. Bunların içinden daha büyük ve cezp edici birisinin diğerlerinden farklı olarak büyük bir heybet ve coşkunlukla akıp yeşillikleri ve ağaçları yararak ilerlemesine, uzaktaki topraklara bereketler taşımasına tanık olunca bunun coşkunluğu ve güzelliği görenlerin gözlerini kamaştırıp cezp olmalarına neden olur.



Ya da soğuk bir kış gününde yüzeyi karlarla örtünmüş sıradağların arasından birinin diğerlerini aşarak görkemli ve heybetli şekilde başını göre doğru yükselttiği, bulutları yarıp yukarılara tırmandığı görülür. Dik olan başı, sarsılmaz duruşu ve bulutları yararak göklere yükselmesi hayranlıklara sebebiyet verir.

Bütün bu manzaralar Şehid Rehberi hatırlatır bana. Onurlu kişiliği, iffeti, saygısı ve letafetiyle büyük bir cezabiyete sahipti. Ancak onun başka özellikleri bunları gölgede bırakıp cezabiyetinin rengini daha da koyulaştırıyordu.

1980’lerde İslami faaliyetlerin merkezi olarak nam yapan İstanbul’a gider, düşünce ve fikirleriyle taşrada etkin olmaya çalışan İslami merkezlere uğrardık. Kitap ve dergi çevrelerine misafir olur, yeni gündemlerin haberlerini alır, Müslümanların gecenin geç saatlerine kadar tartışmalarını, enerjilerini devlet kurup devlet yıkmalarla tüketmelerini ibretle izlerdik. Alternatiflerini bilmediğimizden İslami mücadeleyi bir yerlere ulaştıracaklarıyla ilgili beklentilerimiz yerini ümitsizliklere terk ederdi. Müslümanların enerjilerini heba neden olan gündemleri; Cuma namazı kılmama, camileri mescid-i dırar diye isimlendirip yanlarından bile geçmeme, çay ocaklarında ya da kitapçılarda hiçbir getirisi olmayan ateşli tartışmalarda bulunmaktan ibaretti. Oysa yangının toplumu kuşattığı, gençliğin ateşe sürüklendiği ve İslam’ın yeryüzünden yok edilmesiyle ilgili emperyalist ve siyonist planların uygulandığı bir ortamda tartışmalarla zaman geçirmek hakkını vermemenin göstergesiydi.

Hal böyle olunca yönümüzü Doğuya çevirdik ve buralarda aramaya başladık kaybettiğimizi. Birkaç Müslümanla birlikteyken bir Müslümanın bizimle kısa bir sohbette bulunmak istediği söylendi. Kabul ettik. Sade ifadelerle konuşmasına başlayan bu Müslüman, İslam ve İslami mücadelenin ne olduğunu anlattı. Gözlerinde, konuşunca hareket ettirdiği ellerinde ve sözlerinde büyük bir güven, izah edilmez bir sıcaklık ve muhabbet vardı. Bütün zerreleriyle inanmış, ne pahasına olursa olsun inandığını yaşamaya çalışan ve bu sevdayı gençlere anlatıp harekete geçirmek için çabalayan bir şahsiyet vardı karşımızda. İslam’ın özlemiyle tutuşan kalbimiz, ilk defa İslam’a bu derece yürekten inanıp mücadelesini veren bir Müslümanla yan yana gelince doğru adreste olduğumuza kanaat getirmiştik.

Hiçbir tavize yanaşmayan ve İslam’ın yeryüzündeki her şeyden daha kıymetli olduğunu, bütün Müslümanların bu uğurda feda edilmeleri durumunda bile bu büyük davanın bütün bunlara layık olduğunu dile getiriyordu.

Müslümanların mezhepsel ve kavmi çekişmelerden uzak durmaları, İslam düşmanlarının çıkarlarına, Müslümanların ise zararına yol açacak tartışmalardan kaçınmaları gerektiğini söylüyordu.

Şehid Rehberin ihlaslı, samimi ve içten yaklaşımı hayatımızda büyük bir dönüşümün yaşanmasına neden oldu. İslami mücadelenin ne anlama geldiğini, İslam için çalışınca en sevilen şeylerin nasıl da feda edilmesi gerektiğini öğretti.

O gerçekten baskı ve zulümle sindirilmiş, mahrum bırakılmış ve inanç yönünden ağır hasara uğramış bir toplumda İslami mücadeleyi diriltmeyi, İslam’ı toplum hayatına döndürmeyi ve Müslümanların bütün meselelere İslam’ın penceresinden bakmaları gerektiğini anlatıyordu. İslam’ın toplumsal hayata hükmetmesi gerektiğini, bunun için de yorulma bilmez çalışmalara ihtiyaç olduğunu dile getiriyordu. Bundan dolayı da köy köy, şehir şehir dolaşarak, İslam’dan az çok haberdar olan insanları çalışmaya ve İslam’ı toplumda ihya etmeye çağırıyordu.

Kimseyi silaha, kavgaya ve dövüşe davet etmiyordu. Okumaya, İslam’ı öğrenmeye, yaşamaya ve insanlara anlatmaya çağırıyordu. Gereği gibi anlatılması durumunda İslam’ın cezp edeceğini, insanımızın İslam’dan haberdar olması durumunda dört elle sarılacağını dile getiriyordu.

Ömrünü İslam’a vakfetmişti. Hiçbir zaman bir evim, bir arabam olsun ya da çocuğumu güzel bir okula göndereyim düşüncesinde olmadı. İslam’ın dünyevi her kıymetten daha değerli olduğunu, İslam olmayınca başka şeylerin bir değer ifade etmeyeceğini dile getiriyordu.

İslam’ın toplum hayatından çıkarıldığı, süreç içerisinde yapılan zulümlerden dolayı insanların korkuyla sarsıldıkları bir ortamda sıfırdan başlayarak İslami hareketin temellerini attı. Halkı ve özellikle de gençliği cezp eden bu hareketin güçlenmeye başlaması memleket üzerinde hesapları bulunan güçleri rahatsız ediyordu. Şehid Rehber’in etrafında saf tutmuş insanları doğrudan hedef haline getirdiler. Boyun eğmenin İslami mücadeleyi bitireceğini ve Müslümanlara acı dolu bir tarih yaşatacağını ileri sürüp yok olmaktan kurtulmak ve Müslümanların izzet ve onurunu muhafaza etmek için savunma durumuna geçilmesi gerektiğini ileri sürdü. Uzun çabalardan ve yüzlerce Müslümanın şehadetinden sonra büyük tehlike atlatılmıştı. Ancak, kapıya daha büyük bir tehlike dayanmıştı. İslami faaliyetlerden rahatsız olan devlet, hiçbir hukuki dayanak tanımadan yok etmek için seferber olmuştu. İhlas üzerine bina edilmiş bu güzel hareketten eser kalmaması için yoğun bir şekilde yok etme operasyonları başlatıldı. Şehid Rehberin yoğun çabaları neticesinde tehlike karşısında direnme zemininin oluşturulması için çalışıldı. Ancak İstanbul’da bulunduğu sıralarda 17 Ocak 2000’de Şehid Rehberin kaldığı ev polisler tarafından kuşatıldı. Saatler süren çatışma neticesinde Şehid Rehber, ömrünü vakfettiği aziz İslam uğruna canını feda edip şehidler kervanına katıldı.

İhlas ve samimiyet üzerine bina ettiği İslami mücadele, İslam düşmanlarının yıllarca süren yok etme çabalarına rağmen yüzbinlerin omuzunda yükseltiliyor. Şehid Rehberin bereketli çalışmaları memleketin her geçen gün daha fazla İslami renk almasına sebebiyet veriyor. Şehadetinin yıldönümünde bir kez daha onurlu ve izzetli mücadelesini anıyor, o aziz insanın şehadetinin Müslüman halkımızın onurlu mücadelesini aydınlatmasını ve bereketlendirmesini Allah Teala’dan niyaz ediyorum…

“Allah yolunda öldürülenleri sakın `ölüler` saymayın. Hayır, onlar, Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar.” (Al-i İmran: 169)

Nevvab Yıldız / Hürseda Haber
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.