7 yıldır süren bir iç savaşta sona doğru gidiliyor.
Keşke son, harap olmuş bir Halep, yıkılmış bir Dera, bombalanan ve yakında kıyımı yaşayacak olan bir İdlip olacağına halkın taleplerine uygun, meşru ve İslam'ın esaslarını yürürlüğe alan bir yönetim şeklinde olsaydı… Ama olmadı…
Neden olmadığı ile ilgili içerden ve dışardan sebepleri izah etmeye gerek yok. Aslında hepimiz her şeyi biliyoruz… Ama meseleye parçacı bakmak yerine toptancı bakanlar için bir şey değişmez… Zamanı geri alsak yine aynı şeyi yaparlar… Çocukların, kadınların ölmesi de pek sarsmaz ruhlarını. Evet, Suriye halkının tıpkı Mısır halkı gibi, Yemen halkı gibi, Libya halkı gibi Arap Baharı ile başlayan “özgür olmak istiyorum” talebi bastırıldı ve yenildi. Olan tek şey bu… Suriye de (yukarıda andığımız) diğer beldelerimiz gibi harap oldu…
Şehirler, insanlar, kadınlar harap olmuşken, Suriye halkının çocukları uyuşturucu ve fuhuş mafyasının elinde iken taraflar ve taraftarlarının “biz nerede hata yaptık” diye düşünmeleri gerekirken holiganist bir histeri ile “oleeey oleeyy” sloganları atmak rahmet peygamberini hiç ama hiç okumamaktır.
Fitne işte böyle bir şeydir… ‘Bana, benim istediğimi söyle, Haydi çabuk nabzıma şerbet ver!' Mezhepçiliğin ve fanatizmin sonuçları maalesef budur…
Malumunuz Eski Türk Filmlerinde bir replik vardı: “Duruun! Siz kardeşsiniz!” Bu cümleyi kurduğunuz an hedef oluyorsunuz.
Ve bu durumda olan vasat çizgiye oluyor. “Haydi, tamam kardeş değilsiniz; ama durun” dediğiniz de durmaya niyetleri olmadığı için başlıyorlar bahane üretmeye. Oysa bu savaşın asıl sonuçları sonraki nesillerde ortaya çıkacaktır.
Bu kaos yarına dair söyleyeceklerimizin zihinlere etki etme gücünü azaltıyor. Zira ulusal çıkarlar ile ümmetin çıkarları çatıştığında nasıl birincisinin tercih edildiğini ortalama vasatı tutturan herkes görebiliyor.
İslamcılık düşüncesi Suriye savaşı ile cemaat kavramı ise FETÖ'nün ve benzerlerinin verdiği tahribatla korkunç bir sarsılma yaşıyorken bu durumda ancak şunu diyebiliyorum!
Senden hepimiz adına özür diliyorum Ey Resul(sav)!
Sen ki merhamet peygamberi iken, biz gaddar bir ümmet olduk. Sen düşmanına bile “el emin” iken biz (bırak düşmanı) kendi aramızda bile emin değiliz.
Mükemmelliği 21. Yüzyıla taşıyamadık efendim… Hatta mükemmel bir teoriyi korkunç bir pratikle zihinlere kazıdık.
Senden hepimiz adına özür diliyorum