Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomik giderleri arasındaki önemli bir kısmı sağlık giderleri oluşturmaktadır. Ülkemizde de son yıllarda artan sağlık harcamaları tartışılmaya başlanmıştır. Ülkemizde 2005 yılında 24 milyon TL sağlık harcaması yapılmışken bu rakam 2015 yılında 86 milyon TL'ye ulaşmıştır(TÜİK 2015 Sağlık Harcamaları ). Türkiye'de her geçen yıl geçmiş yıla göre sağlık hizmetine ulaşma, tedavi olabilmenin artmasına bağlı sağlık giderleri artacaktır. Ülkemizin artan nüfusu, ortalama yaşam süresinin artması gibi etkenler de sağlık harcamalarını artıran faktörlerdendir. Ancak ülkemizde artan sağlık harcamaları bu etkenlerin çok çok üstünde artmıştır. Bunun en önemli sebeplerinden biri sağlık kurumlarımız arasında sevk zincirinin olmamasıdır. Sevk zinciri şartı olmadığı için hastalar 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarına başvurmayı tercih etmekte bunun sonucu olarak da Devlet hastaneleri ve Üniversite hastanelerinin iş yükü aşırı artmaktadır.
Aile hekimliği ülkemizde 15.9.2005 tarihinde pilot il olarak seçilen Düzce'de başlamış olup 2010 yılında ülkemizin her yerinde aile hekimliği modeli uygulamaya konmuştur. Aile hekimlerine kayıtlı nüfus bölgeden bölgeye değişmekle beraber ortalama 3600 civarındadır. Aile hekimine kayıtlı nüfus sayısı Danimarka'da 1600, Portekiz'de 1500'dür.Ülkemizde yılda aile hekimine başvuru 2.7 iken Danimarka'da 6.9' tur. Ülkemizde 2. ve 3. basamağa başvuru sayısı yılda 5.7 olmuştur. Danimarka, Portekiz gibi ülkelerde aile hekimlerine başvurmadan 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarına başvuru yapılamamakta aile hekimleri bir nevi kapı tutucu rolü üstlenmektedirler. Ülkemizde ise sevk zinciri olmamasından dolayı hastalar istediği sağlık kuruluşuna başvurmaktadır. Bunun sonucu olarak aile hekimlerimiz kapı tutucu görevini yerine getirememekte hastalar % 20 oranında yanlış bölümlere başvuru yapmakta, aile hekimlerince çözümlenebilecek birçok hastalık 2. ve 3. basamak sağlık kurumlarına akmakla artan iş yükü ve artan maliyet problemini beraberinde getirmektedir. Hastaların aile hekimlerini atlayarak Devlet hastaneleri ve Üniversite hastanelerine gelmeleri bu hastanelerin iş yükünü aşırı artırarak bu kurumlarda asıl tedavi görmesi gereken hastaların hizmet alımını azaltmaktadır. Tedavisi ancak Devlet hastaneleri ve Üniversite hastanelerinde yapılabilecek kanser hastaları, romatoloji hastaları, cerrahi operasyon olacaklar vb hastalara hekim arkadaşlarımız artan iş yükü nedeniyle yeterli zaman ayıramamasından dolayı bu hastaların tanısı gecikmekte, ikinci defa sağlık kuruluşuna başvurmak zorunda kalmakta ve tedavisi optimal seviyede olmamaktadır. Bu problemin çözümünde ise etkin bir sevk zinciri uygulaması yatmaktadır.
Şu anki haliyle sevk zinciri uygulaması aktifleştirilse aile hekimliklerinde tam bir kaos ortamı oluşur. Günde 100'e yakın hasta muayene eden, aşı yapan, gebe takibi, bebek takibi yapan aile hekimlikleri sevk zinciri devreye konulması durumunda hastaneye başvuracak hastaların tümü ilk başta aile hekimine başvuracağı için hasta sayısı günde 300' e çıkacaktır. Aile hekimlerinin bakacağı hasta yeni aile hekimlikleri açılarak kademeli olarak 2000' e kadar düşürüldükten sonra sevk zinciri devreye konulmaya başlanmalıdır. Türkiye'de uzman hekimden daha fazla pratisyen hekime ihtiyaç vardır. Aile hekimlikleri bina altında açılmamalı her mahallenin parkına, camisine, sosyal tesisine ait bir bina olduğu gibi kendi binası olan, bahçesi olan, park yeri mevcut aile hekimlikleri inşa edilerek birinci basamak sağlık hizmetleri güçlendirilmelidir. Kendi binası olan aile hekimlikleri açıldıkça halkın aile hekimlerine rağbeti de artacaktır. Şu anda 23.000 civarında olan aile hekimi sayısının 45.000'e çıkarılması gerekmektedir. Yılda on bin hekim mezun veren ülkemizde ivedilikle çalışılıp aile hekimliği binaları oluşturulursa 4 yıl içinde istenilen aile hekimi sayısına ulaşılarak sevk zinciri devreye sokulur, birinci basamak sağlık kuruluşlarının etkinliği arttırılır. Sağlık bakanlığı aile hekimlerinin hizmet binalarını kurup aile hekimi sayısını 4 yılda 45.000 civarına getirebilirse birinci basamak sağlık kurumları daha aktif olacak. Devlet hastaneleri ve Üniversite hastanelerine başvuru sayısı azalacak, yanlış başvuru azalacak, sağlıkta maliyet azalacak ve hastaların daha kaliteli sağlık hizmeti almaları sağlanmış olacaktır.
Türkiye'de Cumhurbaşkanımızın 2023 sağlık vizyonunun, birinci basamak sağlık hizmetleri artırılarak etkin bir sevk zinciri kurmaktan geçtiğini başta sağlık bakanlığı olmak üzere tüm yetkililere hatırlatırız. Vesselam