1992 yılında PKK'liler tarafından katledilen M. Sıddık Yılmaz ile 17 yıl önce İslami kimliğinden dolayı tutuklanan ve ardından ömür boyu hapse mahkûm edilen Mithat Yılmaz’ın annesi Cemile Yılmaz, geçen ay vefat etti.
Evlatlarına hasret dünyadan göçen merhume Yılmaz'ın, cezaevindeki oğlu için yaktığı ağıt, hasretin verdiği acıyı hissettirirken, ağıtta yer alan duygu dolu ifadeler ise dinleyenlerin yüreklerini dağlıyor.
İlerlemiş yaşında hastalıklarla boğuşan ve son günlerini belli aralıklarla hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde geçiren Cemile Yılmaz'ın, oğlu Mithat’ı doyasıya görememenin acısıyla terennüm ettiği özlem ve teslimiyet yüklü dizeleri şöyle:
Ana kurban, sakalını mahpushanede beyazlattın
Bir şey olamaz bir şey olmaz, âlemlerin Rabbi için yaptın
Ana kurban, bir şey olmaz bir şey olmaz.
Vallahi pişman değiliz
Allah bizi alacağın mükâfattan mahrum etmesin
Mithat’ım, ana kurban
Seni bir daha göreceğimi umuyordum
Âlemlerin Rabbi bilir ama biz birimizi bir daha göremeyeceğiz
Ana kurban, bir daha birbirimizi göremeyeceğiz, göremeyeceğiz
Ana kurban, Mithat’ım, kara gözlüm, garibim, mahpusum
Ana kurban halimiz nasıl olacak
Allah ve Peygamber yolunda yapılanlar için pişman değiliz
Vallahi pişman değiliz, pişman değiliz, pişman değiliz
Ben ruhumun pişmanıyım ölümün acısı ve sancısı
Kabir azabı, sırat köprüsü önümüzdedir
Cevabımızı nasıl vereceğiz, cevabımızı nasıl vereceğiz
Ah ah…
Cemile Yılmaz, vefatının ardından geriye, yaktığı bu acı dolu ağıt ve gözü yaşlı 7 evlat ile eşi Hacı Talat Yılmaz'ı bıraktı.
İLKHA'ya konuşan Hacı Talat Yılmaz ise eşi Cemile Yılmaz'ın cenazesine, oğlu Mithat Yılmaz’ın katılabilmesi için yetkililerden izin istediklerini ancak oğlunun bu son isteğinin dahi geri çevrildiği ifade etti.
Oğlunun işlemediği bir suçtan dolayı tutuklandığını, alınan ifadesinde üstüne atılı hiçbir suçu kabul etmemesine rağmen ömür boyu hapse mahkûm edildiğini söyleyen baba Yılmaz, "Oğlumu yakaladıklarında görüşüne gitmek için cezaevine gittim fakat cezaevine götürmemişlerdi, emniyette ona işkence ediyorlardı. Oğlumu yakalayıp ceza verenler FETÖ’cüydü. Bu FETÖ’cü polisler oğlumu tutuklatmak için bir suç bulamayınca savcıyı tehdit ettiler. Oğlum imza atmadığı dosya üzerinden yargılandı ve haksız yere tutuklandı." dedi.
90’lı yıllarda FETÖ/PKK işbirliğine dikkat çekerek, İslami yaşantılarından dolayı her iki örgütün hedefi haline geldiklerini, kardeşi M. Sıddık Yılmaz’ın 1992’de PKK tarafından katledildiğini, diğer kardeşi Mithat Yılmaz'ın da FETÖ’nün polislerince kurulan kumpas sonucu cezaevine konulduğunu söyleyen Şeyhmus Yılmaz, "Bizim ailenin İslami bir yaşantısı var. Bu yüzden İslam düşmanlarına hedef olduk. 90’lı yıllarda evimize roket atıldı, çocuk ve bayanlardan 5 kişi yaralandı." diye konuştu.
"Cezaevine gidip annemizin vefat ettiğini kardeşimize anlatmamıza bile izin vermediler"
Annesinin vefatından sonra, 17 yıldır tutuklu olan kardeşi Mithat Yılmaz'ın, cenazeye ve taziyeye katılmasına müsaade edilmediğini belirten Şeyhmus Yılmaz, "Annem hastalığında ve vefat ettiğinde bir gün bile kardeşim Mithat’ın gelmesine müsaade etmediler. Cezaevine gidip annemizin vefat ettiğini kardeşimize anlatmamıza bile izin vermediler. Kimse ona başsağlığında bile bulunamadı, çünkü cezaevinde tek kişilik hücrede kalıyor. Bu bir zulümdür. Tüm yetkililere sesleniyorum; Müslümanlara zulüm olduğu müddetçe devlet rahata kavuşmaz. Kardeşimin yeniden yargılanmasını istiyoruz. Biz af istemiyoruz, kimseye yalvarmıyoruz. Dosyasını açıp baksınlar. Dosyasında cezayı gerektirecek hiçbir durum yok. Yeter artık, bu zulüm bitsin. Annemiz gitti, babamız da biz de gideceğiz. Bu insanlar cezaevinde mi çürüyecek? İlla bunların cezaevinde ölmeleri mi bekleniyor? Sonradan pişman olup, özür dileyecekler ama kesinlikle mahşer gününde biz bunları affetmeyeceğiz. Her hakkımızdan vazgeçeriz ama bize bu zulmü yapanlardan mahşer gününde davacı olacağız." dedi. (M. Fatih Akgül- İLKHA)