Dün Yüksekova’da mütedeyyin kimliğiyle bilinen 60 yaşındaki Hacı İrfan Atsız, evinin önünde güpegündüz silahlı saldırı sonucu katledildi. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyorum. Bu Kürdistan topraklarında PKK çetelerince akıtılan ilk Müslüman kanı değildir. Katiller ve bağlı oldukları karanlık odaklar ortaya çıkarılır mı çıkarılmaz mı bunu zaman gösterecektir. Geçmiş tecrübeler bunun da sumen altı edileceğidir.
3 yıl önce 5 Mayıs 2011’de Mustazaf Der Yüksekova şube başkan yardımcısı Ubeydullah Durna, PKK’li çetelerin derneğin çatısına attıkları Molotoflar sonucu çıkan yangını söndürmek isterken çatıda şehit edilmişti. Durna, polislerin ve mobese kameraların olduğu bir noktada uzun namlulu silahlarla taranarak vuruldu. Açılan soruşturma, yapılan tahkikatlar ve diğer işlemlerin ardından cinayet halen meçhul. Aradan geçen üç buçuk yıla rağmen katilleri halen yakalanmadı, yakalanmak istenmedi. Bu uzun süreye rağmen olayda kullanılan kurşunların balistik inceleme sonucu gelmedi. Avukatların ısrarlı takipleri sonucu kurşunların balistik incelemeye gönderilmediği anlaşıldı. Gizli eller tarafından dosya, tozlu raflara kaldırıldı. Hâlbuki Hakkâri’de katledilen imam Aziz Tan’ın, kısa bir süre sonra katilleri yakalanmış, kimlerin emir verdiği, olayın kamera görüntüleri dahi basına servis edilmişti. Kahraman Türk polisine malum medya tarafından övgüler, methiyeler düzenlenmişti. Ubeydullah Durna’nın suçu mustazaf olmak ve malum yapının üyesi olmamaktı. Polis, ne diye uğraşsın…
Bu olaydan sonrasında da Mustazaflara ve ona kardeş derneklere onlarca saldırı yapıldı. HÜDA PAR’ın kurulmasıyla saldırıların niteliği ve niceliği arttı. HÜDA PAR ofis ve binalarına taşlı, Molotoflu yaklaşık iki yüz saldırı gerçekleşti. HÜDA PAR üyeleri ve yetkilileri tehdit edildi, taciz edildi, kaçırıldı ve silahlarla tarandılar. HÜDA PAR üyesi Mehmet Uğurtay, gündüz ortasında okul bahçesinde kalleşçe şehit edildi. Kobani bahanesiyle HÜDA PAR’a, HÜDA PAR’a yakın derneklere, üyelerine, işyerlerine topyekûn bir imha savaşı başlatıldı. Bu olaylarda 8’i HÜDA PAR camiasına mensup toplam 12 Müslüman, barbarca ve vahşice şehit edildi. Şehitler arasında 16 yaşındaki Yasin Börü de 65 yaşındaki Latif Şener de vardı. Sırf eşi tesettürlü olan Mahmut Enez de vardı, sakallı ve Kürtçe bilmediği için Suudili ve Suriyeli misafirler de vardı. Barbar çetelerin öldürülmeleri, yakılmaları için tek belirleyici unsur; HÜDA PARlı olmak veya İslami bir isim, sembol, farika taşımak idi. Maalesef bu katillerin hiçbir ortaya çıkarılmadı. Üstelik ellerini kollarını sallayarak gezmelerine rağmen…
Bingöl’de öldürülen polislerin katilleri saatler içerisinde ölü ele geçirildi. Başbakan Davutoğlu, kameralar karşısında, polislerimizin kanı yerde kalmadı, diyerek dünya âleme Türk polisinin ne kadar başarılı olduğunu dost ve düşmana ilan etti. Ama bu başarı diğer maktuller için devreye girmedi.
Yasin Börü ve diğer şehitlerin katledilmesinin üzerinden 35 gün geçti. Ubeydullah Durna’nın üzerinden tam tamına üç buçuk yıl geçti. Bunların tespit edilmesi çok da zor bir olay değildir. Olayın kamere kayıtları medyaya servis edildi. Yasin Börü’nün katilleri kameralar karşısında tek tek seçilebiliyor. Bütün bunlara rağmen maalesef katiller yakalanmadı, halen de yakalanmak istenmiyor. Katiller ve karanlık odaklar bundan cesaret alıyorlar ki Cizre’de PKK’nin eylemlerine katılmadığı için bir genç kafasından vuruldu, İslami kimliğiyle bilenen İrfan Amca Yüksekova’da güpegündüz katledildi. Eğer katiller ve failler bulunmazsa bunun devamı gelecektir. Tarihteki ‘Sarı Öküz Meselesi’ gibi bu cinayet ve olayların bir daha tekrar etmemesi isteniyorsa ilk önce Ubeydullah Durna’nın katilleri bulunmalıdır.