Türkiye’de gündem her zaman olduğu gibi yine bu hafta da çok yoğun. Siyasi gelişmeler, tartışmalar, iç ve dışta yaşananlar, FETÖ’nün siyasi ayak meselesi, darbe söylentisi, Gezi olayları davası, ekonomik sıkıntı, milleti zorlayan zamlar, Çin’de koronavirüs tehlikesi, Kudüs meselesi, İdlib’te yaşanan zulüm ve insanlık dramı… Ve saymadığımız onlarca başlık. Bugünkü yazımızda yoğun gündemden sıyrılıp Şubat ayında olmamız hasebiyle şehitlikten, şehidlerden ve şehadetten söz edeceğiz.
Yüce Rabbimiz, aziz İslam uğruna mücadele ederken öldürülenlerin aslında diri olduğunu ve kendi katında nimete erdirildiklerini buyurmaktadır: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duyurmaktadırlar.” (Ali İmran/169-170)
Başka bir ayette ise, müminlerin cennet karşılığında mallarının ve canlarının satın alındığı şöyle buyrulmaktadır: “Allah müminlerden mallarını ve canlarını, kendilerine verilecek cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. Bu; Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah üzerine hak bir vaattir. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır? O halde O’nun ile yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte bu, büyük bir kazançtır.” (Tevbe/111)
Sevgili Peygamberimiz de, zikredeceğimiz ilk hadiste şehadete olan özlemini, ikinci hadiste ise şehidliğin derecesiyle ilgili şöyle buyurmuşlardır: “Ruhumu kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra tekrar dirilip savaşarak tekrar öldürülmeyi, yine dirilip savaşta öldürülmeyi arzu ederim.” “Hiç kimse cennete girdikten sonra tekrar dünyaya dönmek istemez. Yalnız şehitler (erdikleri nimetler) sebebiyle dünyaya dönüp on defa daha şehit olmayı arzu ederler.”
Allah yolunda mücadele etmek ve bu uğurda şehid edilmek müminler için büyük bir onur ve şereftir. Allah Teâlâ’ya ve O’nun Resulünü gerçek manada iman etmiş her mümin bu şerefe nail olmayı hedeflemiştir. Duçar kalınan engel ve meşakkatler, bela ve musibetler, Allah yolunda mücadele eden müminleri bu hedefe ve şerefe ulaşma yolunda hiçbir zaman geri bırakmamıştır.
Tarih boyunca bu büyük şerefe ve bu eşsiz nimete nail olan pek çok değerli şahsiyet vardır. İsimleri, dilleri, renkleri, yaşadıkları beldeler, mensubu oldukları yapılar ve etnik kimlikleri farklı olsa da, ortak noktaları Allah yolunda mücadele ederken düşman tarafından şehid edilmeleridir.
Yüce Rabbimiz, aziz dava uğruna mücadele ederken canlarını feda eden İslam şehitlerinin şehadetlerini kutlu ve mübarek eylesin. Bizleri de şefaatlerinden mahrum bırakmasın ve yollarından ayırmasın.
Selam olsun İslam davası uğruna mücadele edip mübarek kanlarıyla çorak toprakları yeşerten ve bereketlendiren aziz şehidlere.
Selam olsun kitlelerin uyuşturulup sindirildiği dönemlerde, toplumu pak ve temiz kanlarıyla küfre ve tuğyana karşı harekete geçiren korkusuz yiğitlere.
Selam olsun İslamî değer ve kavramların içinin boşaltılıp model olarak sunulduğu ahir zamanda, örnek yaşantılarıyla inananlara yol gösteren cefakâr neferlere.
Ve selam olsun zilletle yaşamaktansa izzetli bir ölümü seçerek, gelecek nesillere ilahi bir miras bırakan fedakâr rehberlere.
Ey aziz şehidler! Sizler acıları lezzete çeviren şehadeti seçerek; şehidlere koşmayı kolaylaştırdınız. Yalnızlığı ve unutulmuşluğu Allah’a ulaştırarak giderdiniz. Ölü kalplerde arzu ve istekler meydana getirdiniz. Mahrumiyet ve ayrılığı lezzete çevirdiniz. Amel güzelliğinizi ve mücadele azminizi çevrenize sirayet ettirdiniz.
Kimi zaman “Bu dava çok büyüktür en iyilerimizi feda etmek gerek” kimi zaman da “Cihat altındaki meşakkat, düşmanın zilleti altındaki rahatlıktan daha değerlidir” diyerek tarihe yön verdiniz. Özgürlüğe giden yolun öncüsü olarak, geleceğe büyük bir miras bıraktınız. Bıraktığınız mirasa sahip çıkacağımıza ve yolunu sürdüreceğimize söz veriyoruz. Ruhunuz şad, mekânınız cennet-ül firdevs olsun.