İslam ülkeleri üzerindeki acı ve gözyaşı bir türlü dinmiyor. Arap Baharı'nın kışa dönüştürülmesi sonrası ecnebilerin eli ve dürtüsüyle gerçekleşen katliamların ardı arkası maalesef kesilmedi.
Önce Suriye'de olduğu gibi iç savaşla yerel halk ve güçleri tamamen takatten düşürme seansları başlatıldı. Gerek ‘uluslararası güç' diye tabir edilen ecnebilerin direk müdahalesi, gerekse de kapalı-açık yerel unsurlara yani taraflara verdikleri destekle sahiden hayat yaşanmaz hale geldi.
Katledilen yüzbinlerin yanında milyonlar yerinden, yurdundan edildi. Tüm bunların ardından yangın yerine dönüştürülen yerlerde soğutma çalışmaları ve şehirlerdeki imar çalışmalarıyla ilgili umutlar başlamışken, öyle olmadı.
Parçacıklara ayrılan ve değişik unsurların hâkimiyetine terkedilen yerlerdeki fitne ateşi şimdi de patlamaya hazır bir volkanı andırır nitelikte.
Suriye'de sözüm ona Kürt PYD'si eliyle vurulan Arap bölgelerindeki travmanın etkisinin nasıl silinebileceği tartışılırken, bu sefer aynı militarist güçler eliyle İdlib'in hedef tahtasına konması, var olan acının daha da derinleştirilmesi gayretleri değildir de nedir?
Haziran 2014'te Telafer'de DAİŞ'le yaşanan çatışmalarda vuku bulan acıların etkisi dinmemişken, şimdi yeniden uçaklarla şehri geri alma seansları kim bilir kaç katı daha acı yaşatacak ve Musul'da şahit olunduğu gibi tüm dünyayı nasıl bir şehir enkazıyla karşı karşıya bırakacaktır!
Dün şehir ellerindeyken, karşıt gücün şehir dışından şehre yönelmek suretiyle gelişlerini uçaklarla durdurmayanların, bugün şehrin içinde, mahallede, evde, orada-burada sivillerin içerisindeki sözüm ona militanları savaş uçaklarıyla öldürmeye çalışmaları trajikomik değil mi? Şehirleri uçaklarla kurtaracağız diyenler yalan söylüyor!
Dün itibariyle başlatılan Irak'ın en büyük ilçesi 200.000 nüfusluk Telafer saldırıları da aynı seansların tekrarından başka bir şey değildir.
Yine siviller vurulacak, yine katliamlar yapılacak, yine bütün bir şehir yerle bir edilecek! Uçaklarla gelen bu saldırıların, sivil halkın canına mal olmakla beraber şehrin yerle bir edilmesine sebebiyet vereceği de açıktır.
Şu an İslam ülkelerindeki sorunların çözüm yöntemlerine bakıldığında, yanlış cebir gören bu azaların -bir kere- ağrısının dinmesinin imkânı yoktur. Yaranın bu şekil kabuk tutması da mümkün değildir.
PYD Rakka'yı veya İdlib'i alacak ve sorun çözülmüş olacak.. Veya bugün DAİŞ'te olduğu gibi Haşdi veya Araplar, çoğunluğu Türkmen ve Sünni diye nitelenen Telafer'i alacak ve sorun kalmamış olacak, öylemi? Bütün bunlar, ‘olmadı, bi daha, yine bi daha ve bi kez daha bi daha' müdahale etmenin zeminini oluşturmanın operasyonlarıdır.
Artık semamızda ecnebi uçaklarını görmek istemiyoruz; çünkü onlardan atılanlardan fayda gördüğümüze dair tek bir örnek yok! Topraklarımıza hep ölümü yağdırdılar bunlar. Bugüne kadar hep onlardan atılan bombalarla yıkılıyoruz, yanıyoruz ve ölüyoruz!
Selam ve dua ile…