İnsanoğlu, yaratılışının başından beri hep şeytanla karşı karşıyadır. Kötülüğün ve bozgunculuğun sembolüdür şeytan. Yalanla, süslü göstererek ve aldatarak insanları saptırmaya, Allah Teâlâ’ya kulluk görevini yerine getirmekten ve salih amellerden uzaklaştırmaya çalışır.
Allah Teâlâ birçok ayet-i kerimede müminleri şeytanın oyun ve desiselerine karşı uyanık olmaya çağırır.
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana–babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık” (A’raf: 27)
Şeytan bugün de aldatmaya devam ediyor. Müslümanları yoldan çıkarmak için kötü şeyleri süslemeye ve güzel göstermeye çalışıyor. Şeytanın en büyük başarılarından biri boynuz kulağı geçer misali yardımcılarını bozgunculuk yolunun ustaları haline getirmesidir. Büyük şeytanı geliştirip şeytanet tarihinin bütün oyun ve tuzaklarıyla donattı. İstikbar güçlerini, özellikle de bunların başını çeken Amerika’yı insanlık tarihinin en büyük şeytanlarından biri haline getirerek bozgunculuk yolunda büyük mesafeler kat etti.
Nerede bir kötülük varsa arkasında şeytan vardır. Büyük kötülüklerin mimarı ise büyük şeytandır. İnsanları katlederek, fitne çıkarıp İslami mezhep ve fırkaları birbirlerine düşürerek oluk oluk Müslüman kanı akıtmaktadır. Farklı coğrafyalardan zorla ele geçirdiği Müslümanları hiçbir muhakemeye tabi tutmadan yıllarca işkencehanelerde akla gelmez muamelelere tabi tutmaktadır. Ayrıca yeryüzünde ahlaksızlığı ve bozgunculuğu yaymakta, milyarların bozulmasına çanak tutmaktadır. Kur’an–ı Kerim’de kavimlerin helakine sebep olan kötülüklerin tümü büyük şeytanın ve yardımcılarının denetiminde icra edildiği ifade edilmektedir.
Bir taraftan yeryüzünü fesat yuvasına çevirirken diğer taraftan bütün bu çirkinlikleri insan hakları ve demokrasi yalanlarıyla perdelemektedir. Her gün yeni yeni katliamlar gerçekleştirip haksız yere kitlelerin kanını akıtırken, yayınladığı insan hakları raporlarında şeytanlaştıramadıklarını terörist olarak nitelendirmekten de kaçınmamaktadır. Bütün bunlarla şeytanlığını perdelemeye çalışırken kendisini iyilik ve barışın anası olarak sunmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de şeytanın tehlikeleri açıkça zikredilmekte ve Müslümanlar bunlardan uzak durmaya davet edilmektedir.
“Ey iman edenler! Hep birden barışa girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.”(Bakara: 208)
“O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstahak oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.” (A’raf: 30)
Allah Teâlâ, şeytanın düşman olduğunu bildirip Mü’minlerin ondan uzak durmalarını isterken ülkemizi yönetenlerin büyük şeytanı dost ve ortak görmelerine ve ülkenin önemli meselelerinde büyük şeytana danıştıklarına şahit olmaktayız. Müslümanlarla bir araya gelip sorunlarını çözme yerine, şeytanla bir araya gelmekte, ondan medet ummaktadırlar. Örneğin diktatör Esed güçlerinin zulmüne karşı çıkıp neredeyse savaş ilan etme noktasına gelmişken, büyük şeytanın zulümlerini görmezden ve duymazdan gelmektedirler. Ne yüzlerce Müslümanın on yıldan fazladır sorgusuz sualsiz tutulduğu Guantanamo işkencehanesinden ne de insansız hava araçlarıyla gerçekleştirilen katliamlarla hayatlarını kaybeden binlerce Müslümandan bahsedilmektedir. Başkaları yapınca zulüm ve katliam şeklinde nitelendirilen fiiller, Amerika yapınca hakkın yerini bulması şeklinde algılanmaktadır. Daha doğrusu Amerika’nın zulmüne göz yumma ve tepkisizlik bu görüntüyü vermektedir.
Oysa şeytanı en güçlü temizleyicilerle yıkasalar da kirini ve necasetini gideremezler. Şeytan kötülüğün unsurudur. Özü kötülük olan ve bozgunculuğu meslek edinen şeytanı temize çıkarmak mümkün değildir. Müslümana düşen onu insanlığın düşmanı görüp bütün ilişkileri kesmektir. Çünkü şeytan insanın hem dünyasını hem de ahiretini harap etmeye çalışır. Cinni şeytan insanları teker teker iğfal ederken, büyük şeytan büyük kitleleri yoldan çıkarıp inhirafa sürükler. Bozgunculuğu bütün insanlığa yayarak yeryüzünden tevhidin izlerini silmeye çalışır.
“Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır.” (Fatır: 6)
De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (insan Allah’ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine (mutlak sahip ve hâkimine) insanların İlâhına sığınırım!” (Nas: 1–6)
Yalan söyleyerek ve cezbedici pusular kurarak Hz. Âdem ve eşini aldatmayı başardı. Eylemleriyle ve bozgunculuklarıyla şeytanı gölgede bırakan büyük şeytan; yeryüzü düzenini bozma ve Müslümanların arasındaki insicamı yok etmek için yoğun çaba harcamaktadır. Takipçilerini de kendisiyle birlikte felaketlere sürüklemektedir.
“İşte o şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.” (Al–i İmran: 175)
“Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah’ı anmayı unutturdu. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadırlar.” (Mücadele: 19)