Sermayesini esrar, eroin ve afyon üzerine kuranlar, dikkatleri başka tarafa çekmek ve ürettikleri ya da aracılığını yaptıkları uyuşturucuyu kamufle etmek için kargaşa çıkarıyorlar.
Güneydoğu`da Lice ve Yüksekova`nın uyuşturucuyla meşhur olduğunu kör ve sağırlar bile bilir. Lice-Hazro kırsalında bir operasyonda yaklaşık 2 milyon kök hint keneviri ele geçirildi. Bu 40 ton esrara denk geliyor. Bu miktarın ne kadar insanı zehirleyeceğini varın siz düşünün. Uyuşturucunun büyük miktarı Avrupa ülkelerine götürülse de çok büyük bir miktarı da iç piyasaya sürülüyor. İç piyasada tüketilen esrarın %40`ı Diyarbakır`dan.
Diyarbakır`da uyuşturucu pazarı her sokakta, her parkta, her okul önünde yerini almış vaziyette. Çok basit yollarla çocuk yaştaki genç kız ve erkekler uyuşturucuya alıştırılıyor. Madde kullanımı 11 yaşına kadar düşmüş. Bu vaziyet çevre ilçelere de sıçramış vaziyette.
Büyük bir uyuşturucu operasyonunda yakalanan Liceli birisi: "Ben daha önce insan kaçakçılığı yapıyordum. Kişi başı 3000 dolar alıyorduk. 1000 dolar bize, bin dolar Yunanistan`daki alıcıya, 1000 dolar da o bölgedeki komutan için idi. Yakalandım ama tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım." diye belirtiyordu.
Yüksekova`da fahri imamlık yapan birisi: “ Gelip bana dediler ki hoca, senin araban var. Hoca olduğun için de kimse senden şüphelenmez. Ayda bir kilo geçir. Yarısı sana, yarısı bize" diye teklifte bulundular. Ama ben "be melunlar beni de günahınıza ortak etmek istiyorsunuz deyip, reddettim.” diyordu.
Lice; ekim, üretim ve piyasaya sürüm yeri. Yüksekova ise Afganistan`dan gelip İran üzerinden Avrupa`ya sürülen yer.
Türkiye`ye geçişin en önemli noktalarından birisi Yüksekova`dır. Dünyanın birinci üretim yeri Afganistan`dır. ABD ve müttefiklerinin işgalinden sonra bu üretim oranı %40 artmış. Büyük miktarı Avrupa ülkelerine sevk ediliyor. Avrupa`da her dört kişiden biri uyuşturucu müptelası...
Uyuşturucunun ekim, üretim, satım ve piyasaya sürümünü yapan PKK`dir. Siyasi arenada halkın karşısına sütten çıkmış ak kaşık gibi kendisini halka sunan HDP`nin en üst yetkili kişilerinin birinci derecedeki yakınları, bu kirli ağın içerisindedirler.
Aslında bu kirli ağın içerisinde birçok kolluk kuvveti de yer alıyor ve bunlar müşterek çalışıyor.
İki önemli nokta, Lice ve Yüksekova`da sürekli kargaşa var.
Çok kolay yollardan para kazanma yoluna gidiliyor ve bu işin müptelaları azıyor. Eminim, Übeydullah Durna`yı şehit edenler de uyuşturucu müptelası ayyaşlardır. İşte PKK bu gibi şahıslarla eylem yapıp mütedeyyin insanların kanını döküyor. Seçim döneminde, Lice`ye İslamî partilerin girişine engel olunmaya çalışıldı. Araçları kundaklandı. En büyük sebep: Buralarda İslam`ın yayılması neticesinde kenevir tarlalarının ekimine engel olunur korkusuydu.
Son günlerde Dicle`de mütedeyyin insanların işyerleri kundaklandı. Silvan`ın bir köyünde İlkha muhabiri kaçırıldı. Dicle`ye yakın dağlık kesimde PKK tarafından kurulan kamptaki teröristler her gün yol kesip adam kaçırıp, araç kundakladığı halde devlet müdahale etmiyor. Bu, devlet ile PKK`nin açıkça iş birliği içerisinde olduğunun bariz örneğidir.
Lice`ye yakın bölgeden olan Silvanlı birisi, İstanbul`da kumar masasında bir el oyunda 3 milyar kaybettiğini, sadece zevk için oynadığını belirtmişti. Bu şahıs bir uyuşturucu satıcısıydı. Aldığı büyük dozajdaki uyuşturucu ile gecenin bir vakti, kendi kullandığı özel aracı ile çöp arabasının altına girmiş ve feci bir şekilde can vermişti.
PKK, uluslararası uyuşturucu ticaretinin göbeğinde yer alıyor. PKK, bu faaliyetini yürütürken, bunları Avrupa’da örgütlediği taşeron derneklere ve kulüpler aracılığıyla yaptırıyor. Örgüt, tüm bunları yaparken tek başına değildir. PKK’nin Güney Kıbrıslı kaçakçılarla kurmuş olduğu ilişkiler uyuşturucu ağının bir başka kanadını oluşturuyor. Ortadoğu’dan çıkan uyuşturucu Avrupa’ya Güney Kıbrıs üzerinden giderken, Batı’dan gelen silahlar yine aynı güzergâhla PKK ve diğer terör örgütlerinin eline geçiyor. Güney Kıbrıslı kaçakçıların PKK ile ilişkisi bu trafiği canlı tutuyor. Bunun karşılığında üretilen uyuşturucu maddeler PKK elemanları tarafından Yunanistan üzerinden Avrupa ülkelerine dağıtılıyor.
Uyuşturucu maddeler sadece Avrupa ülkelerine değil iç piyasaya da büyük oranda sürülüyor. Kimi yerlerde satıcılar köşe başlarında neredeyse açıktan bu işin satıcılığını yapıyor.
Kolluk kuvvetlerinin bu işe doğru dürüst eğildiği yok. Partiler, dernekler, STK`ler de bu işe ilgisiz. Çocuk yaştaki gençler zehirlenmeye devam ediyor.
Sermayesi afyon olanların bu halkı kurtarma gibi bir dertten ziyade daha çok nasıl sömürürüm mantığı var. Bunun ne şekilde olduğu önemli değil. Kaç kişinin zehirlendiği ise hiç önemli değil.
Gençlerimizin zehirlenmediği günlerin temennisiyle Allah`a emanet olun.