VAN- Mustazaflar Cemiyet Van Şubesi, Şeyh Said ve 47 yareninin şehit edilişini yaptığı basın açıklamasıyla telin etti.
Ellerinde, "Değersiz Dallarda beni asmanıza pervam yoktur", "Muhakkak ölümüm Allah ve İslam İçindir", "Âlimin kanı İslam'ın şanı", "Şehitler yolumuzun aydınlığıdır", "Şeyh Said Kıyamı onurumuzdur" gibi dövizlerle cami avlusunda toplanan halk, hep bir ağızdan zalimlere lanet yağdırdı.
Yapılan basın açıklamasını Levent Dalgın okudu.
1. Dünya savaşından sonra işgale uğrayan İslam coğrafyasını ve hilafeti kurtarmak için belli bir ırkın değil, tüm İslam ümmetinin mücadele verdiğini hatırlatan Dalgın, ancak ümmet bilinci ile verilen kurtuluş mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının ardından kurulan yeni rejimin İslam'dan ve İslam'ın öngördüğü hak ve adalet ölçüsünden ayrıldığını belirtti.
"Kur'an susmasın diye savaştık; Kur'an engellendi"
Kurulan yeni devletle beraber oluşturulan 1921 yeni anayasasında "Devletin dini İslam'dır" Meclisin temel görevi şer'i kuralları uygulamaktır" gibi maddeleri anımsatan Dalgın, "İnsanlar bu amaçla yöneticilere yetki vermiştir. Ancak kurulan hükümet ilk fırsatta halkın iradesini ters yüz etmiş ve 'ulus devlet' anlayışıyla İslami ve insani değerlere karşı savaş başlatılmıştır. Halkın, uygulanmasın diye uğruna savaştığı değerler maalesef kurulan hükümet eliyle uygulanmıştır. Camiler kapatılmasın diye savaşıldı. O zamanın Hükümeti camileri kapattı. Kur'an susmasın diye savaşmıştık. Kur'an'ın önüne engeller konuldu. Ezan susmasın diye savaşmıştık, Ezanlar Türkçeleştirildi, sesleri kısıldı. Ecnebilerin hukuku uygulanmasın diye savaşmıştık. Avrupa'dan İslam'a aykırı kanunlar olduğu gibi alındı ve dayatıldı" dedi.
"Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur"
Müslüman Kürt halkına yapılan zulüm ve işkencelerden sonra Şeyh Said'in İslam uğruna kıyama kalktığını söyleyen dalgın, "Bu kıyamda binlerce Müslüman şehit olmuş, tutuklanmış veya darağaçlarında asılmışlardır. Bu süreçte İslam uğruna kıyam eden Şeyh Said, 47 arkadaşıyla birlikte Diyarıbekir Ulu Camii önünde darağacına asılarak şehid edilmiş ve Dağ kapı meydanında bilinmeyen bir yere gömülmüşlerdir. Müslüman Kürt halkının bu kıyamı iyi irdelemesi gerekir. Çünkü bugüne kadar Şeyh Said'in kıyamını kimileri Şeyh Sait isyanı, kimileri de Kürtçülük hareketi olarak halkımıza anlatmaya çalıştı. Şeyh Said, mücadelesinin gayesini şahadetinden hemen önce şu veciz sözleriyle ifade etmiştir "Değersiz dallarda beni asmanıza pervam yoktur. Muhakkak ki ölümüm Allah (c.c) ve İslam içindir." Diyerek aynı dönemde yaşamış olan ve tüm baskı ve zulümlere boyun eğmeyen Bediüzzaman Said Nursi'nin "Şeriatı Garra'nın bir hakikati için bir değil bin Said feda olsun" sözünü hatırlattı.
"Şeyh Said ve yarenlerinin itibarları iade edilsin"
Dalgın, sözlerine şöyle son verdi. "Toplumsal barışın sağlanabilmesi için, Devlet; tek parti diktasının ve istiklal mahkemelerinin yaptığı kıyım ve katliamlar için halktan özür dilemelidir. Müslüman Kürt halkı nezdinde saygınlığı olan Şeyh Said ve arkadaşlarının hain ve isyancı olarak tanıtılmasından vazgeçilmeli, saygınlıkları korunmalı, itibarları iade edilmeli Şeyh Said ve Üstad Bediüzzaman'ın mezarları bulunup Müslüman halkımıza iade edilmelidir. Şahadetlerinin yıldönümünde aziz şehidimiz Şeyh Said ve arkadaşlarını ve Saidi Nursiyi bir kez daha minnetle anarken, onların kutlu mirasına sahip çıktığımızı, zulmün, ırkçılığın, zorbalığın her çeşidi tamamen ortadan kalkıncayadek şehitlerimizin kaldırdığı özgürlük ve adalet bayrağını en yükseklerde dalgalandıracağımızı ilan ediyoruz." (Fırat Arslan-Murat Dalgın- Fikret Özkan-İLKHA)