Zaman zaman “sehven oldu, sehven yapıldı” gibi sözler duyarız. Sehven, “unutarak, hata ile yapılan yanlış iş ve gaflar” için kullanılan bir kelimedir. Sehven tabirini geçen gün son olarak Milli Eğitim Bakanlığı açıklamasında duyduk. Bakanlık okullara gönderdiği cinsiyet eşitliğiyle ilgili cins bir talimat hakkında “sehven oldu” şeklinde bir izahat getirdi.
“Sehven” denildiğinde akla sehiv secdesi de gelmelidir. Çünkü sehiv ile sehven aynı türevdendir.
Sehiv secdesi, terim olarak namazdaki belirli eksiklik, fazlalık veya yanlışlıkları telâfi etmek amacıyla namazda son oturuşta yapılan iki secdeyi ifade eder. Buna “telafi secdesi” denir.
Namaz, hayatın veciz bir kompozisyonudur. Ciddi ve kararlı başlangıcı, dik ve sağlam duruşu, doğru sözü, sağlam söylemi, güçlü ve oturaklı ilkeleri, istikbale yönelmeyi, doğru ve isabetli eğilimi, selim bir sonucu ifade eder.
Namaz mutlak bağımsızlığı, istiklali şart koşar. Mesela cemaatle kılınan namazda imam, şayet sonradan gelenin sözünü dinleyip ona uyarsa namaz bozulur. Bu nedenle namaz mutlak olarak kendisine odaklanılmasını ister. Ama bazıları namazda sehven bir takım şeyler yaparlar. Dışarıdan komut alırlar. İthal sözleşmelere kulak verirler. Bu nedenle tam manasıyla odaklanamazlar. “Kıldıkları namazda sehiv halindedirler.”(Maun:5) Yani tam odaklanmazlar. Unutkanlık ve yanlışlık yaparlar.
Hayat da namaz gibidir. Ya da namaz ideal hayatın veciz şeklidir. Hayatta da dik bir duruş gerekir. Namazın kıyamı, hayatta nasıl kaim makam-makam sahibi olunacağını ifade eder. Namazda okunan Fatiha güçlü söz ve söylem sahibi olmanın anahtar kelimeleridir. O anahtar kelime fetheder, fatih yapar. Hayatın kapalı noktalarını, hazineler üzerindeki kilitleri açar.
Rükû ortak eğilimi, sücut bireysel eğilimi ifade eder.
Kade-i ahire-tahiyyat, oturmuş kaide ve ilkeleri ifade eder. Buna göre insanın olaylara meselelere karşı duruşu dik, ilkeleri oturmuş olmalıdır. Ayaktayken insan savrulabilir. Ama oturmuş olan şey kolay kolay yıkılmaz, devrilmez. Buna göre insan duruşundan taviz verebilir ama ilkelerinden asla. Bazen ilkeler için duruştan taviz verilebilir. Çünkü önemli olan ilkelerdir. Stratejik olanlar bunlardır. Ama duruş taktikseldir.
İşte böyle bir uygulama içinde kendini unutan, sehven bir takım şeyler yapan kimse sehiv secdesi yapar. Böylece en son noktada, son oturuşta oturaklı bir davranış ortaya koymuş olur
Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim ve terbiye sürecinde zaman zaman hatalar yapabilir. Bunları kasten yaparsa zaten sehiv yapamaz. Ama sehven yaparsa bir de sehiv secdesi yapması gerekir. Yani yaptığı hatayı telafi edecek bir uygulama ortaya koyması şarttır. Aksi takdirde yapılan yanlışlar sehven değil kasten olur.
Yapılanın sehven olduğunun bir ispatı olarak sehiv secdesi yapılır. Sehiv secdesi işe odaklanma, motive olma ve hatasını anlama itirafıdır. Bu nedenle baş eğilir. Mesela sehiv rükûu yoktur. Sehiv kıyamı yoktur. Sadece sehiv secdesi vardır. Secde, yapılan yanlışın, bırakılan eksikliğin farkına varıp Hakka hakikate boyun eğmektir.
Sehiv secdesi ortada değil en sonunda selamdan hemen önce veya sonra yapılır. Böylece hayata sağlam, emin selim bir başlangıç yapılmış olur.
Hâsılı kelam eğer sehiv secdesi olmazsa sehven yapılan şeylerin telafisi sözde kalır.